Kuzey ve Doğu Suriye’de ilk tohumların 1979’da atıldığını belirten Salih Müslim: Rojava’da olduğu zaman kimse onun PKK Lideri olduğunu bilmiyordu. Filistin’e yerleştiği zaman bütün halklar onu tanımaya başladı. Kobanê’den geçti, orada bazı arkadaşlıklar yapmıştı ancak hepsi saklı tutulmuştu
Uluslararası bir komplo ile 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkmak zorunda bırakılan ve 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 23 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tecrit altında tutuluyor. Aradan geçen 23 yılda, halkların direnişiyle komplo boşa çıkarıldı ve bu süreçte Ortadoğu coğrafyasında birçok değişim yaşandı. Bu değişimden nasibini alan yerlerin başında komplonun ilk tohumlarının atıldığı Suriye geldi.
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç çatışma sonrası Öcalan’ın fikirlerinden ilham alan halklar, ayakta kalmayı başardı. Her dil, din ve kimlikten insanın kardeşçe, eşit ve barış içinde yaşayabilecekleri demokratik özerk bir sistemin inşa edildiği Kuzey ve Doğu Suriye’de, Kürtler öncülüğünde verilen mücadeleyle büyük kazanımlar elde edildi. Öcalan’ın fikir ve perspektifleriyle yeni bir yaşam örülmeye başlandı.
Öcalan ile uzun bir süre Suriye’de birlikte kalan PYD Eşbaşkanlık Komitesi Üyesi Salih Müslim, Öcalan’ın 1979’da Suriye’ye geçmesi ile birlikte bölge halkıyla güçlü bir ilişki kurduğunu ve büyük bir etki bıraktığını söyledi. Öcalan’ın o dönem Suriye’ye geçmesinin gereklilik olduğunu kaydeden Müslim, Kuzey ve Doğu Suriye’de şimdi yaşanan “Rojava Devrimi”nin ilk filizlerinin o dönem yeşerdiğine belirtti.
Yeni bir adım için
Müslim, “Türkiye’de Kürtler özelinde bütün halklara karşı faşist bir politikanın yürütüldüğü yıllardı. Türkiye’nin faşist politikaları ahlaktan yoksun politikalardı. Sayın Öcalan ve arkadaşları yaşanan vahşetin farkındaydılar. Mesele Kürtlük olunca insanlık, ahlak ölçüleri rafa kaldırılıyordu. Sayın Öcalan bundan ders almıştı, arkadaşları ile bir arada ‘Özgür İnsan’ hareketinin temellerini attı. Özgür bireyler yarattı ve ardından 1978’de parti kurdu. Partinin yaşaması ve devrimin olması için o dönem Sayın Öcalan’ın çıkması gerekiyordu. Bunun üzerine Mayıs 1979’da Rojava’ya geçti” dedi.
Filistin’e geçiş ve sonrası
Müslim, Öcalan’ın Suriye’ye geçmesinde asıl amacın burada kalmak olmadığını, Filistin’e ulaşmak istediğini belirtti. Öcalan’ın Lübnan’a karşı direnen Filistin’e geçtiğini belirten Müslim, “O dönem Rojava’da bir devrim yapmak için gelmedi. Buraya Kuzey’de yaşanan devrimi kurtarmak için geldi. Rojava’da olduğu zaman kimse onun PKK Lideri olduğunu bilmiyordu. Filistin’e yerleştiği zaman bütün halklar onu tanımaya başladı. Kobanê’den geçti, orada bazı arkadaşlıklar yapmıştı ancak hepsi saklı tutulmuştu. 1982’de Lübnan’da bulunan Bekaa Vadisi’ne yerleştikten sonra artık Rojava halkları onun yanına gitmeye başladı. Rojava halkları ile gelişen ilişkiler sonucunda birçok kişi harekete katıldı. Özgür insanların sayısı artıyordu. İnsanlar kendi tarihlerini öğreniyor, bilinçleniyor bu eksende öz savunmalarını geliştiriyordu. O dönem Rojava halklarının arasında bir özgürlük ruhu oluşturdu. Öcalan’ın fikir ve perspektifleri, o dönem halkın arasında hakim oldu ve günümüze kadar bu hakimiyet devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Bütün halkları etkiledi
Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt halkı ve dostlarının öncülüğünde gerçekleşen “Rojava Devrimi”nin Öcalan’ın fikir ve perspektiflerinden beslendiğini vurgulayan Müslim, Öcalan’ın bütün halkları etkilediğini kaydetti. Öcalan’ın halkların bir arada eşit yaşaması için çaba gösterdiğini dile getiren Müslim, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan kime dokunsa, kimliğine bakmaksızın, bir fark gözetmeden bilgi alışverişinde bulunurdu. Arap halkları ile çok görüş alışverişinde bulunurdu. Farklı dinlerden olan kişilerin önde gelenleri ile iyi dostluklar kurdu. Bu ilişkiler günümüze kadar sürüyor. 10 dakika sohbet edildiği zaman Öcalan, o konuştuğu kişiye bir inanç aşılardı. Günümüzde Rojava Devrimi’nde o kurduğu ilişkilerin rolü büyük, biz de o ilişkileri yaşatmak istiyoruz.”
