Dün Taksim’de Kürtçe şarkı söyledikleri için gözaltına alınıp, engellenen Kürt müzisyenlerin durumuna dikkati çeken HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ‘Yara mina bedewe’ şarkısını söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle değişen bakanlıklar ve bürokratlara değinen Beştaş, gece yarısı karanlıkta bürokratların değiştirildiğini vurguladı. Bir sabah uyanıldığında basına yeni bir sansür, yeni bir Adalet Bakanı ile karşı karşıya kalındığını aktaran Beştaş, “Yeni bir TUİK bakanı var. Ya da başka başka statülerde bürokratların değiştiğini gece ya da sabah öğreniyoruz. Aslında bu iktidarın karanlığa boğduğu sistemin bir sonucudur” dedi.
Bozdağ’ın yeniden göreve getirilmesini de ‘halef-selef’ meselesi
En çok tartışılan konuların başında Adalet Bakanlığı’nı olduğuna işaret eden Beştaş, eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yeniden göreve getirilmesini de “halef-selef” meselesi olarak yorumladı. Görevden alınanın bakan değil adalet olduğuna dikkati çeken Beştaş, “Adalet iş başında değildir. Adalet yürümüyor. Bu değişikliklerin aslında izahını yapmak, o kadar kolay ki adaletsizliğin sürdürülmesi için bakanlıklar değiştiriliyor. Çünkü adaletsiz bir düzen hayatın her alanında hüküm sürüyor. Bu adaletsiz düzen ne demek; sistemin bakanlarla ya da bürokratlarla yürütülmediğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Kararların tek kişi tarafından verildiğini bazen Cumhurbaşkanlığı şapkasıyla, bazen genel başkanlık ve Cumhurbaşkanlık sıfatını karıştırarak farklı şekillerde bu kararları verdiğini biliyoruz. Bu değişiklik aslında tek cümle ile kaynayan kazanın AKP iktidarının ve MHP ile kurdukları ittifakta kaynayan kazanın bir sonucudur” dedi.
Ne dün adalet vardı ne bugün var
Bakanların istifasının iç dengelerden kaynaklandığını aktaran Beştaş, şöyle devam etti: “Günlerdir tartışılıyor o buna yakın bu buna yakın. Ama bizim ilgili olduğumuz bölüm şudur, adalet tesis edilecek mi edilmeyecek mi? Bu nedenle diyoruz bu adaletsizliğin devam ettirilmesi için yapılan bir görev değişikliğidir. Ne dün adalet vardı ne bugün var ne de bu değişikliklerle yarın olacaktır diyemiyoruz. Mesele adaleti tesis etmek değildir. Dikkat edin Adalet Bakanı gece yarısı affını istedi. İstifa ya da görevden alma da af olarak değerlendiriliyor. AİHM kararlarının uygulamaması tartışılmıyor. Başka ne tartışılmıyor her gün öldürülen kadınlar, şiddet gören kadınlar tartışılmıyor. Hasta mahpusların cenazeleri cezaevlerinden çıkmaya devam ediyor bu da tartışılmıyor. Adil yargılama artık sadece dilimizde kalan bir kavram bu da tartışılmıyor. Tutuklu gazeteciler, siyasetçiler tartışılmıyor. Bütün bunlar orta yerde dururken adaletsizlik sistemi bakan dayandıramıyor. Bu nedenle biz bu adaletsizliğin kesinlikle daha fazla hüküm sürmemesi için mücadelemize devam edeceğiz.”
TUİK başkanı değiştiriliyor amaç hakikati çarpıtmak
Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştiren Beştaş, “Enflasyonla mücadeleyi TUİK Başkanı’nı değiştirerek yaptıklarını sanıyorlar. Pahalılık önlenemiyor, enflasyon düşürülemiyor, hormonlu rakamlar halka kabul ettirilemiyor, TUİK’in açıkladığı rakamların gerçek dışı olduğu yalan olduğu o kadar ayyuka çıkmışken bunu da kabul ettiremiyorlar. Türkiye ekonomisi faiz, enflasyon ve döviz kıskacında kriz yaşamaya devam ediyor. Ama TUİK başkanı değiştiriliyor. Nedir amaç gerçekleri halktan saklamak. Hakikati çarpıtmak. TUİK başkanlarının değişmesi de tıpkı adaletsizliğin sürdürülmesi gibi yalan düzeninin halkı aldatma düzeninin devam ettirilmesinde başka birşey değildir. Acizlik ve çaresizlik öyle bir noktaya geldi ki emirlerindeki bürokratları gece yarısı görevden alıyorlar. Dün yere göğe sığdıramadıkları bürokratları bakanları bir gece yarısı görevden alıyorlar” dedi.
