Ekonominde kötüye gidişat her geçen gün kendisini hissettirirken, soruna yaklaşım ve çözüm önerileri de çokça konuşuluyor. Hükümet krizin sebebini “dış güçler” olarak açıklarken muhalefet “beceriksizliğin” sorumluluğunu kabul etmeye çağırıyor. Finans krizi olarak adlandırılan son dalga, kapitalizmin insan ve doğa karşıtı bir sistem olduğunu bir kez daha doğruladı. Kapitalist Uygarlık kitabında ekonomik krizlerin oluş ve bitişi arasındaki ilişkiye dikkat çeken PKK Lideri Abdullah Öcalan, kapitalizmin sadece ekonomi olmadığını, daha da vahimi ekonomi karşıtlığı olduğunu vurguluyor ve “Bir yandan dünyanın büyük kısmı açlıktan kırılacak, diğer yandan üretim fazlası bulunacak! Kapitalizmin ekonomi karşıtlığı en çok da bu tür bilinçli olarak yaratılmış bunalımlarda kanıtlanmaktadır. Nedeni de gayet açıktır: Tekel kârı. Yok, pahasına üreten emekçi güçlere bırakılan paylar alım güçlerine yetmeyince sözde bunalımlar ortaya çıkıyor. Daha doğrusu çıkarılmış oluyor” diyor.
İşsiz karınca var mı?
İşsizliğin kapitalizmin ekonomi olmadığına ilişkin bir başka veri olduğuna dikkat çeken Öcalan, şöyle devam ediyor: “Kapitalizm sistem olarak artık-değerden kâr oranını yüksek tutmak için daima bir yedek işsizler ordusunu devrede tutmak, hatta yoksa yaratmak zorundadır. En sıradan canlı hayvan ve bitkiler işe yararken, insan gibi bir varlık nasıl işsiz bırakılarak yararsız kılınsın? Örneğin işsiz karınca olabilir mi? Evrende işsizlik kavramına yer yoktur. Ancak analitik zekânın sapık bir ürünü olarak, toplumsal yaşamın en vahşi eylemi olarak işsizlik yapay olarak yaratılmakta ve canlı tutulmaktadır. Sadece kapitalizmde işsizlik, yani amansız ekonomi düşmanlığı vardır.”
Kağıt oyunları
Öcalan, kapitalizmin ekonomiyi en son küresel aşamasında zirveye çıkarttığını, “borsa, kur ve faiz” piyasası denilen para-kâğıt oyununa çevirerek düşmanlığını, gerçek ekonomiyle ilgisizliğini fazlasıyla ve tüm toplumun gözüne sokarcasına kanıtladığını vurguluyor. Kapitalizmin ekonominin en temel iki alanı olan üretim ve tüketime el atıp kontrol altına alarak, toplumların gerçek besin, giyim, barınma ve dolaşım ihtiyaçlarıyla ilgisi bulunmayan, sadece kârını maksimize etmeyi hedefleyen politikalara ağırlık vererek ve üretim ve tüketim krizleri yaratarak yapılarını kökten bozduğunu dile getiren Öcalan, şöyle devam ediyor: Bir yandan çılgınca ve gereksiz alanlarda dağ gibi yığılan eşyaların pazar bulamamaktan tüketim niteliğini yitirip çürümeye terk edilmesi, diğer yandan tüketim gücü olamamaktan kaynaklanan açlık ve hastalıktan kırılmalar, işsizlik orduları! Tarihte hiçbir savaşın, doğal felaketin insan toplumuna yapamadığı kötülüğü ve düşmanlığı kapitalizm denilen ekonomik biçim hem de ekonominin can damarlarına basarak, sıkıştırarak, kopartarak, suni damarlar takarak gerçekleştirmektedir.”
Yasin Kobulan / İstanbul – MA