Aysel Tuğluk hakkında verilen ATK raporunun taraflı bir rapor olduğunu söyleyen TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ’10 yıl önce işlediği iddia edilen suçla yeni başlamış olan hastalığının etkisini değerlendirmek doğru değil. Bundan dolayı ceza sorumluluğu araştırması yapmaya gerek yok’ dedi
Kandıra 1 Nolu F Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve “demans” teşhisi konulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk, sağlık durumuna ilişkin yeni bir raporun hazırlanması amacıyla 1 Şubat’ta Adli Tıp Kurumu’na yeniden sevk edilmiş, burada yalnızca 3 gün gözlem altında tutulduktan sonra ise cezaevine gönderildi. Aysel Tuğluk hakkında bir kez daha “cezaevinde kalabilir” raporu hazırlayan ATK, raporu Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 25 sayfalık raporun ilk 15 sayfasında Aysel Tuğluk’a yöneltilen suçlamalar, verdiği röportajlar ve Kobanê davasında “tanıkların” beyanlarına yer verildi. Raporun sonuç kısmında ise doktor, psikolog, yapılan günlük viziteler ile hemşire ve personelin günlük değerlendirme formlarına yer verildi.
ATK sorulmayan soruya kendince cevap veriyor!
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ATK’nin Aysel Tuğluk için “Cezaevinde kalabilir” kararı vermesine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. Tuğluk’un ATK’ye en fazla 3 hafta kalmak üzere sevk edildiğini ancak üç gün içerisinde bilişsel ve belleğe ilişkin testlerin yapılması sonucunda tekrardan cezaevine gönderildiğini söyleyen Fincancı, muayene aşamasında ATK’nin hem mahkeme tutanağında hem de sevk yazısında var olmayan soruya yanıt aradığını dile getirdi. Fincancı, “Mahkeme tutanağında Aysel’in zihinsel durumunun savunma yapabilecek durumda olup olmadığı ve sağlık durumunun hangi düzeyde olduğuna yönelik sorular sorulmuş ancak ATK ceza sorumluluğu değerlendirmesi yapmış. Raporda işlediği suçlara karşı ceza sorumluluğu olup olmadığına yanıt vermişler. İşlediği iddia edilen suçlar Aysel Tuğluk’un sağlık sorunlarının başladığı tarihten çok öncesine ait suçlar. Sağlık sorunları 2018’de başlıyor. 10 yıl önce işlediği iddia edilen suçla yeni başlamış olan hastalığının etkisini değerlendirmek doğru değil. Bundan dolayı ceza sorumluluğu araştırması yapmaya gerek yok” dedi.
Ciddi bir bellek yitimi var
Aysel Tuğluk’un belleğine dair hatırlatma, tekrarlama gibi durumların test edildiği ve normal şartlarda 24 ile 30 arası olması gereken mini mental test sonucunun çok düşük olduğuna dikkat çeken Fincancı, “Entelektüel düzeyi yüksek olan bir hasta için 12 çok düşük bir puan. Aysel Tuğluk avukatlık yapmış bir kadın bu testte düşük puan alıyorsa ciddi bir bellek yitimi ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Sadece bu test bile hastalığının söylenilen hafif bilişsel bozukluk olmadığını gösteriyor. Tanı yapılan test sonuçlarıyla uyumlu olmadığını görüyoruz. Rapor bilimsel nitelikte olmadığını gösteriyor” diye konuştu.
ATK ayrımcılık yapmadan karar vermek zorunda
Raporun bilimsel olmadığını gösteren başka boyutunun ise rapora savcının iddianamesinin konulması, işlediği iddia edilen suçların alt alta yazılması, basında verdiği demeçlerle ilgili vurguların yapılması ve demeçlerin verildiği basın organına ilişkin ifadeler damgalama içermesi ATK’nin bir taraf olma durumuna işaret ediyor” diye belirtti. ATK’nin verdiği kararın tıbbi uygulama hatası olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Fincancı, yapılması gereken testlerin hepsinin yapıldığını ancak değerlendirme aşamasında yanlışlık olduğunu çünkü var olan test sonuçlarının hafif bilişsel bozukluk tanısı koyacak kadar normal bir hastalık olmadığını söyledi. Fincancı, “Tıbbi olarak yanlış değerlendirme bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmıyor. Çünkü ATK‘nin içinde yer alan meslektaşlarımız alanlarında yetkin insanlar. Bu bulguları, belirtileri ve test sonuçlarını bir başkası olsa böyle yorumlamayacaklardı. Oysa biz tıbbi değerlendirmelerimizi yaparken hastanın kimliğinden, işlediği iddia edilen suçlardan, dilinden, dininden, politik görüşünden, sosyal durumundan her türlü özellikten bağımsız bir şekilde ayrımcılık yapmadan değerlendirme yapma yükümlülüğü taşıyoruz. Böyle bir değerlendirmenin yapılmaması etik ihlal olarak tanımlanır” sözleri ile ATK raporunun taraflı hazırlandığına işaret etti.
Avukatlar bağımsız heyette ısrar etmeli
ATK’nin Adalet Bakanlığı’na bağlı bir kurum olduğuna dikkat çeken Fincancı, bağımsız olmayan bir kurumun değerlendirme yaptığı koşullarda nesnel ve bilimsel kriterler aranmasının soru işaretlerini beraberinde getirdiğini kaydetti. Hasta tutsaklara ilişkin cezaevlerinde çok ciddi sorunlar olduğuna işaret eden Fincancı, “Ardı ardına cezaevlerinde insanlar ölüyor. Ağır hasta olmalarına rağmen infazları ertelenmiyor. Devlet intikam alamaz, devletin görevi hukukun ilkelerini işletmektir. İnfaz ertelenmemesi, hasta mahpuslara yaklaşımları, sağlığa erişim hakkına tanınması suç niteliği taşımakta. Bunlar yaşam hakkı ihlali kapsamında değerlendirilir. Bağımlı yargı ve Adli Tıp Kurumu ile istedikleri kararları çıkartıyorlar. Onun için avukatlar önceden Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalına ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na başvurarak rapor aldılar. Ama mahkeme tabi ki ısrarla tek bilirkişi kurumu olarak gördüğü Adli Tıp Kurumundan rapor aldı. Yine de avukatların bağımsız bir heyetin oluşturulması için ısrarcı olması gerekiyor” dedi.
ANKARA/JINNEWS