Seydi Fırat
Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesi sürüyor. Emine Şenyaşar adalet nöbetini, ağır saldırılar altında sürdürüyor. İktidar Şenyaşar hakkında peş peşe soruşturmalar açıyor. Yakarmalarını, bazen öfke ile kendi kendine yaptığı konuşmaları iddianameye dönüştürüyor, yargılama konusu yapıyor. Kendisine polisi saldırtıyor. Kendisini tehdit ediyor. Nöbet tutuğu yere yasak koyuyor, para cezasını kesiyor.
Emine Şenyaşar’ın ailesi 14 Haziran 2018’de AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve korumaları tarafından ağır bir katliama uğradı. İbrahim Halil Yıldız’ın korumalarına ‘öldürün, kimseyi sağ bırakmayın’ dediğini bizzat Emine Şenyaşar söylüyor. Emine Şenyaşar katliamda 2 oğlunu ve eşini kaybetti. Saldırıdan yaralı kurtulan bir oğluna da ağır bir hapis isteniyor.
Katliam yapanlar hakkında bırakalım davanın açılması, bir tutuklama dahi söz konusu değil.
AKP başından beri katliamın faillerine sahip çıktı. Ve sahiplenme tutumu devam ediyor. AKP’nin İbrahim Halil Yıldız’ı AKP MYK’da görevlendirmesi, TBMM Adalet Komisyonu’na üye yapması, AKP Genel Merkezi’nde Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı’na getirmesi, failleri sahiplenme düzeyini gösteriyor.
Emine Şenyaşar’ın yaşadığı topraklar, bir zamanlar Nemrut’un zulüm estirdiği mekandır. Nemrut, bugün mezarından kalksa ve AKP’nin yaptığı zulümleri görse “Bu kadarı da olmaz” diyeceğinden kimsenin şüphesi olmaz.
Ailesinin ağır bir katliama uğraması, akabinde kendisine yönelik süregiden saldırılara ve engellemelere rağmen Emine Şenyaşar’ın adalet nöbeti 350. günü aştı. Emine Şenyaşar’ın adalet nöbeti insanlık vicdanında büyük yer edindi ve şimdiden önemli sonuçlara yol açmış bulunuyor.
Zulüm tayfası istediği kadar Şenyaşar’ın gözyaşları üzerinde mutluluk havasına kapılsın, Kürt halkının vicdanında, insanlık vicdanında şimdiden mahkum olmuşlardır.
AKP iktidarı; Kürt coğrafyasında, Kürtler nezdinde varlığını sürdürmenin yolunu zulüm ve adaletsizlikte arıyor. Şenyaşar ailesine yönelik uygulamalar, AKP iktidarının Kürtlere yönelik zulüm konseptinin bir yansımasıdır.
Zulüm üzerine, adaletsizlik üzerine kurulu konseptin hapishanelerdeki yüzü yine Kürtlerin mezarlarına, cenazelerine yönelik insanlık dışı muamelesi, 80 yaşındaki Barış Anneleri’nin hapis edilmesi, Cumartesi Anneleri’ne yönelik uygulamaları Kürt halkına yönelik diğer uygulama başlıklarına, yaptığı işgallere, katliamlara, göçertmelere baktığımızda, düşmanlık hukukunu dahi aşan uygulamalardır.
İktidar faşist bir konsept üzerinde, ırkçı bir konsept temelinde Kürtlerin nefesini kesme peşinde. İktidar faşizan bir konsept üzerinde Türkiye’ye dizayn verme peşinde, en sıradan bir hak ve adalet arayışını nefessiz bırakma üzerinde nefes alabiliyor.
Kürt halkı, Kürt kadınları, Kürt siyasetçileri, siyaseti insanlık dışı uygulamalara, düşmanlık hukukunu dahi aşan uygulamalara yönelik biat etme bir yana görülememiş bir mücadele ortaya koyuyor. Bu büyük özgürlükçü duruş, bu büyük mücadele duruşu adaletsizliğe, zulme ve insanlık dışı uygulamalara karşı en büyük mücadele dayanağı, en sağlam güç kaynağıdır.
Toplumun, emekçilerin, sanatçıların, aydınların, kadınların başına her gün çullanan bir iktidardan eğer kurtulmak isteniyorsa, mücadele odaklarını hak ve adalet odaklarını daha fazla büyütmekle mümkün olur.