PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 23 yıldır tutulduğu İmralı Cezaevi, her ne kadar temellini Guantanamo Cezaevi’nden alıp bazı benzerlikleri olsa da dünyada bir örneği bulunmuyor. PKK Lideri Öcalan, ‘Dünyada bu koşullarda başka kimse yok, bir tek ölmediğim kaldı’ diyor
Uluslararası güçlerin, Ortadoğu’ya müdahale planlarının ilk adımı 1998 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bir komplo sonucu Suriye’den çıkarılmasıyla başladı. Birçok ülkenin kapılarını kapatması üzerine Öcalan, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edildi. Öcalan, Türkiye’ye getirildiği gibi İmralı Adası’nda bulunan cezaevi alelacele boşaltılarak buraya götürüldü. Yarı açık cezaevi olarak adli mahkumların bulunduğu cezaevinin ismi, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi olarak değiştirildi.
11 Ağustos 1935’te faaliyete geçti
İmralı Adası’ndaki cezaevi, ilk olarak 11 Ağustos 1935’te faaliyete geçti. İlk açıldığında adadaki tarım arazisi nedeniyle tutukluların tarımla uğraşmaları hedeflendi. Yüzölçümü 10 kilometrekare olan adada cezaevinin ilk konukları, İstanbul ve Bursa cezaevlerinde yatan cinayet suçundan ceza almış 50 hükümlü oldu. Adada eski başbakanlardan Adnan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın yanı sıra, Yılmaz Güney, Ressam İbrahim Balaban ve Rum Ressam Angulos Stafonodis’ta da kaldı.
Sivile yasak bölge
15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilen Öcalan, konulduğu İmralı Adası “özel güvenlik bölgesi” ilan edildi. İmralı Cezaevi’nde iç güvenliğinde 1 müdür ve 3 yardımcısı ile toplam 34 gardiyan; cezaevinin dış güvenliğinden ise toplam 700 özel asker sorumlu. Sivil gemilerin adaya 3 milden fazla yaklaşmasına izin verilmezken, ada üzerinden sivil helikopter de geçemiyor.
Hukuk işlemez yasa geçmez
Gizli bir protokolle yönetim biçimi ve kapsamı belirlenen İmralı Cezaevi’nde, 23 yıldır Türkiye yasaları ve uluslararası hukuk işlemiyor. Öcalan’ın kaçırılmasında rol alan ABD gibi uluslararası güçler, İmralı Cezaevi sisteminin oluşması ve yürütülmesinde de yer aldı. Öcalan, kendisiyle ilgili Türkiye’ye ise “bekçilik ve gardiyanlık” rolü biçildiğini söyledi.
Guantanamo anlayışı esas alınıyor
İmralı Cezaevi, ABD’nin Guantanamo anlayışı esas alınarak yenilenirken, ABD’nin siyasi muhaliflerine karşı “korsanca kaçırma” temelinde kurduğu, hukuk ve yasaların nüfuz etmediği, her türden yöntemlerle siyasi muhalifinin iradesini kırma ve kendi çizgisine çekme esasına dayalı bir işkence sistemi olan Guantanamo’nun iki temel özelliği var. Birincisi, “korsanca kaçırmaya” dayanıyor; ikincisi de bu tür cezaevlerine ulusal ve uluslararası hukuk nüfuz etmiyor.
İmralı’nın benzeri yok
İmralı Cezaevi, her ne kadar Guantanamo ile karşılaştırılsa da daha ağır koşullara sahip. Guantanamo’da bile aile, avukat ve ziyaretçi kabulü, telefon, mektup, faks, telgraf gibi haberleşme gibi iletişim olanakları yasaklanmazken, İmralı Cezaevi sisteminde ise bu haklar tanınmıyor. Bazı yönleriyle benzerlikler olsa da İmralı Cezaevi’nin başka bir örneği bulunmuyor.
