Dersim Pirler Analar Çalıştayı’nda konuşan Pir İbrahim Kete, Alevilerin özünden koparılarak, yok edilmek istendiğine dikkat çekerek, devletten maaş alan dede kimliğine sahip olmayı ‘utanç’ olarak nitelendirdi
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi’nin, “Ocağa İkrar Yola Talip Birliğe Davet” şiarıyla Dersim’de yaptığı “3’üncü Dersim Pirler Analar Çalıştayı” ikinci gününde devam etti. Türkiye’nin farklı illerinde Kürt ve Türkmen Alevi pirleri, anaları ve taliplerinin katıldığı çalıştayda konuşan Şêx Çoban Ocağı Piri İbrahim Kete, hakikat ve Alevilik üzerine yaptığı konuşma çalıştayda bulunanlar tarafından büyük ilgi gördü. Tarihte Aleviler olarak hakikat arayışında binlerce kez zulüme maruz kaldıklarını ifade eden Kete, hakikat arayışıyla bugüne gelebildiklerini söyledi.
“Artık birlik olmanın, yekvücut olmanın zamanıdır” diye vurgulayan Kete, “Bizler arifane bir ruhla yaşadık, dewrêş hane bir ruhla yaşadık, zalimin sofrasına asla oturmadık. Taşa dil verdik, en karışık dönemde barışı savunduk. Bezirgan olup da satmadık, yolun eğrisine gitmedik, zorlu yola nazar eyle diyen canlardanız. Bugün eğer ki bir insan kendisine toplumuna yabancılaşmış; hırsın, hasadın, mal biriktirmenin bir esiri olmuşsa, o insan asla kültürüne uyum sağlayamaz. 72 millete bir gözle bakmayan, halka müderris olmuşsa da o kişi hakikaten asidir. Bir insan kendisiyle hesaplaşmıyorsa, hakikat darına düşmüyorsa bu toplumda gerçekliği ifade edemez” diye belirtti.
Hakikat lambanın verdiği ışıktır
Alevilik inancında 4 kapı ve 40 makam olduğunu kaydeden Kete, şöyle konuşmasına devam etti: “Bugün şargat lambadır, tarikat fitildir, marifet lambaya konulan yağdır, hakikat lambanın verdiği ışıktır. Biz talipler öyle gerekir ki, lamba gibi doğru duralım, fitil gibi yanalım, yağ gibi eriyelim, ışık gibi turat olalım, süve gibi kıyamda darda duralım. Kapı gibi örtülüp, sır eli olarak kilit gibi muhafaza ederek, hakikat emri budur. Talip odur ki; erenler meydanından dönmeyen, tarikat tallarından vazgeçmeyen, pirinden, mürşidinden, müsahibinden, reberinden yüz çevirmeyen, hakikat sırrını ifa etmeyen ki bu yola talip ola, hakikate ermiş ola, veci kamil ile veci cahilliği birbirinden ayıra.”
Hakikat arayışçısı olmak zorundayız
Alevilikteki pir, mürşit, raper, müsaiplik, ikrar, iman, 4 kapı, 40 makam gibi önemli kavramları sıralayan Kete, “Bu değerler, Alevi inancını var eden değerlerdir. Görülüyor ki, Alevilerin günlük yaşamına yön veren ahlak ve karakterini düzenleyen inancının ana ilkeleridir. Can denilen bostanı marifet suyu ile kendini besleyebilirsen, tövbe kökü istiğraf yaprağı ile karıştırılıp tevdib tokmağı ile gönül havanından iyice dövebilirsen, sabır tenceresinden gözyaşı ile yoğurup, aşk ateşi ile pişirip, ana kaşığı ile yiyebilirsen kabına sığmaz. Ve daha olgunlaşmamış bir insanın özü, kini, kibri, nefreti, kol gıybeti bu üç ön kapıdan geçerek hakikat kapısına vasil olmaktır. Değerli canlar bu hakikat kapısına vasi olabilmek içinde kendi pirlerimizden mürşitlerimizden ve rehberimizden yüz çevirmeyen her Alevi canı aynı zamanda bir hakikat arayışçısı olmak zorundadır” ifadelerini kullandı.
Asimile olma…
Hakikatin insanda gizli olduğuna dikkat çeken Kete, Hacı Bektaş Veli’nin “Ne ararsan kendinde ara” sözlerini hatırlatarak anlatılmak istenenin yaşamın anlamı ve derinliği olduğunu söyledi. Tüm bunların da bir özgürlük ve hakikat arayışı olduğunun altını çizen Kete, “Bu arayış, Hallac-ı Mansur’a ‘En-el hak’ dedirtmiştir. Hallac-ı Mansur büyük bir aşk ve çoşku, sevda ile arayışa girmiştir. Bu arayış ise asimile olma, güce tapma, hırs, nefse düşkünlük, yola ihanet, nemrutlaşma, emevileşme, özgürlük düşmanı olmayı asla yolumuz kabul etmez. Bugün sorunları çözen, insanlığı bir araya getiren, savaşları ve zulmü sonlandıran hakikatle uzlaşmaktır. Yol bunu gerektiriyor” dedi.
