Uğur Tekstil işçileri, sendikalaşma sonrası jandarma zoruyla fabrikadan çıkarılmalarının ardından DİSK Tekstil Sendikası yöneticilerini işçi düşmanlığı ile suçladı. Konuyla ilgili işçi Erdal Ayata, sendika yöneticisi M. Ali Başak ve DİSK Tekstil’in bölge temsilcisi olan Mehmet Türkmen ile görüştük
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Urfa’da bulunan Uğur Tekstil işyerinde çalışan işçiler, sendikalaşmak ve yaşanabilir ücret ve daha iyi çalışma koşulları için geçtiğimiz Kasım ayında bir direniş başlatmışlar ve ardından işten atılmışlardı. Bu süreçte yaşadıkları sorunların DİSK Tekstil merkez yöneticilerinden kaynaklandığını defalarca yaptıkları açıklamalarda paylaşmışlardı. Yaşan süreçlere dair DİSK Tekstil Başkan Vekili M. Ali Başak 11/02/2022 tarihinde Urfa’da Genel İş Sendikası ofisinde basın açıklaması yaptı. Başak’ın yaptığı basın açıklamasına cevap veren işçiler, DİSK Tekstil’in işçilere ihanet ettiği iddialarıyla bazı belgeleri basınla paylaştı. Yapılan basın açıklamasını işten atılan Uğur Tekstil işçileri adına işçi Erdal Ayata yaptı. Ayata açıklamaya, “Bizler 18 kasım 2021 tarihinde sendikalı olduğumuz için işveren tarafından jandarma zoruyla fabrikadan zorla işten çıkarılan işçileriz” sözleriyle başladı.
‘Yalan söylerken utanmıyor’
DİSK Tekstil Başkan Vekili Mehmet Ali Başak’ın yaptığı açıklamada başarıdan söz etmesine tepki gösteren işçiler, “Fabrikada yetki almak için gece gündüz, kapı kapı dolaşıp üye yaparken, toplantılar yaparken, içerde işçilere baskı yapıldığında bu baskılara karşı fabrika önünde eylem yaparken, patron sendikadan kurtulmak için fabrikayı kapatıp 300 işçiyi işten atarken, fabrika kapandığında fabrika önünde direniş başlatıp patron geri adım atıp fabrika açılana kadar günlerce direnirken, işçilerin yanında sendikanın eski bölge temsilcisi Mehmet Türkmen’den başka hiç kimse yoktu” diye belirtildi.
Mahkemeye yalan bilgi verildi!
Açıklamada, “İşçilerden habersiz patronla gizli anlaşmalar yapan, işçilere sormadan toplu sözleşme pazarlığı yapan ve sendikanızın üyesi olan bizleri, yani 97 işçiyi patron jandarma zoruyla toplu halde işten attığında bunu sadece seyreden, bununla ilgili tek bir açıklama dahi yapmayan, kendi üyelerini yüzüstü bırakıp patronla işbirliği yapan ihanetçi ve satılmış sendikacılarsınız” dediler. Ayrıca işçilerin açtığı sendikal tazminat ve işe iade davasında mahkeme DİSK Tekstil sendikasına yazdığı işten atılma tarihi olan 18 Kasım öncesi sendikalı işçi sayısı 157 olmasına karşın mahkemeye 53 olarak bildirildiği yapılan açıklama da yer alırken, bu bildirimle işçilerin mahkemede işveren lehine kaybetmelerini sağlamak amacıyla sendikanın yalan söylediği iddia edildi.
‘Kuvvet Lordoğlu hedef yapıldı’
İşçileri arabulucuya götürerek patronun elinize verdiği belgeleri ve orda yazılı olan utanç verici maddeleri işçiye imzalatmaya çalıştınız vurgusuyla süren açıklamada, “Bizim işe geri dönmemiz için uğraşan, bize destek olan küresel sendika temsilcisi sayın Kuvvet Lordoğlu’nu patronla birlikte hedef haline getirdiniz. Kazım Doğan bizzat telefonda işçilere Kuvvet beyle ilgili karalayıcı ifadelerde bulundu. Bununla da yetinmediniz, Küresel Sendika, İspanya’daki sendikacılar ve Zara markası dahi bizim işe geri alınmamız için çaba sarf ederken, bizim üyesi olduğumuz sendikanın genel başkanı ve genel merkez yöneticileri olarak sizler patronla birlikte bizi suçlu göstermek ve işe aldırmamak için uğraştınız” denildi.