Öcalan: Gizli anlaşmayla kuruldu
Daha önce yapılan görüşmelerde Öcalan, İmralı Cezaevi’nin, “üç ayaklı” bir sistemle yönetildiğini, bir ayağı ABD, bir ayağının Avrupa, bir ayağının da Türkiye olduğunu belirtti. Öcalan, İmralı’ya ilişkin tespitleri şöyle: “İmralı Cezaevi, Türkiye’deki cezaevleri sisteminden çok farklıdır. Diğer cezaevlerinin statüsü burada uygulanmıyor. Buranın statüsü ve yapısı gizli bir anlaşmayla olmuştur. ABD buna benzer gizli anlaşmalarla birçok yerde böyle birçok cezaevi kurmuştur. İmralı Cezaevi de ABD tarafından gizli anlaşmayla kurulan özel cezaevlerinden biridir. Bunu yaparken AB’nin de fikri ve onayı alınmış ve buranın yapısı ve koşullarının da ne olması gerektiğini belirlemişler. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) sıradan yaklaşmamak gerekir, arada bir gelip giden bir heyet olarak görmemek gerekir, burada olup bitenlerden haberleri vardır. Avrupa Komitesi’ne bağlı bir oluşumdur, dolayısıyla bir bütün olarak Avrupa Konseyi’nin de bilgisi var. Burayı Başbakanlığa bağlı kriz merkezi yönetiyor diyorlar ama değil, burası direkt ABD’ye bağlı. Başından beri cezaevi yönetmeliğinin bile uygulanmamasına anlam verememiştim. Ama ortaya çıktı ki İmralı Cezaevi ilk Guantanamo tarzı cezaevidir. Burada bana yapılan uygulamalardan dersler çıkarılıyor. Bir insanın bastırılmaya ne kadar dayanabileceğini ölçüyorlar.”
‘Bu koşullara kimse 6 gün bile dayanamaz’
İmralı’da Türkiye yasaları uygulanmazken, Türkiye’de tüm cezaevlerinde tutuklulara tanınan haklar, Öcalan’a tanınmadı. Türkiye’de hiçbir tutuklu; havadan, denizden ve karadan askeri yasak bölge ilan edilen bir ada cezaevinde tutulmazken, Öcalan, İmralı sistemine dair, “Bu koşullara kimse 6 gün bile dayanamaz. Atılmışız buraya. Dünyanın en ağır tutsağıyım, bunların içinde Batı da var. Beni kapitalist dünya sistemi tutsak etmiştir, devlet de beni bir koz, bir rehine olarak elinde tutuyor. Burada siyasi bir rehineyim. Konumum böyle bilinmelidir. Bunu şöyle bir benzetmeyle de açıklayabilirim: Solunum cihazına bağlı birisi gibiyim, istedikleri zaman fişi çekebilirler. Tecrit durumunun ağırlaştırılması zaten idam anlamına gelmektedir. Dünyada bu koşullarda başka kimse yok, bir tek ölmediğim kaldı” diyerek cezaevinin vahametine dikkat çekti. Öcalan, “tabut” içinde tutulduğunu belirterek, cezaevi sisteminin idam olduğunu, sadece yöntemin farklı olduğunu söyledi.
Robben Adası müzeye çevrildi
Dünyada siyasi tutukluların tutulduğu bir diğer ada da Güney Afrika’daki Robben Adası oldu. Afrika Ulusal Konseyi’nin (ANC) Lideri Nelson Mandela da Robben Adası’nda 18 yıl (1964-1982) boyunca kurulan hapishanede diğer siyasi tutuklularla birlikte kaldı. Mandela ve arkadaşları, Robben Adası’nda taş ocaklarında çalıştırılırken, tutukluların sahip olduğu haklardan kısmi olarak faydalandı. Robben Adası, 1999 yılında UNESCO tarafından dünya mirası olarak kabul edilip, müzeye çevrildi.
Adalar…
Avrupa’da ada hapishaneleri geçmişte en çok İngiliz ve Ruslar tarafından kullanılırken, adalardan kaçışın zor olması nedeniyle Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında bazı adalar hapishane olarak kullanıldı. Tarihte ada hapishanelerinin başında çeşitli dönemlerde kullanılan Hazar Denizi’ndeki Nargin, Sardunya Adası yakınlarında bulunan Asinara, Akdeniz’de Malta, Ohotsk Denizi’nde Sahalin, Kuzey Buz Denizi’ndeki Solevest ve Çin yakınlarındaki Malaya Adası geliyor.
Kaynak: MA