Pancar üretimlerinin hızla azaldığı ve çiftçilerin üretmekten vazgeçtiği bu dönemde şeker krizinin ortaya çıkması tesadüf değil. Bu süreçten yararlanacak olan tek kesim ise Cargill ve şekerli ürün üreten sanayici olacak
Kamuya ait Türk Şeker’in sanayicilere şeker satışını durdurmuş olması dikkat çekici bir gelişme. Bir süredir marketlerde sınırlı oranda satılan şekerin sanayide de ortaya çıkmış olması ve fiyatların anormal biçimde artması şekerde neler oluyor sorusunu gündeme taşıdı. Özel sektör ve kooperatif şeker fabrikaları 50 kilo şekeri 450 liradan, Türk Şeker’de satmadıkları şekerin fiyatı 265 lira. Bu durum ciddi bir kafa karışıklığına yol açarken GDO’lu mısır şurubunda uygulanan kotaların kaldırılarak sanayinin bu şurubu kullanmasının hazırlığının yapılıyor olabileceğini gösteriyor.
Türk Şeker!
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türk Şeker) 15 fabrika ile şeker üretiminde tekel konumunda ve bu konumuyla uyguladığı fiyat ve satış politikaları iktidarın bir şeylere hazırlandığına işaret ediyor. Türk Şeker uyguladığı ‘raf fiyat garanti sistemi’ ile market ve bakkallara şeker satışı yaparken, imalatçılara ve sanayicilere satış yapmıyor olması anlaşılır bulunmuyor. Sanayiciler Türk Şeker’in kendilerini özel sektör fabrikalarına yönlendirdiğini belirtirlerken, “Orada fiyatlar çok yüksek. Şeker alamıyoruz. Böyle giderse birçok işletme ya kapanacak ya da ürünlerine çok yüksek zamlar yapmak zorunda kalacak” sözleri birçok şeye işarete diyor.
Pakdemirli: Sanayici için çalışıyoruz!
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, raf fiyat garantili satışı ile tüketiciye uygun fiyata şeker sattıklarını belirterek, sanayiciler için farklı bir çalışma yapıldığını, tamamlandıktan sonra kamuoyuna açıklayacağız sözleri neyin hazırlığı içinde olduklarını sorusunu sormamızı gerektiriyor. Tarım Bakanlığı GDO’lu mısır için her yıl verilen ithalat izinlerini ‘hayvan yemi’ iddiası üzerinde gerçekleştirirken, kontrol dışı mısırın ülkeye giriş yaptığı ise biliniyor. Tonlarca eroinin serbestçe limanlardan girdiği ortaya çıkarken, bir dönem Bandırma limanında yakalan yüz binlerce ton GDO’lu mısırın bir yolunu bularak Cargill vd. fabrikalara ulaştığı iddiaları yapılmıştı.
Pancar üretimi yüzde 21 düştü
Türkiye’de toplam 33 şeker fabrikasında pancardan şeker üretiliyor. Bu fabrikaların 15’i devlet elindeyken, 12’si özel sektöre ve 6 tanesi ise kooperatiflere ait. Türkiye’de yıllık ortalama 3 milyon ton civarında şeker üretiliyor. 2020 yılında 23 milyon 25 bin ton şeker pancarı üretilirken 2021’de bu üretim, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yüzde 20.7 oranında düşerek 18 milyon 250 bin tona geriledi. Üretimdeki bu düşüş büyük bir şeker krizinin habercisi olarak nitelenirken, sanayicinin asıl talebi mısır şurubunu ortaya çıkarıyor. 2021 yılında gübre fiyatındaki yüzde 400’ü bulan fiyat artışı, yılbaşı gecesi (31 Aralık 2021) sulama elektriğine yapılan yüzde 92 oranındaki zam üreticiyi pancar üretiminden daha da uzaklaştırırken, sözleşmeli olarak pancar üreten çiftçiler 2022’de ekim yapamayacaklarını söylemeleri, iktidarın şeker politikasının sorgulanmasını gerektiriyor.
