HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Demokrasi İttifakı karanlıktan aydınlığa giden yolun birleşmesidir.” ifadelerini kullandı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis’te partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Demokrasi İttifakı’na dair fikirlerini beyan eden Buldan, “Hep birlikte ezildiğimize, hep birlikte zulme uğradığımıza göre, kurtuluşu da ancak hep birlikte, yan yana durarak, omuz omuza gelerek başarabiliriz” dedi.
Öte yandan grup toplantısına Gülistan Doku’nun ailesi de katılım sağladı.
Buldan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
“Bu nedenle anadili mücadelesi vazgeçilmezdir. Bir kez daha anadili uğruna mücadele verenleri selamlıyor, bizler de bu mücadeleye dâhil olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Anadillerin anayasal güvenceye alınması, anadilde eğitim hakkı bugün Kürtler başta olmak üzere Lazların, Çerkezlerin, Asuri, Süryani, Keldanilerin ve Mıhellemilerin siyasal ve toplumsal alandaki en temel talebidir. Ancak ne yazık ki, yüz yıllık inkâr politikalarının halen devam ettirilmesinden kaynaklı bugün Türkiye’de birçok dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum bir bütün olarak coğrafyamızın kültürel çeşitliliğini ortadan kaldırmakta, ülkeyi bir diller mezarlığına çevirmektedir”
HDP, Türkiye’yi kurtaracak
“Mahkeme salonlarından alanlara kadar her alanda mücadeleyi yükseltmeye devam ediyoruz. Durmuyoruz. Yaşamın her alanında haksızlığa uğrayan, hak talep eden insanların yanında olmaya, seslerine ses, itirazlarına itiraz olmaya çalışıyoruz. Tüm bunlarla birlikte, tabi ki çalışmalarımızın önemli bir aşaması olan kongreler sürecimizi de tüm hızıyla sürdürüyoruz. İki gün önce Mersin kongremizi gerçekleştirdik, çok büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik büyük bir kalabalıkla gerçekleştirdik. Bir önceki hafta da İzmir kongremizi yaptık. Demokrasi ve halk şölenine dönüşen kongrelerimiz de göstermektedir ki; HDP Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen bir umuttur! HDP, korku duvarlarını yıkan toplumsal cesarettir. HDP, Türkiye’yi içine sürüklendiği çöküşten kurtaracak en güçlü demokratik alternatiftir. Onurlu bir barışın da, demokratik çözümün de, adaletin ve demokrasinin de teminatı HDP’dir!
Gülistan Doku için çağrı
780 gündür kayıp olan Gülistan Doku’nun ailesi bugün Meclis’te, burada bizimle, aramızdalar. Karanlıkta bırakılan Gülistan’ın bulunması için Meclis’i göreve çağırmak üzere ailemiz burada. Feryatlarının duyulmasını istiyorlar. Bu feryat hepimizin ortak çığlığıdır. Buradan ben de bir kez daha soruyorum: Gülistan Doku 780 gündür nerededir? Buradan parlamentoyu göreve çağırıyorum, göreve davet ediyorum. Bu ailenin çığlığına kayıtsız kalmayın. Karartmaya ortak olmayın diyorum! Arkadaşlarımız yarın bir araştırma önergesi vererek Doku’nun kaybolmasının araştırılması yönünde bir teklifte bulunacak. Burada bütün partilere sesleniyorum, bu araştırma önergesini destekleyin ve araştırma komisyonu kurulsun.
Demokratik siyasete saldırı
Bu yüzden HDP’ye ve tüm toplumsal muhalefete karşı planlı bir saldırı politikası yürütüyorlar. Kobanê Kumpas Davasını ve siyasi intikam amaçlı kapatma davasını bunun için devreye soktular. Demokrasi, adalet ve barış umutlarını yok etmeyi amaçladıklarını gayet iyi biliyoruz. Bu kumpasların tek hedefi tabi ki HDP değildir. Ortak gelecek inancı bir bütün olarak hedeflemiş durumdalar. Demokratik siyaset zemini hedefleyen bu iktidarın bu girişimlerine asla prim vermeyeceğiz ve mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz! Sandıktan elde edemeyecekleri sonuç için yargı kumpaslarına, siyasi operasyonlara bel bağlayan bir iktidar var karşımızda. Merkezi düzeyde bunları yaparken yerelde de her gün parti il, ilçe binalarımızı, yöneticilerimizi, halkımızı hedef alıp saldırıyorlar. Saldırı, baskın, gözaltı ve tutuklamayla geçmeyen bir gün neredeyse yoktur.
