Kadıköy-Eminönü vapurundan denize atlayarak yaşamına son veren Samet Demir’in (20) cansız bedenine Moda sahilinde ulaşıldı. Ağabey Cahit Demir, yeniden savcılığa başvuracaklarını söyledi.
Derya Doğan / İstanbul
İstanbul’da 10 Ocak’ta Kadıköy-Eminönü seferini yapan vapurda, Haydarpaşa açıklarında denize atlayarak yaşamına son veren 20 yaşındaki Samet Demir’in cansız bedenine, bir yurttaşın ihbarı sonucu 29 Ocak’ta Kadıköy Moda Sahili’nde ulaşıldı. 19 gün sonra bulunan Demir’in cenazesi, 2 Şubat’ta memleketi Siirt’te defnedildi. Ağabey Cahit Demir, telefon kayıtları ve kamera görüntülerinin araştırılması için yeniden savcılığa başvuracaklarını söyledi.
İstanbul Zeytinburnu’nda ailesi ile yaşayan Demir, Şişli’de bulunan bir firmada temizlikçi olarak çalışıyordu. 10 Ocak Pazartesi günü izinli olan Demir, Kadıköy’e gitmiş, akşam saatlerinde ise eve dönmek için Kadıköy-Eminönü vapuruna binmişti. Demir, vapurun arka kısmında, üzerindeki elbiseleri çıkararak, Haydarpaşa açıklarında denize atladı. Olayı güvenlik görevlileri fark etmezken, vapur, Eminönü İskelesi’ne vardığında yolcular Demir’in elbiselerini gördü. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, vapurun güvenlik kamerasını inceledi. Görüntülerde Demir’in, Haydarpaşa açıklarında intihar ettiği belirlendi.
Aileye bilgi verilmedi
Kimlik üzerinden aileye ulaşan polis, Demir’in intihar ettiği bilgisini verirken, arama kurtarma çalışmalarının ise “hava şartları” gerekçe gösterilerek yavaş yürütüldüğü belirtilmişti. Olayın geniş bir şekilde araştırılması talebiyle Fatih’te bulunan Balat Deniz Karakolu’na gittiklerini ve görüntüleri izlediklerini söyleyen ağabey Cahit Demir, kayıtları istediklerini ancak polisin ‘Sosyal medyada paylaşırsınız’ diyerek görüntüleri vermediğini aktarmıştı. Kardeşinin cansız bedeninin bulunmasının ardından açıklama yapan Demir, “Gemide bir ihmalkârlık olup olmadığının araştırılmasını talep edeceğiz” dedi. Samet Demir’in telefonunun ise henüz bulunmadığını belirten Cahit Demir, “Görüntüleri de almadık, bize vermediler. Telefon kayıtlarının incelenmesini de talep ettik ama henüz bir bilgi gelmedi” diye konuştu.
‘Kayıtlar çok önemli’
Dün Siirt’te düzenlenen taziyenin ardından, İstanbul’a döndüğünde telefon ve kamera kayıtlarının incelenmesini tekrar talep edeceğini söyleyen Demir, şöyle konuştu: “İncelenmemişse de sonuç olarak bir şey söylemeleri gerekiyor bana. Kimle görüşmüş, ne yapmış en son? O kayıtlar şu anda çok önemli. Şimdiye kadar bize hiçbir bilgi vermediler. Bizim su altı kamera cihazlarımız alınmış ama nerede bunlar mesela? Var diyorlar ama nerede? Biz hiç görmedik.”
3 botla aramışlar
Yeterli arama çalışmasının yapılmaması nedeniyle kardeşinin cansız bedeninin uzun süre bulunamadığını kaydeden Demir, “Arama çalışmaları da doğru düzgün yapılmadığı için 19 gün sonra bulundu. O da bir vatandaşın ihbarı sonucunda bulundu. Deniz polisine ‘Arama yapıyor musunuz?’ diye sorduk. Yapıyoruz dediler, ‘Nasıl yapıyorsunuz?’ dedik, ‘Bizde 3 tane bot var’ diyorlar. Koskoca deniz polisinin 3 tane botu var. Mesele orada bir gemi kendi kendine batarsa 3 tane botla mı gidip insanları kurtaracaklar? Çevik kuvvette bin tane iki bin tane araç var. Koskoca deniz polisinde 3 tane mi bot var? Bunlara gerçekten anlam veremiyorum” ifadelerini kullandı.
‘Başkasının çocuğu olsa kapatırlardı’
Demir, şunları ekledi: “Bizim çocuğumuz olduğu için bu böyle. Başka birinin çocuğu olsaydı o Eminönü-Kadıköy hattını bir hafta boyunca kapatırlardı kendi çocuklarını buluncaya kadar. Bir bakanın çocuğu değil bu çocuk, öyle başı boş bırakıyorlar normal bir vatandaş olunca. Denizlerin altında çok kişi var. Aileler haber bekliyorlar. Biz kendi çocuğumuzu bulduk ama kayıp ihbarında bulunan çok aile var. Böyle durumlarda arama çalışmalarını hızlandırsınlar en azından.”