Veriler manipüle edilecek
Enflasyon oranları açıklanmadan bir hafta önce TUİK başkanının görevden alındığını hatırlatan Beştaş, “Bu hafta içi bu veriler açıklanacak. Bu da verilerin şimdiden manipüle edileceğinin açık göstergesidir. Açlık ve yoksulluk sınırını açıkladığını ifade edeyim. TÜRK İŞ’in açıkladığı rakama göre Ocak ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 4 bin 249 lira. Yoksulluk sınırı ise 13 Bin 843 lira hesaplanmış. Aralık 2021’de açlık sınırı 4 bin 13, yoksulluk sınırı ise 13 bin 72 TL’ydi. Yani bekar evi olmayan bir çalışanın yaşama maliyeti aylık 5 bin 587 TL’ye yükseldi” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı darbe anayasasına göre bile kararname çıkaramaz
Basına sansür genelgesi dair de konuşan Beştaş, şöyle devam etti: “Garip bir genelge. Ucube, hukuksuz, anayasaya aykırı bir genelge. En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim Erdoğan kendisini anayasanın üstünde görüyor. Kendisini Anayasaya bağlı hissetmiyor. Şu anda bir darbe anayasasına göre bile temel haklarla ilgili Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Yeni sistemde de çıkaramaz. Temel haklarla ilgili Cumhurbaşkanı’nın kararname yetkisi yoktur. Anayasa’nın 28. maddesi emredici niteliktedir. Basının hür olduğunu kayıt altına alır. Canlı yayında dil koparan, canlı yayında küçücük bir çocuğa nefret siyaseti ürettiren çocuk istismarını alkışlayanların milli ve manevi değerlere aykırı yayınları durdurma gibi bir genelge yayınlaması da oldukça manidar. Bunlar milli ve manevi değerlere uygun mu? Uluslararası değerlere uygun mu? Bu yönüyle milli ve manevi değer dedikleri aslında AKP’yi savunup savunmaktır başka bir izahı yok.”
Artık yolun sonu görülüyor
Çocuk istismarına da dikkat çeken Beştaş, “Benim manevi değerlerime göre bir çocuğun canlı yayında siyaseten rakibine bir şey söylettirilmesi önceden çalışılması her şeyden önce çocuk haklarına aykırıdır. Çocuk istismarıdır. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bir insan hakları savunucusu kimliğimle de mümkün değil. Bu kimliğim olmasa bile asgari ölçülere göre de bu kabul edilemez. Bunun altını çizeyim. Son olarak, yaptıkları hiçbir şeyin basın da gerçek haliyle yayınlanmasını istemedikleri için aynı zamanda bu şekilde genelgelerle yollarına devam etmek istiyorlar. Ama yol artık çok uzun değil bunu çok iyi biliyoruz” dedi.
Enflasyon arttıkça yalanları büyüyor
Halkın geçin sıkıntısı ile boğuştuğunu söyleyen Beştaş, “Halk hakikaten, istedikleri hormonlu rakamlar açıklasınlar, istedikleri kadar yalan atsınlar, sofrasında evinde ne kadar ısındığını ne kadar su kullanabildiğini, doğalgazı açıp açamadığını, çocuğuna ayakkabı alıp alamadığını zaten biliyor, yaşıyor. Bunu istedikleri kadar farklı şekilde ifade etsinler. Yalanlarla aslında pahalılık aynı orantıda. Ne kadar enflasyon artıyorsa yalanları o kadar büyüyor. Oylarıyla da ters orantılı. Yalanlar büyüdükçe oylar da düşüyor” diye vurguladı.
Doğayı talan etmeyi ihmal etmiyorlar
Beştaş, şöyle devam etti: “Doğalgaz kesintisi, kısıtlamanın olduğu günlerde yaşanan, maliyet kayıpları çok önemli bir gündem. Hatırlarsınız Karadeniz’de doğalgaz bulduk diye müjde vermişlerdi ama o müjde bile tabii elektrik üretimini nasıl yapıyorlar. Doğayı da talan etmeyi ihmal etmiyorlar. Bunun da krize çözüm olmadığını yaşayarak öğrendik. Çaresizlik ve acizlik her yerde iktidar açısından devam ediyor. Hazine ve Maliye bakanı Nurettin Nebati enflasyonun yüzde 40 civarında seyredeceğini yıl sonunda ise baz etkisiyle yüzde 30’un altına düşeceğini söyledi. Aslında, başka ülkede bu çaresizliği bir bakan söyleseydi herhalde hemen ardından ‘özür dileyerek’ istifa ederdi. Biz hala bu bakanın istifa etmesi için ya da affını dilemesi için bir gece yarısı kararname çıkmasını ya da gözlerindeki ışığın sönmesini bekleyeceğiz. Bu kadar da talihsiz bir dönemde yaşıyoruz.”
