PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecride dair Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yaptıkları başvuruya 2 aydır yanıt verilmediğini aktaran HDP Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, komisyonun harekete geçmesi ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğinin altını çizdi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. 2019 yılında cezaevlerinde başlayan ve 200 gün süren açlık grevi eyleminin ardından Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesine izin verildi. Öcalan’ın 8 yıl aradan sonra 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde avukatlarıyla görüşmesine izin verildi. Ancak sonrasında avukat başvuruları engellendi. Öcalan, telefonla görüş hakkından ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde yararlandırıldı. Öcalan, ikinci telefon görüşmesini ise kamuoyunda yükselen tepkiler üzerine 25 Mart’ta 2021 tarihinde yapabildi. Ancak söz konusu telefon görüşmesi de kesildi.
11 aydır hiç haber alınamıyor
En son yapılan kesik telefon görüşmesi üzerinden yaklaşık 11 ay geçmesine rağmen İmralı’dan haber alınamıyor. Öcalan ve İmralı’da tutulan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aileleri, yakınlarıyla görüşebilmek için 1 Aralık 2021 tarihinde Ankara’da bir dizi temaslarda bulundu. Aileler ve Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Ankara’da HDP, İHD, ÖHD ve TİHV’i ziyaret etti. HDP Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri Fatma Kurtulan ve Hüseyin Kaçmaz ile de görüşen aileler, yakınlarıyla görüşme ve sağlıkları hakkında bilgi alma taleplerini iletti. HDP vekilleri Kaçmaz ve Kurtulan bunun üzerine Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na 2 Aralık 2021 tarihinde başvuru yaptı. Ancak söz konusu başvuruya henüz olumlu ya da olumsuz dönüş olmadı.
Onlarca önergeye yanıt verilmedi
HDP tarafından 26. (17 Kasım 2015 – 16 Mayıs 2018) ve 27. (7 Temmuz 2018-günümüze) dönemde İmralı’da uygulanan tecride dair farklı tarihlerde verilen 54 soru önergesinden ise şu ana kadar sadece biri yanıtlandı. Demokratik Toplum Kongersi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk’ün 15 Şubat 2016 yılında verdiği önergeye bir yıl sonra 27 Ocak 2017 yılında dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yanıt verildi. Yanıtta, Ceza İnfaz Yönetmeliği’nde yer alan düzenlemeler anlatıldı. Adalet Bakanlığı’na getirilen Abdulhamit Gül tarafından ise İmralı’ya dair verilen hiçbir önerge yanıtlanmadı. Abdulhamit Gül’ün seçildiği 27. dönemde verilen 42 adet soru önergesi yanıtsız kaldı. HDP tarafından 2019-2021 yılları arasında verilen İmralı’ya dair 3 Meclis araştırma önergesine dair de bir işlem yapılmadı.
Keyfi bir rejim var
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi HDP’li Hüseyin Kaçmaz, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a konuştu. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yaptıkları başvuruya dair olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadıklarına dikkati çeken Kaçmaz, “İktidarın söylemleri ve politikaları, İmralı’da yapılan uygulamanın bilinçli bir tercihin eseri olduğunu gösteriyor. İktidarın kendi yasalarını ayaklar altına alan, hiçe sayan bir durumla karşı karşıyayız. Bu durum da Türkiye’de krizlerin temelini oluşturuyor. Çünkü hukukun askıya alındığı, adalet mekanizmasının işlemediği, devletin kurumsal yapılarının hiçbir şekilde uygulanmadığı bir alanda tamamıyla keyfi bir rejim var. Bunun yansımalarını da şu anda yaşıyoruz” diye konuştu.
Tecride karşı ses yükseltmesi gerekir
İmralı’da uygulanan “hukuksuzluk ve keyfiliğin” her alana yayıldığının altını çizen Kaçmaz, tecride karşı ses çıkarmanın sadece İmralı’da tutulanların yakınlarının ilgilendiği bir mesele olmadığını kaydetti. İmralı’da uygulanan tecridin siyaseti, ekonomiyi, sosyal yaşamı ve günlük yaşamı da etkilediğine işaret eden Kaçmaz, “Herkes tarafından bu hukuksuzluğun son bulması ve Sayın Öcalan’ın özellikle Kürt meselesindeki çözüme dair hakikati göz önünde bulundurularak, uygulanan tecride karşı sesini yükseltmesi gerekir. Krizlerin, sorunların kaynağı, çıkış noktası uygulanan tecrit ise çözümü de bu ülkenin refahı da, siyasal, ekonomik, toplumsal ve dış politikada sıkışmışlığın, baskının, zorba yönetim anlayışının uygulamalarının son bulması da tecridin kaldırılmasından geçer” değerlendirmesinde bulundu.
Komisyon harekete geçmeli
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na da çağrıda bulunan Kaçmaz, şunları söyledi: “İHİK’in de ismine, kuruluş misyonuna uygun olarak, bu hukuksuzluğa kayıtsız kalmaması ve tamamıyla hukuktan ve çözümden yana bir tavır alarak, harekete geçmesi gerekir. Bir yandan hukuksuzluk diğer yandan mutlak tecrit karşısında harekete geçsinler. İvedilikle İHİK’in mutlak tecride dair başvuruyu gündeme alması, bunun cevabını da kamuoyuyla paylaşması gerekir.”
HABER MERKEZİ