Burcugül Çubuk
Genellikle anlamı, neye tekabül ettiği tahrif edilerek saldırılan “Kadının beyanı soruşturmaya esastır, ispat yükümlülüğü erkeğe aittir” ilkesinin bu kadar hedef olması şaşırtıcı mı?
Kadın/feminist hareketin on yıllara yayılan mücadeleleri ile kazanarak yasalarda ve uluslararası sözleşmelerde yer almasını sağladıkları bu ilke kısaca “kadının beyanı esastır” olarak biliniyor. Bizler açısından kısaca ifade edilen bu hali de gayet net. İlkenin amacı kadınların ve LGBTİ+ların yaşamlarını güvence altına almak. Erkek şiddetinin çoğunlukla özel alanlarda uygulanıyor olmasından ve maddi kanıtın ya şiddeti uygulayan erkek tarafından ortadan kaldırılması ya da zaten olmamasından hareketle kadın/feminist hareketin tartışmalarından doğan ve kampanyalarla, uluslararası dayanışmalarla yerleşen bir kazanım. Yasalardan önce kadınların-LGBTİ+ların yaşamlarında karşılık bulmuş, feminist kadınların mücadelesi ile sol-sosyalist ve devrimci örgütlerde tüzüklere, programlara girmiştir.
Türkiye’de 6284 no’lu yasanın çıkması ve ilkenin bu yasada yer alması ise mücadelemizin uluslararası hukuka yansımasının bir sonucu. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Nahide Opuz’un açtığı davada kadına yönelik şiddet ile ilgili bir davada ilk kez tazminat ödeyen ülke oldu. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkı, kötü muamelenin önlenmesi ve ayrımcılıkla ilgili hükümlerinin ihlal edildiğine karar verdi. “Aile içi şiddet”, kadına yönelik ayrımcılık olarak değerlendirildi. Avrupalı kadınların mücadelesi ile artık Avrupa devletlerinin yasalarında yer almaya başlayan kadına yönelik ayrımcılık Avrupa Birliği’nin üzerinde ortaklaştığı bir sözleşmeye doğru giderken, Türkiye AİHM’de kadına yönelik ayrımcılıktan tazminat ödemeye mahkûm edilen ilk devlet olarak sözleşmenin İstanbul’da imzalanması için çalıştı. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik ayrımcılık, çocuğun güvenliği, göçmen kadın ve çocukların hakları gibi oldukça geniş bir zeminde kadınlar ve LGBTİ+lar için mahkemelerde, karakollarda, yaşamda yasal dayanak haline geldi. 6284 ise Sözleşme’nin Türkiye’de uygulaması için hazırlanmış ve Sözleşme yürürlükte iken daha yetersiz bulunan bir yasa. Fakat yüzlerce belki binlerce kadın, çocuk, LGBTİ+nın yaşamlarını korumasını, kendilerine şiddet uygulayan, taciz eden, cinsel saldırıda bulunan erkeği hayatlarından uzaklaştırmalarını, yargıdaki erkek dayanışmasına rağmen saldırgan erkeklerin ceza almasını sağladıkları bir dayanak.
Kadının beyanı esastır ilkesi ve kadınların kazanımları bugün her yönden gelen saldırılarla karşı karşıya. AKP-MHP faşizminin üzerinde yükseldiği temeller olan kapitalizm, ırkçılık, dinci baskının yanı sıra patriyarkayı da saymak gerekir. Faşist ittifakın karşısında Sözleşme’yi ve kazanımlarımızı sahiplenirmiş gibi görünen Millet İttifakı da kendi iç hukuklarında erkek kollamacı pratiklerine devam ediyor. İktidar ve farkı olmayan diğer ittifakın kadın ve LGBTİ+ düşmanı ideolojileri yaygın bir karşılık buluyor. Bir yandan kendi zeminleri olarak gördükleri kadınları ikna etmek için kutsal aile demagojisine başvuran iktidar ve benzerleri bir yandan da kadın/feminist hareketin toplumsal meşruluğuna saldırarak sonuç almaya çalışıyor. Ezcümle, erkek devlet ve onun siyasi klikleri karşısında kadın/feminist hareketin, LGBTİ+ hareketin meşruluğu duruyor.
HDK Kadın Meclisleri’nin Aralık ayından bu yana sürdürdüğü “Kadının Beyanı Esastır” kampanyası erkek devletin ve erkeklerin kadın kazanımlarına saldırısı karşısında kadınların örgütlülüğünü genişletme ve kazanımlarımızı kimseye bırakmama hedefiyle ilerliyor. Yerel kadın meclislerinin yürüttüğü atölye çalışmaları, pazarlarda ve kapı kapı dolaşılarak dağıtılan broşürler ve online yayınlarla kadınların tartıştığı ve özgüçlerini örgütlediği bir süreç olarak ilerliyor. Yazıyı broşürden bir cümle ile bitiriyorum: “HDK Kadın Meclisleri, kadınların özgürlük mücadelesinde önemli bir kazanım olan ‘Kadını Beyanı Esastır’ ilkesinin erkek egemen sistemin tahakküm kurduğu tüm yaşam alanlarında; evde, okulda, işyerinde, siyasette, hukukta yaşam bulması için mücadele eder ve bu ilkeye göre hareket eder.”
* HDK Kadın Meclisi Üyesi