HDP ilçe binalarına yapılan saldırılar
Geçen hafta biliyorsunuz Adana-Yüreğir ilçe binamıza saldırı gerçekleşti. Bu saldırı da tıpkı İzmir il binamızda Deniz Poyraz yoldaşımızın katledildiği İzmir saldırısının bir devamıdır. İstanbul-Bahçelievler’deki silahlı ve bıçaklı saldırı gibi, özellikle 2015’ten bu yana belli odaklar tarafından yürürlüğe konulan planlı-sistematik saldırıların bir parçasıdır.
Yine Bingöl Karlıova’da ve daha birçok yerde sabahın köründe evlere baskın yaparak insanlarımızı darp ettiler. Arkadaşlarımızı hukuksuz bir şekilde tutukladılar. Bu saldırıların amacını gayet iyi biliyoruz. Korkutma, sindirme, toplumu susturma ve iktidarın politikalarına boyun eğdirmedir. Parti binalarımıza yapılan baskınlar, düzenlenen saldırılar, açılan kumpas davaları ve hukuksuz tutuklamalar aynı zamanda iktidarın bir seçim çalışmasıdır. Yürüttüğü bir seçim kampanyasıdır. İktidarın talimatıyla hukuku çiğneyerek o baskınları düzenleyenler, iktidarın siyasi militanlarıdır ve AKP adına seçim çalışması yürütmektedirler.
HDP’ye siyasi cevap veremiyorlar
Siyasetin bir çözüm aracı olduğuna inanıyorsanız, rekabet ettiğiniz siyasetin karşısına siyasetle çıkarsınız. Öyle yargı gücüyle, devlet gücüyle, hedef göstererek, tehdit ederek, saldırtarak, seçilmiş iradeye kayyım atayarak siyaset yapılmaz. Bunun adı siyaset olmaz, olamaz. Varsa bir siyasetiniz, varsa siyasi cesaretiniz HDP’nin karşısına siyasetle çıkarsınız! Kabiliyetiniz varsa, bizim söylediklerimizi siyaseten çürütürsünüz. Bunlar, HDP’ye siyasi cevap veremiyorlar, veremezler. Çünkü siyasetleri yoktur. HDP’yi tasfiye edersek iktidarın ömrünü uzatırız diye düşünüyorlar. Avucunuzu yalarsanız. Siz kendinizi darı ambarında görmeye devam edin. HDP gümbür gümbür geliyor. Halkımız gümbür gümbür geliyor. HDP’yle değişecek diyen, demokrasi ve adalet isteyen milyonlar gümbür gümbür geliyor.
5’li çete çıkışı
Şimdi buradan soruyorum: İcralık, borçlu, işsiz, umutsuz, mutsuz, yoksul, aç ve öfkeli insanlar; ülkenin kazancından yararlandığı için mi bu durumdadırlar? Halkı iliklerine kadar sömürdünüz. İnsanların bir canı kaldı. Daha neyin fedakârlığını istiyorsunuz? Hangi yüzle bunu istiyorsunuz. Önce bir yüzünüz olsun! Bunlarda yüz ne gezer? Bunlar yüzsüzdür. Halktan fedakârlık isteyeceğinize; önce 5’li çetenize para pompalamayı bir durdurun. Sarayınızın bitmek bilmeyen israfını bir kesin. Çifter maaşları, eş dost akrabaya dağıttığınız kamu ihalelerini durdurun. Müteahhitlere geçilmeyen köprü ve otoyollar için yaptığınız ödemeleri durdurun. Savaşa-çatışmaya kaynak harcamayı sonlandırın! Bunları yaparsanız halk bir nebze de olsa rahat bir nefes alır.