Demokratik Modernite
Reqa’nın özgürleştirmesi hamlesinde Arap halkının yaşadığı evlerin duvarlarında Öcalan’ın fotoğraflarının asılı olduğunun görüldüğünü belirten Müslim, sadece Reqa’da değil Şam, Halep ve birçok yerde Arap halkından olan kişilerin Öcalan’ı liderleri olarak gördüğünü sözlerine ekledi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve halklar arasında kurulan ilişkinin, Öcalan’ın kurmuş olduğu ilişkiler üzerinden güçlendiğini vurgulayan Müslim, “Demokratik Modernite bize bir temel oluşturuyor. Halklar arasında eşitliği sağlayan demokratik bir yönetimdir. Biz bunları hayata geçirdiğimizde, bunu gören halklar Sayın Öcalan’ın fikirleri olduğunu biliyorlar. Rojava’da devrim, Öcalan’ın uzun yıllar önce attığı temel üzerine yükseliyor. Ortadoğu’da ulus devletler öne çıkıyor, buna karşı da alternatif Demokratik Modernite’dir” dedi.
Kadını güçlendirdi
Öcalan’ın fikir ve perspektiflerinin en çok kadın ve gençlerde hayat bulduğunu belirten Müslim, şöyle konuştu: “Tarihte kadınlar insan olarak görülmüyordu. Kadın bir eşya gibi alınıp satılan bir nesne olarak görülüyordu. Şu an kadınlar insan olduklarının farkında. Kadınların toplumun en az yarısı olduğu gerçeği ortaya çıktı. Sayın Öcalan’ın bu konuda fikir ve perspektifleri önemli bir rol sahibi. Kadınlar öz güçleri ile yaşayabilirler. Kadınlar bu öz güçlerini fark etmesi ile yeni bir role büründüler. Artık özgür kadınlar var. Kadınlar kendileri devrimde ön saflarda yer aldılar. Gençler de aynı şekilde devrimin en önde gelen unsurları oldular. Her alanda yer alarak devrime katkı sağlamak ile yetinmediler, devrimi gün be gün büyüttüler. Bu gençler arasında her parçadan, her milletten gençler yer alıyor. Bu gençler bir felsefe ve irade çerçevesinde devrime katkı sağlıyorlar.”
Her alanda devrim gerçekleşti
Kuzey ve Doğu Suriye’de Öcalan’ın fikir ve perspektifleriyle gerçekleşen yeni yaşam arayışı, “Rojava Devrimi” olarak tanımlandı. Rojava’da yaşanan devrim sonrası hayatın birçok alanında yenilikler yapıldı. Eskiden devlete ait olan topraklar köylülere dağıtıldı, bir kısmında ise üretim kooperatifleri kuruldu. Eğitim alanında da devrimler yapılarak ilk kez bölgede kabul dilen “Rojava Toplumsal Sözleşmesi” ile herkese anadil, anadilde eğitim hakkı tanındı. Bölgede yargı erki ise yürütmeden tamamen bağımsız ele alınıyor. Yapılan yargılamalarda asıl öncelik sulh olarak belirleniyor. Suç ve cezaların tespitinde Toplumsal Sözleşme kurallarının yanında toplumsal ahlaki değerler de esas alınıyor.