Temel gıda krizi yaşanıyor
Türkiye’de artık temel bir gıda krizi olduğunu söyleyen Beştaş, “Bunun adını koyalım. Tüketimi arttırarak ekonomiyi ayakta tutma çabası da iflas etmiş durumdadır. Bu koşullarda Meclis’in kesinlikle devreye girmesi gerekiyor. Temel gıda ürünlerinde vergi sıfırlanmalıdır. ÖTV kaldırılmalıdır. Elektrik faturalarındaki vergi yükü hemen kaldırılmalıdır. Yoksa zarar çok daha büyüyecektir. Kimse bunu nasıl yaparız demesin. Aman hazinede para yok demesin. Bunun yolunu da söylüyoruz. Altına imza atmaya da hazırız. Meclise gelmesi için biz de ilgili teklifleri veriyoruz. Bütçeden faiz giderleri ve vergi istisnalarını kaldırırsak 500 Milyar TL civarında bir kaynak oluşuyor. Bu kaynağı da faiz lobilerine ve yandaşlara değil halklarımıza verirsek bu sorun çözülmüş olur” dedi.
Kürtçe’ye düşmanlık bitmiyor
Kürtçe’ye yönelik sansür ve baskılara dikkat çeken Beştaş, “Son olarak, çok önemli bir gelişme oldu, genel basına yansımıyor. Neden yansımıyor çünkü söz konusu olan Kürtler ve Kürtçe. Taksim’de Kürtçe müzik yapan bir grubun şarkı söylemesi engellendi. Bir kolluk gücü, bir polis memuru diyor ki buraların hepsi benden sorulur diyor. Ben sorumluyum diyor. Bu gücü nereden alıyor, saraydakinden alıyor. Yasak sitemi saraydan başlıyor. İstemedikleri her şeyi yasaklamakla bu ülkede kendilerince yönetimi devam ettirebileceklerini sanıyorlar. Bu kabul edilemez. Bu Kürt düşmanlığının, Kürt diline, müziğine yansıyan düşmanlığın bir sonucudur” ifadelerini kullandı.
Kadına şiddeti değil Kürtçe müziği engelliyorlar
Dün Kürt müzisyenlerin polis tarafından engellendiğini hatırlatan Beştaş, “Kadınlara yönelik şiddeti önlemeyen polis Kürtçe türkü söyledi diye polis grubu engelliyor, yasaklıyor. Kürtçe müzik çalınan düğünleri basıyor. Bu kadim dillerin hiçbirini yasaklayamazsınız. Kürt dilini de yasaklayamazsınız. Kürtçe klanlarımız, Kürt halkının şarkıları, ezgileri Hakkari’de de İzmir’de de İstanbul’da da Diyarbakır’da da söylenmeye devam edecektir. Müziğin evrenselliğini de duymadılar herhalde. Hadi onu bir tarafa bırakalım, milyonlarca Kürdün dilin şarkıları siz nasıl yasaklarsınız. Dil insanın varlığının en önemli parçasıdır. Daha geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan dil ile ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Bu sadece bir dil için geçerli değil. Bütün diller için geçerlidir. Bu ülkede 84 Milyon yurttaş bu ülkenin yurttaşı ve sahibidir. Kürdün yurdu İstanbul olduğu kadar İzmir’dir, Diyarbakır’dır da. Türkün yurdu Ankara olduğu kadar Mardin’dir de. Bu konuda bölücülük yapanlar bu uygulamayı gerçekleştirenlerdir. Biz herkesin eşit ve özgür şartlarda yaşamını savunan bir partiyiz. Size dün yasaklamaya konu olan parçadan çok kısa bir dörtlük okuyacağım. Bunu da protesto amaçlı okuyorum dillerin yasaklamayacağını, kesinlikle engellenemeyeceğini de ifade etmek istiyorum” dedi.
Dilimiz varlığımızdır
Beştaş açıklama ardından Kürtçe konuşan Beştaş, “Dilimiz varlığımızdır. Dilimiz geleceğimizdir. Dilimiz anadilimizdir her zaman koruyacağız” dedi. Beştaş açıklama ardından Kürtçe “Yaramina bedewe” stranını söyledi.
Süre talebimiz olacak komisyonda
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Beştaş, şöyle konuştu: “Bugün hazırlık komisyonun ikinci toplantısı olacak. Partimizden Batman Milletvekili Mehmet Tiryaki seçildi. Komisyona katılacak. Semra Güzel vekilimiz katılmayacak. Haftalardır Semra vekilimiz büyük bir linç kampanyası ile yüz yüze. Hedef gösteriyor. Bu linçin, hedef göstermenin sonuçlarını yakın tarihimizde yaşadık. Bu koşullarda vekilimiz için güvenlik riski doğmaktadır. Komisyon devam edecek. Biz her aşamada Semra Güzel vekilin savunması yapılacak. 56 vekilimizin tamamı savunma için gönüllüdür. İç tüzüğün ilgili hükümlerine göre kendisinin veya bir vekil tarafından savunması yapılabilir. Bugün süre talebimiz olacak komisyonda.”
Kaynak: MA