Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un bir an önce tahliye edilmesini isteyen ‘Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadın’ kampanyasının imzacılar, ‘Yarın geç olmadan herkes harekete geçmeli’ çağrısı yaptı
Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçi Aysel Tuğluk’un durumu sağlık durumu giderek ağırlaşıyor. 2016 yılından bu yana cezaevinde bulunan Tuğluk, yaşamını yitiren annesinin cenazesine yönelik 13 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilen ırkçı saldırı sonrası sağlık sorunları yaşama başladı ve demans teşhisi konuldu. Hastanenin “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK), Tuğluk’un hayatını tek başına devam ettirebileceğini savundu.
‘Tek adam hukuku rafa kaldırdı’
Türkiye ve bölgenin her yerinde kadınların sağlık durumuna dikkat çektiği Aysel Tuğluk’un tahliye edilmemesine bir tepki de “Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadın” kampanyasının Van’daki imzacılarından geldi. İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez, “Ülke, tek adam eliyle adaletin, hak ve hukukun rafa kaldırıldığı bir dönemden geçiyor. Özellikle muhalif Kürt siyasetçi, düşünür ve yazarlara karşı hiç bir dönem olmadığı kadar baskı kullanılmakta ve bu baskılar gün geçtikçe artmaktadır. Binlerce hasta tutsağı, en insani hakkından mahrum etmek devleti güçlü yapmaz. Bilakis devletin acımasız yüzünü, daha çok kin ve nefreti ortaya koyar. Tutsaklar üzerinde baskı ve tecridi artırarak, Kürt siyasetinde aktör olanları cezalandırmak, yıllardır boyun eğmeyen bir millete karşı biriken kin ve nefretin neticesidir. Hasta tutsaklara yapılanların amacı sadece o hastayı cezalandırmak değil aynı düşüncede olanları ve HDP’li tüm seçmenleri cezalandırmaktır” diye belirtti.
Kürt milleti cezalandırılmakla sindirilemez
Tuğluk’un acil olarak tahliye edilmesi gerektiğinin altını çizen Gülmez, iktidarın tahliyeleri engelleyerek, Kürt halkını cezalandırmak istediğini söyledi. Kürt halkının yüzyıllardır baskı tecrit ve işkencelere karşı boyun eğmediğini belirten Gülmez, “Kimse unutmasın; Kürt milleti cezalandırılmakla sindirilemez. Yüzyıldır bu halk, baskıyla, işkenceyle ve tecritle yılmadı yılmayacaktır. Birlikte barış içinde yaşamanın tek yolu farklılıklarımıza rağmen adaletle yönetilmektir. İktidar bunu yaparsa zaten huzur kendiliğinden gelir” ifadelerini kullandı.
Tuğluk, kadın mücadelesini önemli bir neferidir
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel İş Sendikası Van Şube Eşbaşkanı Emine Bozkurt da, Tuğluk’un tahliye edilmemesinin nedeninin Kürt ve kadın mücadelesine yönelik faşist zihniyet olduğunu söyledi. Bozkurt, “Türkiye cezaevlerinde birçok hasta tutuklu kadın, serbest bırakılmayarak cezalandırılıyor. Bunlardan biri de Tuğluk’tur. Tuğluk, kadın mücadelesini önemli bir neferidir. Tuğluk, eşbaşkanlık sistemi için yıllarca mücadele etti. İktidar, Tuğluk’u serbest bırakmıyorsa sebebi aslında kadınlardan bir nevi intikam almaktır. Kadın özgürlük mücadelesinin büyümemesi için iktidar binlerce kadını cezaevlerinde tutuyor. Aysel Tuğluk, Sabahat Tuncel, Gültan Kışanak ve Leyla Güven bu durumun kanıtıdır” dedi.
Yarın geç olmadan harekete geçelim
Aysel Tuğluk ve diğer hasta tutukluların serbest bırakılması için kadınları mücadeleye çağıran Bozkurt, şöyle devam etti: “Cezaevlerinde son süreçte özellikle hak ihlalleri ciddi bir şekilde arttı. Artık cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Tutukluların yaşamını yitirmesinin sorumlusu iktidardır. Çünkü binlerce hasta tutuklu şu anda cezaevinde tutuluyor ve tedavi edilmiyor. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta tutsaklar için yarın geç olmadan bütün duyarlı kesimler ve kadın örgütleri harekete geçmelidir. Tuğluk ve hasta tutukluların serbest bırakılması için mücadele etmemiz gerekiyor. Tutsakların başına bir şey gelirse bunun sorumlusu AKP-MHP iktidardır.”