‘İşveren lehine tanık’
Yöneticisi olduğu sendikanın üyesi olan ve haksız yere işten atılan işçilerin açtığı davada, işçilere karşı patronun şahidi olabilecek kadar namuslu!’ olan M. Ali Başak’ın patronun tanık listesinde olduğuna dair bilginin e-devlet sistemi ve Uyap Vatandaş Portalı’nda yer aldığını belirten işçiler, “Genel başkan Kazım Doğan ve sendikanın genel merkezi, jandarma zoruyla işten atılan biz işçilerin dava açtığı mahkemeye, patronun isteğiyle işçileri haksız çıkaracak şekilde mahkemeye yalan bilgi vererek, ne kadar işçi düşmanı olduklarını bizzat mahkemeye kendi sundukları belgelerle kanıtlamaktadırlar” diye belirtildi.
Mehmet Türkmen bizi satmadı!
Açıklamanın devamında, “Hem işveren hem de DİSK Tekstil yöneticileri sürekli Mehmet Türkmen’in kendi çıkarları için bizi kışkırttığını, kullandığını falan iddia etmektedirler. Birincisi, Mehmet Türkmen sendikadaki görevinden ‘bizim çıkarlarımızı savunduğu için’, ‘M. Ali Başak ve Kazım Doğan gibi patronla işbirliği yapmadığı için’, ‘masa başında satılmamıza karşı çıktığı için’, ‘onlar gibi işçinin iradesinin yok saymadığı ve buna karşı çıktığı için’ alınmıştır. Satılmış sendikacılar telefonlarımızı açmayıp tek bir eylemimize bile katılmazken, toplu halde işten atıldığımızda bir açıklama bile yapmazken, Mehmet Türkmen görevinden alındığı halde bizimle birlikte bizim işe dönmemiz için mücadele etmektedir” diye belirtildi
Merkezi yanımızda görmedik
Uğur Tekstil işçisi Erdal Ayata’yla süreci konuştuk. DİSK Tekstil başkan vekili M. Ali Başak’ın, bir başarıdan söz etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz sorumuza Ayata, “Aslında başta Mehmet Türkmen olmak üzere jandarma zoru ile fabrikadan zorla çıkarılan işçilerin başarısından bahsediyor ama bunu kendi başarısıymış gibi anlatıyor… Üye toplama, yetki alma, daha sonra fabrika kapandıktan sonra direnip patronun geri adım atmasını sağlama mücadelesinde Mehmet Türkmen dışında hiçbir sendika görevlisini yanımızda görmedik” diye belirtti.
‘Sarı sendikacılığa rahmet…’
Yapılan iddialarda M. Ali Başak’ın, işten atmalar sırasında işçiyle değil de işverenle muhatap olarak sizlere selam bile vermediği iddiasında bulunuyorsunuz sorumuza Ayata, “Bizlerin sarı sendika diye tabir ettiğimiz, işçi düşmanı diye ifade ettiğimiz sendikacılara M. Ali Başak rahmet okutuyor. Değil selam, telefonlarımızı bile açmadılar, açmıyorlar… Mahkemede işçileri haksız gösterecek yalan yanlış belgeler paylaşan, bunlarda yetmezmiş gibi mahkemede patronun tanık listesinde yer alacak kadar namuslu! insanlardır bunlar, bunlar eğer bize selam verseydi biz kendimizden şüphe ederdik” dedi.
Fabrika önünde direneceğiz
Ayata’ya, DİSK Tekstil’in bölge temsilcisi olan Mehmet Türkmen’in görevden alınması sonrası neler yaşandı? diye sorduk: “Mehmet Türkmen’in görevden alındığını işçilere bizzat patron söyledi, yani Mehmet Türkmen’in görevden alındığını öğrendiğimiz gün jandarmalar bizi fabrikadan çıkardı, devamını biliyorsunuzdur sanırım…” Yaptığınız basın açıklaması sonrasında neler yapmayı düşünüyorsunuz? diye soruduğumuz soruya Ayata, “Patron geri adım atana kadar, protokoldeki yasal haklarımız güvence altına alınana kadar direneceğiz ve en kısa zamanda hazırlıklarımız tamamlandıktan fabrika önünde yeniden direnişe başlayacağız” diye yanıt verdi.
‘Biz sendikacıyız’
Uğur Tekstil işçilerinin DİSK Tekstil Sendikası Başkan Vekili olan Mehmet Ali Başak’ın gelişmelerle ilgili Urfa’da yaptığı bir açıklamasına yanıt vermek amacıyla düzenledikleri basın toplantısında dile getirilen iddiaları sorduk. İlk olarak işçilerin kendisiyle ilgili olarak, ‘işverenle birlikte hareket ediyor’ yönündeki iddialarına Başak, ‘böyle bir şey yok biz sendikacıyız neden işverenle birlikte hareket edelim’ diye yanıt verirken, işten atılan işçilerin mahkemeye verdiği işverenin şahit listesinde isminiz neden yer alıyor sorumuza ise inisiyatifi dışında isminin yazıldığını söyledi.