“Ülke en büyük demokrasi baharını yaşayacaktır”
Buradan tüm yurttaşlarımıza da sesleniyorum: Sizden fedakârlık isteyen bu iktidara cesaretle en güçlü cevabı verelim ve hep birlikte diyelim ki ‘Hayır biz fedakârlık yapmayacağız. Siz soygunu durduracaksınız’ diyelim. Biliyorsunuz; algı yaratmak için çıkıp bir gün KDV’yi indirdik diyorlar. Diğer gün, elektrikte, suda indirim yapacağız diyor. Fiyatlar artmaya devam ediyor. Ben de bu zam iktidarına diyorum ki: Hiç merak etmeyin. Seçimlerde en büyük indirimi halkımız yapacaktır, sizi iktidardan indirecektir. Sizi o koltuklarınızdan bir bir indirecek ve alaşağı edecektir. Yalanınıza da talanınıza da haramınıza da son verecektir. Gelişinizle yok ettiğiniz, söndürdüğünüz umutlar, gidişinizle gerçeğe dönüşecek ve ülke en büyük demokrasi baharını yaşayacaktır. İşçiler, emekçiler bugün Türkiye’nin dört bir tarafında direnişini ve mücadelesini yükseltmekte ve büyütmektedir.
İşçi eylemleri
Mücadele ettikçe kazanacağız! Kazandıkça büyüyeceğiz! Tıpkı Migros depo emekçileri gibi. Getir kurye emekçileri gibi. Trendyol depo emekçileri gibi. Günlerdir direndiler ve kazandılar. Buradan bir kez daha direnişlerini selamlıyorum ve onları kucaklıyoruz. Herkes bilmeli ki; Sarayın sesi değil, halkın sesidir en güçlü olan. Bir avuç mutlu azınlık değil, ezilen emekçi yoksul milyonların ortak iradesidir en güçlü olan. Ve bu talan düzenini değiştirecek olan gerçek irade de budur. İşte bu güçleri, bu sesleri şimdi birleştirmenin tam da zamanıdır diyoruz. İtirazları ortak sese dönüştürmenin tam da zamanıdır diyoruz.
Demokrasi İttifakı tartışmaları
Kürt sorunundan demokrasi sorununa, Alevi toplumunun sorunlarından emek sömürüsüne, kadınlardan gençlere varıncaya kadar tüm toplumsal sorunlar ortak sorunlarımızdır. Çözüm de ortaktır. Yolumuz da ortaktır. Kendisi de bir ittifak partisi olan partimiz demokrasi ittifakını büyütmek için hayata emekten ve demokrasiden bakan güçlerle, toplumsal muhalefetle bir araya gelmekte ve ittifakı büyütme yollarını aramaktadır. Hep birlikte ezildiğimize, hep birlikte zulme uğradığımıza göre, kurtuluşu da ancak hep birlikte, yan yana durarak, omuz omuza gelerek başarabiliriz. Demokrasi İttifakı, mücadele ittifakı karanlıktan aydınlığa giden yolun birleşmesidir. Yeni bir yaşam kurmak isteyenlerin ittifakıdır. Bu ittifakın en güçlü sahibi elbette ki halkımızdır, halklarımızdır.
“Ev roj jî wê derbas bibin”
Evet. Kadınların eşitliğe ve özgürlüğüne kavuştuğu, sokaklarda katledilmediği, emekçilerin, emeklilerin, işçilerin insanlık onuruna uygun, alınteri ve emeğinin karşılığını aldığı, kimsenin yoksul kalmadığı, açlık yaşamadığı, ülke kaynaklarının eşitçe paylaşıldığı, herkesin doyduğu, işçilerin özgürce örgütlenebildiği, sendikalaşabildiği, gençlerin kendi gelecekleri hakkında söz, yetki ve karar sahibi olduğu, Kürt sorununun diyalog ve müzakereyle çözüldüğü, onurlu bir barışın sağlandığı, Alevilerin, tüm inançların inanç özgürlüğünü yaşadığı, doğanın, suyun, ağaçların hakları olacak, derelerimizin özgürce aktığı, kutuplaşmanın değil, kucaklaşmanın, nefretin değil sevginin kazanacağı, başka bir Türkiye mümkündür ve bunu hep birlikte başaracağız diyoruz. Kazanacağımız günler yakındır. Bu yolun sonunda, halklarımızın özlediği bir demokrasi ülkesini hep birlikte yaratacağız. Yeter ki umutlu olalım! İnanın ki bu günler geççek. Ev roj jî wê derbas bibin.”