ATK’nin Aysel Tuğluk raporunun, tutukluların tanıklıklarını içermediği için tek yanlı ve bilimsellikten uzak olduğunu belirten avukatlar, raporda imzası bulunan isimler hakkında hukuki yollara başvuracaklarını söyledi
Kobanê Davası kapsamında yargılanan demans teşhisi konulan hasta tutuklu Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında verilen Adli Tıp Kurumu (ATK) İhtisas Gözlem Raporu’na dair avukatları açıklama yaptı.
Aysel Tuğluk’un yaşadığı sağlık sorunlarına ilişkin hükümlü bulunduğu dosyada infaz ertelemesi talebinde bulunulduklarını belirten avukatlar, Seka Devlet Hastanesi’nin ilk teşhisi ardından Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu’nun kapsamlı raporuna göre Tuğluk’un hastalığının kronik ilerleyici seyirli ve cezaevinde tek başına hayatını sürdürmesini engeller nitelikte olmasından dolayı cezasının infazının ertelenmesi gerektiğinin belirtildiğini hatırlattı.
Ancak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun tam tersi yönünde vermiş olduğu rapor sebebiyle Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları başvurunun reddedildiğini belirten avukatlar, Tuğluk’un cezaevi koşullarında tedavisi olanağı olmadığının bilinmesine rağmen tahliye edilmediğini aktardı.
İtiraza yanıt yok
Aldıkları bağımsız uzman mütalaasıyla birlikte savcılık aracılığıyla Adli Tıp Üst Kurulu’na yapılan itirazlara dair henüz dönüş olmadığına da dikkat çekilen açıklamada, “Olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğinden öncelikli olarak bu sürecin tüketilmemiş olduğunu belirtmek isteriz. Dolayısıyla 15 Şubat 2022 tarihinde basın yayın organlarınca ATK tarafından Sayın Tuğluk’un ‘cezaevinde tek başına yaşamını idame ettirebileceğine’ dair rapor verdiği bilgisi içinde bulunduğumuz durumu tam olarak açıklamamaktadır” denildi.
Mahkeme kararına dikkat çekildi
Yapılan açıklamada şu bilgiler paylaşıldı: “Birincisi, Sayın Tuğluk, milletvekili iken yapmış olduğu basın açıklamaları ve anayasal siyasi faaliyetleri sebebiyle hükümlü olduğu dosya dışında (söz konusu cezayla ilgili ayrıca AYM’de bireysel başvurusu devam etmektedir), kamuoyunda ‘6-8 Ekim Kobanê’ dosyası olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında tutuklu bulunmaktadır ve sağlık sebepleriyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamamasından dolayı, mahkeme, tam teşekküllü bir hastaneye sevkinin sağlanarak bu durumun netleşmesi yönünde ara karar almıştır. ATK 4. İhtisas Kurulu da Mahkemeden, Sayın Tuğluk’un ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda kalması yönünde talepte bulunmuş ve Mahkemenin bu konuda ara karar tesis etmesi üzerine de 1-4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, akabinde de 5 yılı aşkın süredir tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevine geri götürülmüştür. Dolayısıyla dün itibariyle Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen Adli Tıp Raporu, Sayın Tuğluk’un yaşamış olduğu sağlık sorunlarından kaynaklı savunma yapıp yapamayacağının tespiti amaçlı istenen bir rapordur.
Savunma yapamayacağı çok açık
Ancak ATK kendisinden talep edilen hususta bir değerlendirme yapmamış ve sayın Tuğluk’a atfedilen fiillerin meydana geldiği döneme ilişkin herhangi bir tıbbi veri olmadan ‘cezai sorumluluğunun tam olduğuna’ dair rapor düzenlenmiştir. Ceza sorumluluğun olup olmadığına dair rapor atfedilen filler zamanında kişinin sağlık durumunun ne olduğunu açıklayan bir durum olup, 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Tuğluk’un, olaylar esnasındaki sağlık ve bilişsel durumunun ne olduğu hususu, konumuz dışıdır. Mahkemnin ara kararında istenen ve ATK’nin değerlendirme konusu yapması gereken husus, sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı hususudur. Nitekim ATK raporunun 21. Sayfasında ‘savunma yapıp yapamayacağı hususlarının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verildiği’ şeklinde belirleme bulunmaktadır.
