Sokağa çıkma yasaklarında evi yakılan Hacice Çatak, anılarını yaşatmak için harabeye dönmüş evini brandalarla korumaya çalışıyor. Çatak, ‘Bu topraklar için değer’ diyor
Şırnak’ın İdil ilçesinde 16 Şubat 2016 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında aralarında çocukların da olduğu 60’ı aşkın kişi yaşamını yitirdi. 44 gün süren yasakta, ilçenin Turgut Özal ve Yeni Mahallesi yakılıp, yıkıldı. Binlerce insan evsiz kaldığı için çevre il ve ilçelere göç ederken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ilçede bulunan 600 ev için yıkım kararı alındı.
İlçe merkezinde yüzlerce ev kentteki çatışmalar bittikten sonra yerle bir edildi. Bu evlerden biri de Turgut Özal Mahallesi’nde yaşayan 68 yaşındaki Hacice Çatak’a aitti. 12 çocuk annesi Çatak, 1990’lı yıllarda yaşadığı Rêzok köyünde gördüğü devlet baskısı nedeniyle burayı terk etmek zorunda kaldı. 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından sonra da çocukları, gördükleri baskılar nedeniyle bir bir evlerini terk etti. Çocuklarından Musa Anter Çatak ise 2021’de Bagok Dağı’na yapılan bombardımanda yaşamını yitirdi.
‘Evim her şeyimdi’
Sokağa çıkma yasaklarında evinin hedef alınarak yakıldığını ifade eden anne Çatak, “Saldırılar başlamadan önce çocuklarım buradaydı. Çocuklarım birbirlerini çok severdi. Bize sürekli misafirler gelip giderdi. Mutluyduk. Bu bahçeyi çocuklarım için yapmıştık. O zaman ineklerimiz vardı. Onlarla geçimimizi sağlıyorduk. Benim her şeyim bu evin içindeydi. Ama devlet yıktı, yaktı… Sokağa çıkma yasağında evden hiçbir şeyi çıkaramamıştık. Bilinçli olarak benim evimi yaktılar. Çünkü bunun kimin evi olduğunu biliyorlardı. İlçede günlerce çatışmalar yaşandı ama süreçte evime bir şey olmadı. Çatışmalar bittikten sonra evimi yaktılar. Şimdi kirada yaşıyorum” dedi.
‘Hatıralarımı da yaktılar’
Köyde yaşarken İdil’e gelmek zorunda kaldıklarını söyleyen Çatak, eşinin burada 5 yıl çalıştıktan sonra tutuklandığını belirterek, şöyle konuştu: “O tutuklandıktan sonra evin geçimini sağlamak çok zorlaştı. Çocuklarım kucağımda cezaevine görüşüne gidiyordum. Bütün çocuklarımı bu evde okutup üniversiteye gönderdim. Bu duvara çocuklarımın isimlerini torunum yazdı. Onlarla çektiğim ve albüm haline getirdiğim bütün fotoğraflar da evle birlikte yandı. Onlar sadece evimi değil, hatıralarımı ve anılarımı da yaktılar. Çocuklarımdan geriye bana, bu duvarda yazılan kurşunlanmış isimler kaldı.”
‘Gurur duyuyorum’
“Çocuklarımla gurur duyuyordum. Şimdi yoklar” diyen Çatak, her sabah ve akşam bu harabeye dönüşmüş eve geldiğini ifade ederek, “Her gelişimde bu sandalyenin üstüne otururum. Buraya geldiğim zaman kendimi iyi hissediyorum. Biraz oturduktan sonra da bahçede geziyorum. Her buraya geldiğimde çocuklarımı, onların anılarını hatırlıyorum. Çocuklarım yanımdaydı. Onlar yanımda olduğu için de sanki bütün dünya benimle birlikte gibi hissediyordum. Her ne kadar onun öncesinden çok şey yaşamış olsam da çocuklarımı yanımda görünce her şeyi unutuyordum. Ama hepsi gitti” diye konuştu.
‘Başlarını eğmediler’
Geriye eşi ve bir çocuğuyla kaldığını, o çocuğunun da farklı bir şehirde üniversite okuduğunu kaydeden anne Çatak, şunları ekledi: “Bu acılar beni öldürmesin diye her gün buraya geliyorum. Burası anılarımdan bir eser. O yüzden koruyorum. Buraya geldiğimde rahatlıyorum. Oğlum Musa Anter de bu evde büyüdü. Ona ayrı bir düşkünlüğüm vardı. Ama o gitti. Ben onunla gurur duyuyorum. Çocuklarım hiçbir zaman başını eğmedi. Ben de hiçbir zaman pişman olmadım. Bu topraklar için binlerce kez değer.”
Gözü gibi bakıyor
12 çocuğundan sadece 1’i yanında kalan Çatak, giden çocuklarının anılarına sahip çıkmak ve onlara duyduğu özlemi gidermek için harabeye dönmüş evinin yanı başında kiraladığı evde yaşamaya başladı. Adeta bir “hafıza merkezi” olan yakılmış evine günde 2 defa giden Çatak’ın burada öfkesi de acısı da bir kez daha katmerleşiyor. 12 çocuğuyla birlikte yaşadığı bu evin duvarlarında aile bireylerine ait isimler yazılı, ancak yasaklardan sonra yakılan eve giren özel harekat polislerinin her bir ismi nişan alarak kurşun sıktığı görülüyor. Çocuklarının anılarını yaşatmak için bu eve gözü gibi bakan ve yağan yağmurlarda zarar görmesin diye evin üstünü brandayla kapatan Çatak, yıkılmaya yüz tutan evi ayakta tutmakta kararlı.
Zeynep Durgut / Şırnak-MA