Kadınlar ve gençler
Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen “Rojava Devrimi”ne kadınlar ve gençler öncülük ediyor. Devrimin ayrılmaz bir parçası olarak görülen kadınlar ve gençler, Öcalan’ın fikir ve perspektifleriyle örülen yeni yaşamın her alanında etkin rol sahibi oluyor. Her toplumsal örgütlenmede yer alan kadın ve gençler, YPG-YPJ, TEV-DEM, Mala-Jin ve Mala-Gel gibi kuruluşlar da öz savunma iradeleriyle yer alıyor.
Savunmanın temeli: QSD
Çatışmaların başlamasından sonra Kuzey ve Doğu Suriye’de halk silahlanarak YPG ve YPJ’nin temelini attı. Sadece Kürtlerin değil tüm halkların içinde yer aldığı gücün içinde, birçok farklı kesim tarafından oluşturulan taburlar yer alıyor. YPG/YPJ taburları günümüzde birçok güvenlik biriminin içinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri (QSD) çatısı altında yer alıyor. Kuzey ve Doğu Suriye sağlık sisteminde ise bölgenin “ekonomik tecrit” altında tutulmasından kaynaklı, ilaç sıkıntısı, tıbbi cihaz yoksunluğu öne çıkıyor. Bütün bu yoksunluklara karşı sağlık alanında yapılan iyileşmeler ile birçok hastane açıldı ve sağlık hizmeti ücretsiz veriliyor.
İmralı’da Kürt halkı tecrittedir
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde 23 yıldır tecrit altında tutulan Öcalan’ın tecride rağmen mesaj verdiği dönemlerde Kuzey ve Doğu Suriye’ye dair mesajlar verdiğini hatırlatan Müslim, devamında şunları söyledi: “Sayın Öcalan bir mesaj verdiğinde, 4 parçada yaşayan bütün Kürtler için mesaj veriyor. Ancak Rojava’da yaşayan halklar ile 1979-1999 arasında zaman geçirme fırsatı bulduğu ve onları bizzat kendisi eğittiği için onları unutmuyor. Rojava halkları da ona sahip çıkıyor, o da aynı şekilde sahip çıkıyor. Rojava halkı hiçbir zaman komployu kabul etmedi. Devam eden tecridin tarihte bir örneği yok. Tecrit altında tutulan sadece Sayın Öcalan değil, bütün Kürtler ve dostlarıdır. İmralı’daki sistemin sadece Türkiye’ye ait olmadığının farkındayız. Türkiye sadece orada bir gardiyan görevi görüyor. Bunun sorumluları uluslararası güçler. İmralı’da tutulan sadece Sayın Öcalan değil, Kürt halkının tamamıdır. Kürt halkı Sayın Öcalan’ın özgür olmasını istiyor. Bunun dışında bir talepleri yok. Kürt halkının Sayın Öcalan’a sahip çıkması, kendisine sahip çıkması anlamına geliyor. 15 Şubat bütün Kürtler için kara bir gün. Özgürlüğünü isteyen bir Kürdün bu kara günün herkes için olduğunu bilmesi gerekiyor. Herkes bu komploya tepki göstererek, kendisine sahip çıkmalı ve buna göre mücadele içinde yer almalı.”
EN BÜYÜK HATALARI KÜRTLERLE SAVAŞMAKTI
Tarihler 17 Ekim 2017’yi gösterdiğinde QSD, Reqa’ya girerek DAİŞ’in halifeliğin başkenti ilan ettiği kenti özgürleştirdi. Reqa’nın özgürleştirilmesinin ardından 23 Mart 2019’da Baxoz’un özgürleştirilmesine kadar savaş devam etti. Kâbus gibi halkların hayatına çöken DAİŞ’in yenilgiye uğratılması herkes için bir rüyaydı. Sonuç ise onlar için bir kâbus oldu.
Emrullah Acar / Urfa-MA