Rapor bilimsel değil
İkincisi, rapor, salt iddianamede yer alan ifadeler ve suçlamalara odaklı olup, fiillerin gerçekleştirdikleri farklı tarihlerdeki sağlık durumlarına dair tek bir tıbbi belge, kişinin olaylarla ilgili savunması ve değerlendirmelerini içermediği gibi mevcut tıbbi durumuyla ilgili de cezaevindeki sağlık kayıtlarını, cezaevinde bakım veren tıbbi ve idari görevlilerin, birlikte kaldığı tutukluların tanıklıklarını içermediğinden tek yanlı hazırlanmış, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir rapordur. Adli psikiyatride ceza sorumluluğu değerlendirmeleri kişinin olay sırasındaki ruhsal durumu, olaylarla ilgili savunması da dahil olmak üzere tüm tıbbi kanıtları değerlendirip tıbbi değerlendirme ve kanıta dayalı bilimsel tartışma yapmak yerine raporda olayları adeta iddianın tarafı gibi aktardığında bilimselliğini ve objektifliğini yitirmiş olur. Rapor, olaylarla ilgili bir kanı oluşturduğundan yazım dili ve tıp etiği bakımından da sorunludur.
Çelişkilerle dolu
Yine belirtmek isteriz ki, muayene bulguları ve gözlem süreci oldukça muğlak durumdadır ve bir önceki ATK 3. İhtisas Kurulu’nun değerlendirmelerinden ciddi farklılıklar içermektedir. ATK 3. İhtisas Kurulu’nun raporundan sonra götürüldüğü sağlık kuruluşlarında müvekkilin sağlık durumundaki olumsuzluğun giderek artmış olduğu tespit edilmişken, bu raporların yanı sıra daha önce Kocaeli Tıp Fakültesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından verilen raporlarda işaret edilen tıbbi tabloya ait kanıtlar, bulgular, bu raporlar arasındaki farklılıklar, çelişkiler değerlendirilerek diğer tıbbi değerlendirmelerin neden geçersiz olduğuna dair kanıta dayalı hiçbir görüş belirtilmeksizin müvekkilin yalnızca fiillerin işlendiği tarihlerde ceza sorumluluğunun tam olduğundan bahsetmektedir.
ATK neyin peşinde
Oysa ki bir bireyin cezasının infazı için de sağlığının tam yerinde olması gerekmektedir. Raporun buna dair bir değerlendirme yapmadığını vurgulamak isteriz. Ayrıca altını çizerek belirtmek isteriz ki ATK tarafından hazırlanan 4 Şubat 2022 tarihli raporda sayın Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ile ilgili yapmış olduğu tespit ve değerlendirmelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır ki sayın Tuğluk’un bu haliyle savunma yapması mümkün değildir. Ancak bu tespitlere rağmen ATK bu hususta görüş belirtmekten özelikle kaçınmış ve sadece cezai sorumluluk boyutu ile değerlendirme yapmakla yetinmiştir.
İnsan onuruna uygun şekilde tedavi edilmeli
Üçüncüsü, Sayın Tuğluk’un 1-4 Şubat 2022 arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda bulunduğu esnada İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığına tarafımızca başvurulmuş ve Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığından müvekkilimizin durumuyla ilgili bilimsel mütalaa talep edilmiştir. Söz konusu Bilim Dalı Başkanlığı, hazırlamış olduğu 4 Şubat 2022 tarihli bilimsel mütalaasında özetle acil bazı tetkikler ve laboratuvar incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiş ve konuyla ilgili detaylı bir değerlendirme yaparak söz konusu merkezde Sayın Tuğluk’un tedavi ve muayenelerin yapılabileceğini belirtmiştir. Uzun yıllardır ATK’nin hasta mahpuslar ile ilgili olarak verdiği raporlar siciline bakıldığında ve cezaevlerinde insanların yaşamlarını yitirmelerinin neredeyse günlük bir ihlal olarak yaşandığı dikkate alındığında, müvekkilimizin sağlık durumunun geldiği aşama, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden oldukça uzak bir durumdadır.
Hekimler hakkında hukuki süreç başlatılacak
Gerek yukarıda belirttiğimiz ATK Üst Kurul nezdindeki sürecin bilinçli şekilde sürüncemede bırakılması ve gerekse de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen son raporun, Mahkemenin ve müdafilerin taleplerinin uzağında değerlendirmeler içermesinden dolayı bundan sonraki süreci şöyle özetlemek mümkündür: Öncelikli olarak Sayın Tuğluk’un sağlığının geldiği aşamanın kritik olmasından dolayı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Başkanlığı’na sevkinin sağlanarak tedavisinin ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattığımızı belirtiriz. Bununla birlikte tıp etik kurallarına aykırı ve bilimsel objektiflikten uzak ve mahkemenin ara kararlarına aykırı hazırlanmış raporlarda imzası ve sorumluluğu bulunan hekimlerle ilgili cezai ve idari soruşturma yapılması için gerekli hukuki süreci başlattığımızı duyururuz.”
HABER MERKEZİ