Türkiye’nin 1 Şubat’taki saldırısına tepkiler gelmeye devam ederken, bölge yine ısınmaya başladı. IŞİD’in Hesekê’deki saldırısı karşısında DSG ve İç Güvenlik güçlerinin direnişi ardından gelen bu saldırıyı birçok çevre IŞİD’in başarısızlığının intikamı olarak değerlendirdi.
MA’dan Aziz Oruç’a konuşan Gazeteci Beritan Sarya, Türkiye’nin saldırılarını ve sonrasındaki gelişmeleri, ABD’nin İdlib’teki operasyonla IŞİD lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’yi öldürmesinin ve bölgedeki IŞİD yapılanmasını değerlendirdi.
Hesekê’yi işgal girişimi
Hesekê’de gerçekleştirilen IŞİD saldırısının ardından Türkiye’nin eş zamanlı saldırılarının IŞİD’in intikamı olarak değerlendiren Sarya, IŞİD’in bu saldırısıyla Özerk Yönetimi zayıflatmak istediğini belirterek iki şeyi hedeflediğine dikkat çekti. “Birincisi, IŞİD bölgede hakimiyet kuracaktı Irak, Serêkaniyê ve Grê Spi’den IŞİD’lilerin geldiği ve bunun bir Türkiye planının olduğu biliniyor. İkinci plan ise IŞİD’in Hesekê ele geçirmesiyle Türkiye, ‘IŞİD ile mücadele ediyorum’ adı altında Hesekê’ye girişimi olabilirdi” diyerek bu planların DSG’nin direnişiyle başarısız olduğunu söyledi.
Hesekê saldırısı ve Türkiye’nin 1 Şubat saldırısının birbiriyle bağlantılı olduğunun altını çizen Sarya, “IŞİD yenilince bu kez Türkiye devreye girdi. Şengal, Mahmur ve Dêrik’e yönelik yapılan saldırılar çok kapsamlı saldırılardı. 2017’den beri Şengal’e yönelik yapılan saldırıların en geniş olanıydı” dedi. “Saldırılarla bölgede milliyetçilik ve dinciliğin panzehri olan demokratik ulus paradigması doğrultusunda oluşturulan özerk yönetim ve kadın sistemi hedef alınıyor. Stratejik Arap Kürt ittifakı, Kürt kimliği hedef alınıyor” değerlendirmesini yapan Sarya, “Uluslararası güçler kendi çıkarları için Türkiye’ye izin veriyor” diyerek uluslararası güçlerin rolüne dikkat çekti. ABD’nin DSG ile ilişkilerini hep askeri boyutta tutmasına dikkati çeken Sarya, Türkiye’nin gerçekleştirdiği saldırıların pazarlıklar sonucu olduğunu vurguladı.
Sarya: Selbi’yi koruyorlardı
3 Şubat’ta ABD özel operasyonuyla öldürülen IŞİD başı El Selbi’nin Türkiye korumasında olduğuna dikkat çeken Sarya, şunları söyledi: “Bağdadi de 27 Ekim 2019’da İdlib’de Barisha köyünde öldürüldü. Bağdadi’nin Türkiye’ye girip, çıktığı belgelenmişti. Ailesinin bir kısmı da daha sonra Türkiye’de yakalanmıştı. O bölgeler Türkiye ve HTŞ kontrolündedir. Ebu Bekir el-Bağdadi’nin yerine geçen Muhammed Abdurrahman el-Mevla es-Selbi (Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi) de aynı bölge olan Atme kasabasında öldürüldü. Öldürüldüğü barınak, HTŞ karargâhının 100-150 metre uzaklıktaydı. Selbi’ye yönelik yapılan operasyonda bazı HTŞ’liler de var. Demek ki Selbi’yi koruyorlardı. El Nusra’nın devamı olan HTŞ, IŞİD’e yönelik operasyonlar yaptığını söylüyor. Ama Selbi operasyonu durumun öyle olmadığını gösterdi. Sonuçta HTŞ’de, IŞİD’te Türkiye koruması ve görevlendirmesiyle yan yana çıktı” diye konuştu.
Sarya, “Aslında hepsi Hacı Abdullah ve Abdullah Kardaş kod ismini kullanan El Selbi’yi işaret ediyordu. Ve onun döneminde Türkiye-IŞİD ilişkilerinin daha da güçleneceğini ifade ediyorlardı. Özel kaynaklar ise Selbi’nin 2018’de tekrar İdlib, ardından Türkiye’ye geçtiğini ifade ettiler” dedi. 2019’da Selbi, Türkiye Antep’te MİT kontrolünde IŞİD’in 13 emiriyle toplantı yaptı” diyerek bu toplantılarda IŞİD’i yeniden güçlendirme çalışmalarının tartışıldığına dikkati çeken Sarya, Selbi’nin öldürülmesinin IŞİD’i bitirmeyeceğini, hatta yerini birinin hazırlanmış bile olabileceğini söyledi.
Türkiye’nin saldırılarında KDP’nin birinci derecede ortağı olduğunu ifade eden Sarya, Irak’ında başta dirense de bu saldırılara razı geldiğini belirtti. Barzanilerin Türkiye’nin temel ortağı olduğunu dile getiren Sarya, “Avaşin, Metina, Zap’a yönelik saldırılar başladığında Mesrur Barzani, ‘Türkiye’nin Kürtlerle sorunu yoktur, bizim de Türkiye ile sorunumuz yoktur’ dedi. KDP ve Barzani ailesi 100 yıllık Kürt sorununu bile inkar ettiler” diye vurguladı. KDwP’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yaklaşımının başından beri inkar ve işgal temelinde olduğunu söyleyen Sarya, Neçirvan Barzani’nin 1 Şubat saldırıları sonrası Erdoğan’la görüşmesinin ihanet çizgisinin ifadesi olarak yorumladı.
DIŞ HABERLER