Kota sıfırlaması gündemde
İktidarın uyguladığı şeker politikaları, GDO’lu mısırdan elde edilen şeker şurubunda uygulanan kotaların sıfırlanma hazırlığına işaret ederken, yakın gelecekte kotaların kaldırılabileceği ortaya çıkıyor. Ürünlerinde şeker kullanan gıda imalatçıları, sanayiciler şeker bulamamaktan ve fiyatların çok artmasından şikayetçi. Tarım Bakanlığı bir yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ithalatına kapıyı ardına kadar açıyor. Biliyorsunuz artık mısırdan şeker üretilebiliyor. Başta ABD’li şirket Cargill olmak üzere şirketlerin mısır şurubu talebi çok daha ucuz olmalarından kaynaklı olarak artıyor.
Cargill’in parmağı
Türkiye’ye ithal gelen mısırın büyük çoğunluğu Amerika’da üretilen GDO’lu mısırdan oluşuyor. Mısır nişastasını şekere (fruktoz şekeri) dönüştürmek için biyoteknoloji ürünü, yani GDO’lu enzimler kullanılıyor. Cargill gibi Amerikan şirketleri bu ürün için ayrılan kotayı yükseltmek, mümkünse kotayı kaldırmak istiyor. Bunun önündeki tek engel Türkiye’de şeker pancarına dayalı şeker üretiminin olması. Şeker fabrikalarının özelleşmesinin temel amaçlarından birisinin ABD’li şirketlerin talepleri olduğu biliniyor. Özelleştirilen birçok şeker fabrikalarının birçoğunun üretim yapmıyor olması ise bu süreçte ABD’li şirketlerin yani özellikle Cargill’in parmağını gösteriyor.
‘Önce soya-mısır sonra hepsi’
Amerika’daki Maharishi Yönetim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve GDO Uzmanı Prof. Dr. John Fagan’ın GDO’lu ürünlerin solunum bozukluğu, ciltte kızarıklıklar, nezle, göz nezlesi, baş ağrısı gibi alerjik tepkilere neden olduğunu, ancak çok uluslu şirketlerin tarım ilacı satmak için Türkiye, Asya, Afrika’da GDO’lu ürünleri yaygınlaştırmaya çaba harcadığını belirtmesi dikkat çekmişti. Fagan, “GDO ticari amaçla yapılan, etkili olmayan, hatta bu çağda yapılmaması gereken bir teknoloji. Türkiye’de hepsine dahil etmeyi istiyorlar, önce soya ve mısır, sonra hepsi” sözleri, GDO’lu tohumların patentlenmesinin önünün açılmış olmasıyla birlikte gelinen noktayı gösteriyor. Türkiye’de hayvan yemi adı altında GDO’lu soya ve mısıra ithalat izni verilmiş olması ise Fagan’ı doğruluyor.
GDO öldürür
Hücresine yapay gen eklenen bir bitkinin metabolik düzeyde etkilendiğini, bu durumun doku ve organizmalarda değişikliğe neden olduğunu söyleyen Fagan, “Bu bitkinin besin değerini düşürüyor” diye belirtiyor. Bu bitkileri yediği takdirde insan sağlığına da zarar verdiğinin altını çizen Fagan, “Bir besin, genetiği değiştirildiği zaman yeni bir protein yaratıyor. Mesela GDO’lu patates yiyorsunuz, yeni bir protein var ve vücutta alerjik tepkiler yaratıyor. Solunum bozuklukları, cilt bozuklukları, kızarıklıklar, nezle, göz nezlesi, sindirim sisteminin bozulması, dokuların sağlıksızlaşması, tipik tepkilerden bazıları. Başınız ağrıdı mesela, yediğin mısırdan mı, başka bir şeyden mi bilemiyorsun. Çünkü ne yediğin belli değil” diyor. Genetiği değiştirilmiş bakterilerin zehirli bir bileşik de oluşturarak daha kuvvetli alerjik tepkilere neden olabildiğini, ani şok yaratarak ölüme bile yol açabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fagan, bu zehirli etki ile ABD’de insanların öldüğü ve hastalandığı bilgisini veriyor.
EKOLOJİ SERVİSİ