Aleviler adına hareket ettiğini söyleyenler…
Siyasal süreç olarak Alevilerin bulunduğu yeri işaret eden Kete, “Aleviler kendilerini temsil edecek ata tayına sadık olacak, verdiği ikrardan dönmeyecek; pirlere, taliplere, analara, kurum yöneticilerine de ihtiyaç vardır. Ama burada Pir Sultan olup da, zalimin sofrasına oturmayan Hallac-ı Mansur gibi ‘En-el Hak’ diyen Hüseyin gibi boyun eğmeyen şahsiyetler, nasıl olmamız gerektiğini bize bildirmektedirler. Bugün dostunu, düşmanını tanıyan, çıkarını düşünmeyen, gri pasaportlara, kimliklere meyil etmeyen, hakka inebilen, örgütleyebilen, ırk ayrımı yapmayan bir insan-i kamil olabilmeyi hedefleyen bir druş olmalı. Aleviler adına hareket ettiğini söyleyenler zehiri şerbet edip içmesini bilmeliler ki, taliplerine de içirebilsinler” diye belirtti.
Özünden ayrı Alevilik yaratılmaya çalışılıyor
Alevilerin özünden koparılarak yok edilmeye çalışıldığını kaydeden Kete, “Özünden uzaklaştırılmak istenen bir Alevilik yaratılmaya çalışılıyor. Ne yazık ki biz Aleviler kullanılıyoruz. Yaşam hakkımız her geçen gün ihlal ediliyor, can evinden vuruluyoruz. Bugün bir bitki, hayvan kendini korurken, gül dikensiz olmazken, evreni içine sığdıran bizler niye bu haldeyiz? Evreni içine sığdıran bizler niye bu haldeyiz? Bakın bunca dernek, binlerce üniversiteli, yüzlerce ocak, binlerce saz çalan ve kendini dede olarak gören ve bunca felsefe ile bu inanç niye bu kadar zulme uğruyor? Değerli canlar, niye özümüze benzemekten kaçınıyoruz? Bir de rıza şehrinde yaşayanlar bu hale mi düşmeli?” diye sordu.
Maaş utançtır
Devletten maaş alan dede kimliğine sahip olmayı “utanç” olarak nitelendiren Kete, “Değerli canlar, pirlerimiz, bu uğurda kendisini feda edenlerimizdir. Cedlerimiz yılmadan, usanmadan kendini talibini irşat eden, gerçekten telli sazı ile canlı kuranı, özü vahded-i vücudu ile geceleri yol kat etmişlerdir. Gündüzleri de zalimin şerrinden kendini koruyarak, o talibin evine gitmiştir. Talibin eşiğine niyaz olmuştur. Talipte onun eşiğinden niyaz olmuştur. ‘El Ele El Hakka’ demiştir. O dede, talibi ne zaman zalim sofrasına muhtaç etti değerli canlar. Bugün baktığımızda bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir. Bu yolun bir edebi ve erkanı vardır. Bugün inancımızı kendi çıkarları için kullananlar, kendi cennetini de mazlum Aleviler üzerine kuranlar bizden değildir. En zor dönemde irşat yapmayanlar, toplumu birleştirmeyenler, isimleri Alevi dede de olsa, eğer ki ruhani ve ahlaki bir duruma sahip değilse, yol düşkünüdür. Alevi olup da bu yolu kullananlara, muaviyi zihniyetine kurban edenlere bakın; yolun hakikati ne diyor; ‘Her çiçekten alırsın, yarın senden bal isterler. Yol taşını yol kuşuna atma, kerem eyle, gelme gelme, dönme dönme. Gelenin malı gidenin canı’ demişlerdir” ifadelerine yer verdi.
Ocak sistemi
Alevilerde eski ocak şekline dönülmesi gerektiğini belirten Kete, “Eski ocak sistemi dediğimiz o ocak sistemi üzerinden kendimizi var edersek, biz ancak o zaman hakikatimizi buluruz. Eski dergah sistemi arasında senin benim ocak yoktur. Bir araya gelirler, sorunları örgütleme şekli olarak kendi içlerinde bütün sorunları hallederlerdi. Biz adliyeye gitmeye, bize zulmedenlerin hukuku ile yönetilmiyorduk. Kendi pirimizin, mürşidimizin reberimizin hukuku ile yönetiliyorduk” şeklinde konuştu.
Kete, konuşmasını Kürtçe okuduğu şu dua ile sonlandırdı: “Kal li ezmanê xwe şilîya xêr bide/ Li axa Herdi Dewrêş bereketa xêr bide, Ewladê me rîya olmeza, zalima neke/ Eger kû em yekitîya xwe ava bikin Xizir ji mera heval bibe.”
DERSİM