‘Yasal görünümlü savaş blokuyla karşı karşıyayız’
“Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadın” imza kampanyası kapsamında İzmir’de de birçok kadın örgütü ve derneği katılarak, Tuğluk’un tahliyesi için eylem ve etkinlikler düzenliyor. İzmir Kadın Dayanışma Derneği üyesi Sevgi Binbir, kadınların mücadelesi sonucu Tuğluk’un tekrardan ATK’ye sevk edileceğini söyledi. Binbir, Tuğluk’un gerçekçi ve geçerli bir iddiayla tutuklu olmadığını kaydederek, şu an içinde bulunduğu durumun insan hakkı ihlali içerdiğini belirtti. “Yasal görünümlü savaş blokuyla karşı karşıyayız” diyen Binbir, Türkiye’de yasal görünen kurumların, mahkemelerin bir kısmının vazifeleri olan işlerini yerine getirmediğine dikkati çekerek, “Her biri bir siyasi öç alma aracına dönüşmüş durumda. Varlık nedenlerinin dışında çalışan yapılanmalar ve kuruluşlar haline gelmişler. Gelinen noktada Türkiye’deki tüm muhalefete karşı bir savaş hukuku sürdürülüyor. Aysel Tuğluk şahsında sürdürülen politikada bundan bağımsız değil” dedi.
Tek talebimiz var: Hasta tutukluların bırakın
Tuğluk’un tekrar ATK’ye alınmasına değinen Binbir, bunun sonucunun kadınların uzun süredir sürdürdüğü mücadele ile olduğunu ifade etti. Binbir, “İmza kampanyaları yapıldı. Gerek yurt dışında gerek yurt içinde hem bireysel, hem de örgütlerin desteklediği 6 binin üzerinde imza toplandı. Ciddi bir sosyal medya kampanyası sürdürülüyor. Örgütsel olarak toplanan imzalarda İzmir’deki kadın örgütlerinin neredeyse büyük çoğunluğu imza verdi. Bireysel olarak imza verenler de var. Bunun sonucu olarak ATK’nin yeniden değerlendirme yapma zorunda hissettiğini düşünüyorum. Umarım sonucu olumlu olur. Sonuçta sessiz kalmamak her koşulda mücadeleyi sürdürmek açısından da Tuğluk’un yanında olacağız. Tahliyesini sağlayana kadar da mücadeleyi yürüteceğiz. Kadın hareketi, Aysel Tuğluk’la dayanışma göstermek için ciddi çaba sarf etti ve etmeye de devam ediyor. Tek talebimiz gerçekten bu dayanışma sonucunda tahliye olsun” diye belirtti.
Tuğluk’un durumunu biliyoruz
Kadınların yaşadığı şiddetlerden dolayı çeşitli travmalar yaşadığını söyleyen İzmir Kadın Dayanışma Derneği üyesi Sevgi Akgül de bu travmaları açığa çıkartmanın yolunun birbiriyle dayanışma göstererek olduğunu dile getirdi. Akgül, “Tuğluk’un durumunu da biliyoruz. Annesiyle ilgili çok büyük acılara şahit oldu. Bundan kaynaklı hafızasını durdurma gibi bir travmaya neden oldu. Şu anda da doktor raporu olmasına ve tek başına yaşamını sürdüremeyecek olmasına rağmen devlet Tuğluk’u serbest bırakmıyor. Ulusal ve uluslararası yasalara göre de tedavi ve ailesinin yanında bulunması bir haktır. Sadece Aysel Tuğluk değil yüzlerce hasta tutuklu var” dedi.
Dayanışma çağrısı
Kamuoyu baskıları artarsa Tuğluk’un özelinde diğer kadınlar ve bütün hasta tutuklular için tahliyelerin geçekleşebileceğine vurgu yapan Akgül, şunları söyledi: “Cezaevlerinde gerçekten korkunç bir tecrit ve yalnızlaştırma politikası yürütülüyor. Dernek olarak her zaman kadın dayanışmasından yana olduk. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı durduk buna devlet şiddeti de dahil. Tutuklulara her şekilde ulaşmamız lazım. Kartlarla, eylemlerle, kitaplarla, sözlerle onların dışarıda sesi olmak zorundayız. Aysel Tuğluk ve bütün hasta tutuklular serbest bırakılsın. Tecrit insanı öldürür, dayanışma yaşatır.”
Kaynak: MA