Mehmet Türkmen’i suçladı!
Mahkemeye tarafınızca göndermeniz gereken işçilerin sendika üyelik bilgilerini ‘pul ve posta masrafı’ nedeniyle göndermediğinizi gösteren bir belge işçiler tarafından paylaşıldığını ve bunun nedenini sorduk. M. Ali Başak, “Bu rutin bir uygulama” olduğu yanıtını verdi. Yetki alınıp, toplu sözleşme aşamasına gelinmiş olan bir işyerinde işverenin ‘ben bu sendikayı istemiyorum’ diyerek işçileri işten atması karşısında işçilerin başlattığı direnişe destek vermek yerine işverenle görüşmeyi niçin tercih ettiklerini ve işçilerin ısrarlı aramalarına niçin yanıt verilmediği sorusuna Başak, sendikanın eski bölge temsilcisi olan Mehmet Türkmen’i suçlayarak yanıtladı.
‘Çağırdık gelmedi’
M. Ali Başak iş bırakma sırasında dışarıda bulunan işçileri içeriye davet ederek çalışmaya başlayabilirsiniz dediğini ancak 30-40 kişinin çalışmaya başlamak istemesine karşın Mehmet Türkmen ekibi olarak nitelediği işçilerce seçilmiş ve 5 kişiden oluşan işyeri komitesinin çalışmayacağız diye yanıt vererek çalışmak isteyenleri de engellediklerini iddia etti. Sendikanın bölge temsilcisini görevden alış biçiminize işçilerin tepki gösterdiğini hatırlatarak, işten el çektirme kararının niçin sadece Valiliğe ve işverene bildirildiğini sorduğumuzda Başak, “Biz kendisini İstanbul’a çağırdık gelmedi ve bizlere hakaret etti. Daha sonra gereği üzerine Valilik ve işverene görevden aldığımızı ilettik” diye belirtti.
‘Kayıtlarımız neyse onu sunduk’
Mehmet Türkmen’i suçlamayı sürdüren Başak, “10 kişilik ekibi var. Bunlar dışında işçinin hiçbir şeyden haberi yok. Direniş sırasında 80 işçiden dava açmak amacıyla evrakları topladılar” diyen Başak, çalışmak isteyenlerin bu kişilerce engellendiğini iddia etti. Ayrıca mahkemenin istediği 18 Kasım öncesi sendikalı işçi sayısı 157 iken sendikanın sayıyı 53 olarak bildirildiği iddiasını sorduk, M. Ali Başak biz kayıtlarımız neyse onu mahkemeye sunduk diye yanıt verdi.
Mehmet Türkmen yanıt verdi
M. Ali Başak’ın Mehmet Türkmen hakkındaki iddiaları Türkmen’in kendisine sorduk. Türkmen hâlâ yalan söylemekte ısrar ettiklerini belirterek, ben ekim ve kasım başında süreci paylaşmak için 2 kez genel merkeze gittim ancak Genel Başkan ve Genel Sekreter benimle görüşmeyi nedense istemedi.18 Kasım sonrası ise defalarca aramalarıma ve yazdığım mesajlara yanıt verilmediği gibi bu süreçte görevden alındığımı G. Merkez’in sosyal medya hesabından ve patronun işçilere yaptığı açıklamadan sonra öğrendim. Yaptığım aramaları ve gönderdiğim mesajları gerekirse paylaşırım. İşveren yanlısı tutumlarını gösteren tüm kanıtlara rağmen halen yalan söylemeleri acz içinde düştükleri işbirlikçi durumu göstermektedir.
En büyük ihanet belgesi!
Her şeyi bir yana koyalım, mahkemeye 18 Kasım öncesi ve sonrası üye sayısını yalan beyanla iletmiş olmaları işçi düşmanlığının kanıtıdır. Mahkeme işten atılma öncesi ve sonrası üye durumuna göre dava hakkında karar vermektedir. 18 Kasım öncesi 157 olan üye sayısını gösteren belgeyi paylaştık, ancak sendika bu sayıyı 53 olarak mahkemeye bildirmesi işçiye yapabileceği en büyük kötülük ve ihanet belgesidir. Çırpındıkça batıyorlar!