PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin tüm cezaevlerine sirayet ettiğine dikkat çeken DTK Sağlık Meclisi, ‘Halkımızı siyasi tutsaklarla dayanışmaya tecride karşı birlikte örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulun PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit Türkiye ve bölge kentlerindeki tüm cezaevlerine sirayet ederken, cezaevlerinde yaşananlara tepkiler her geçen gün artıyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Sağlık Meclisi, İmralı’da uygulanan ağırlaştırılmış tecride ve hasta tutuklulara uygulanan politikaya dikkat çekmek amacıyla yazılı açıklama yaptı.
Mutlak tecrit işkenceye dönüştürüldü
PKK Lideri Öcalan üzerinde süren tecrit politikasının işkenceye dönüştüğüne dikkat çeken DTK; “İmralı cezaevinde başlayıp tüm zindanlara yayılan mutlak tecrit, pandemi de bahane edilerek yoğunlaştırılmış, ağırlaştırılmış ve sistematik bir cezalandırma ve işkenceye dönüştürülmüştür. Tüm dünyada pandemi ile beraber bireyin ve toplumun sağlığının korunması için bir duyarlılık ve seferberlik oluşmuşsa da hükümet yetkilileri tarafından Türkiye’de siyasi tutsaklar üzerindeki baskıyı arttırmak için bir bahane olarak kullanılmıştır” denildi.
Keyfi uygulamalar had safhada
Cezaevlerindeki keyfi uygulamalara da dikkat çeken DTK, “Salgını sürecinde yaşanan randevu iptalleri, kelepçeli muayene ve olumsuz karantina uygulamaları nedeni ile hastaneye sevkler ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar artmaya devam etmiştir. Kovid hastası mahpuslara halen yeterli beslenme sağlanmamaktadır. Hücre ve üst aramalarında gardiyanlar maske ve eldiven kullanmamakta, mesafeyi korumamakta, uyarıda ya da itirazda bulunan mahpuslara disiplin soruşturmaları başlatılmaktadır. Mahpuslara maske takma zorunluluğu varken, gardiyanlar maskesiz ve hiçbir önlem almayarak mahpusların sağlıklarını tehlikeye atmayı sürdürmüşlerdir. Aile görüşleri mektuplaşmalar gibi her türlü iletişim kanalları engellenmeye çalışılarak mahpusların dış dünyayla iletişimi koparılmak istenmektedir. Hapishanelerin tümünde; keyfi disiplin cezaları, süreli-süresiz yayınlar ile kitap ve mektuplara getirilen yasaklar, resmi kurumlara yazılan yazılar ve suç duyurusu dilekçelerinin gönderilmemesi, sohbet ve spor haklarının kullandırılmaması, havalandırma hakkının kısıtlanması, hapishane kantinlerinde fahiş fiyat, çeşit azlığı, sadece belli markaların bulunması, bazı ihtiyaç malzemelerinin satışının yasak olması ve bu ihtiyaçların dış kantinden de karşılanmaması uygulamaları devam etmektedir” ifadelerine yer verdi.
İşkence ve şiddet bitmiyor!
Cezaevlerinden her gün yeni bir işkence haberlerinin geldiğini hatırlatan DTK; “Kötü muamele, hak ihlalleri ayyuka çıkmışken son günlerde ardı sıra ölüm haberleri almaktayız. Bilhassa da çocuk ve kadın mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele, taciz uygulamalarında da belirgin bir artış görülmektedir. Her şeyden önce hapishanelerin genel koşulları -barınma, havalandırma, hijyen, sağlık, iletişim, vb. koşullar- kapasitesinin yüzde yüz doluluk oranına yaklaşması nedeniyle ortaya çıkan mekânsal sıkışıklık tüm tutuklu ve hükümlüler üzerinde toplu eziyet etkisi yaratmaktadır. Bununla birlikte özelikle cezaevine giriş sırasında yapılan çıplak aramalar, süngerli oda uygulamaları ve kamerasız kör bölgelerde gerçekleştirilen şiddet, cezaevlerindeki arama ve denetimlerde, avukat ve aile görüşmesine gidiş ve gelişlerde, hastane sevkleri ya da mahkemelere götürülüp getirilirken uygulanan şiddet ve tabi ki izolasyon cezaevlerinde öne çıkan işkence ve kötü muamele uygulamaları olmaktadır” vurgusu yaptı.
ATK’nin kararı öldürüyor
Türkiye ve bölge kentlerindeki cezaevlerinde 300 bine yakın tutuklunun bulunduğunu belirten DTK, açıklamasında, son olarak şunlar ifadelere yer verdi: “En az 2 bin hasta mahpus ve 600’ü aşkın ağır hasta bulunmaktadır. 5 bin mahpus ise 65 yaş üstündedir. 64’ü 2020 yılında olmak üzere son 6 yılda en az 103 tutuklu cezaevinde yaşamını yitirmiştir. Ağır Hasta mahpuslar tüm başvurularına sağlık kuruluşlarından aldıkları cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen ATK’nin hiç bir bilimsel, tıbbi boyutu olmayan hukuksal dayanaktan yoksun vicdani ve ahlaki olmayan siyasi kararlarıyla yaşam hakları ihlal edilerek tahliye edilmemektedirler. Halkımızı siyasi tutsaklarla dayanışmaya tecride karşı birlikte örgütlenmeye çağırıyor ve bir kez daha iktidarı uyarıyor, çağrıda bulunuyoruz başta yaşlı, ağır hasta tutsaklar olmak üzere siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. Ve tüm siyasi tutsaklar üzerindeki işkence ve tecrit koşullarına son verilmelidir.”
HABER MERKEZİ