TTB’nin “Emek Bizim, Söz Bizim” çağrısıyla İstanbul’dan Ankara’ya başlattığı Beyaz Yürüyüş ve 27 Kasım’da yapılacak Beyaz Forum ile hekimler sorunlarını ve taleplerini görünür kılmak için çoğulcu bir zemin inşa edecek.
Derya Doğan
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyeleri ile kentlerden gelen Tabip Odası yönetici ve üyelerinden oluşan heyet, 23 Kasım Salı günü (dün) saat 18.00’de Kadıköy’deki Beşiktaş İskele Meydanı’ndan uğurlandı. Hekimler, bugün Kocaeli, Bursa ve Eskişehir’de yapılacak etkinliklerin ardından 27 Kasım Cumartesi günü Ankara’da düzenlenecek Beyaz Forum’da bir araya gelerek, önümüzdeki süreçte atılacak adımlara ilişkin kararlar alacak. Programa ilişkin detayları, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya anlattı.
‘Karanlığa karşı yürüyüşümüzü başlatıyoruz’
İstanbul’dan yola çıkmak üzere Kadıköy İskelesi’nde bir araya gelen sağlık çalışanları adına ilk konuşmayı TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı. Hekimlik mesleğinin tüm değerleriyle tüketildiğini belirten Fincancı, şunları söyledi: “Artık geçinemiyoruz” diyen meslektaşlarımız yabancılaştıkları emeklerinin karşılığını alamazken; en ağır işkolunda çalışan işçiden daha uzun saatler boyu hem de ölümüne, güvenlik alanında görev yapanlar kadar can korkusuyla, şiddete uğrama tehlikesiyle çalışmaya zorlanıp, baskılar, yıldırma ve değersizleştirme ile baş başa bırakılırken; genç meslektaşlarımız artık bu ülkede hekimlik yapmaktan vazgeçiyor, kendi topraklarını terk edip göçmenliğe zorlanıyor.” Fincancı, “Bugün mesleğimize, emeğimize yönelik saldırılara, bize dayatılan karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkmak için yürüyüşümüzü başlatıyoruz” dedi.
‘Alkış değil, haklarımızı istiyoruz’
Fincancı’nın ardından söz alan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ise “Beyaz Yürüyüş ile birlikte aşama aşama sesimizi yükselteceğiz. Beyaz Forum’da çözüm önerilerimizi ve mücadele programımızı konuşacağız. Biliyoruz ki; başka bir sağlık sistemi mümkün” ifadelerini kullandı. Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Ahmet Tarık İşmen de Kovid-19 sürecinin ilk dönemlerinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sağlık çalışanlarını alkışlatmasını hatırlatarak, “Alkış değil, haklarımızı istiyoruz” dedi. Kovid-19’un meslek hastalığı olması talebini dile getiren İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şeker Pınar Özcan da, ve hekimlerin eylemine destek için yanlarında olduklarını dile getirdi.
Sendikalar da desteğe geldi
Sendika temsilcileri de Kadıköy’deki buluşmada söz alanlar arasındaydı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şube Başkanı Fadime Kavak, sağlık çalışanlarının zorlu çalışma koşullarına dikkat çekerek, iktidarın sağlık çalışanlarını bir “felaket” olarak gördüğünü belirtti ve sağlık alanında sorunlarının ancak emek ve meslek örgütleri ile birlikte çözülebileceğini ifade etti. Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) Genel Sekreteri Erdoğan Demir ise sağlığın bir ekip işi olduğunun ve TTB ile ortak mücadele edeceklerinin altını çizdi.
‘Nefes alamıyoruz’
Programa ilişkin detayları ise TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya gazetemize anlattı. Yerlikaya, “Halk nitelikli sağlığa erişemezken, sağlık çalışanları giderek daha zor şartlarda çalışmaya itildi” diyerek, hekimlerin harekete geçmesinin nedenlerini açıkladı. Uzun süredir çalışma koşulları, ücretlendirme ve özlük hakları konusunda dillendirilen sorunların çözümsüzlüğünün, erken emeklilik, istifa, hekim göçü, tükenmişlik, hastalık ve hatta intiharlara yol açtığına dikkat çeken Yerlikaya, şunları söyledi: “Yaptığımız çalışmalar ve anketlerde hekimler, ülkenin dört bir yanından ‘Mesleğimizi yapamıyoruz’, ‘Nefes alamıyoruz’, ‘Geçinemiyoruz’ diyor. Her gün kamudan istifalar artarken, diğer taraftan yılda binden fazla genç hekim çalışmak için yurt dışına gidiyor. Bugün iktidar, toplumun sağlığına yönelik, hekim istifalarına, göçlerine yönelik hiçbir adım atmazken biz, ‘Bu topraklarda hekimlik yapmak için umut var, birlikte önlüğümüzün beyazına sahip çıkıyoruz, karanlığı aydınlatacağız ve artık söz bizim’ diyoruz. Biz ‘Taleplerimiz sizin için, bizim için, hepimiz için’ diyoruz.”
‘Toplum aleyhine salgın yönetimi’
Kovid-19 salgınının, küresel çapta, toplumları sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan olumsuz şekilde etkilediğini hatırlatan Yerlikaya, salgının, işsizliği, yoksulluğu, ekonomik ve toplumsal sorunları da artırdığını belirterek, “Salgın yönetiminin pek çok ülkede bilimsel veriler üzerinden değil ekonomik zorunluluklar temelinde gerçekleştiğini görüyoruz. Ülkemizde de siyasetin ekonomik çıkarlar ve toplum sağlığı arasında sıkıştığı, salgını toplum aleyhine yönettiği bir sürece tanıklık ettik” dedi.
‘Emeğimiz karşılık bulmadı’
2003 yılında AKP iktidarı tarafından uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın etkilerine de değinen Yerlikaya, sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarının “sağlıkta dönüşüm” ile her geçen yıl giderek artan oranda geriletildiğine ve pandemi ile mücadelenin, sadece sağlık emekçilerinin çabaları ile sürdüğü salgın sürecinde, hekimler ve tüm sağlık çalışanlarının hak kayıplarının devam ettiğine işaret ederek, şunları ekledi: “Salgın dönemi bu ülkede hekimlerin ne kadar değersizleştirildiğini de ortaya çıkardı. Hekimler ve sağlık çalışanları her yönüyle bu çok zor süreçte fedakârca çalıştı. Hekimler, sorumluluk duyguları ve hekimlik değerleri ile toplum sağlığı için insanüstü gayret gösterdi fakat toplumda en fazla hastalanan ve hayatını kaybeden meslek grubu oldu. Bu denli riskli ve yoğun çalışmayla ortaya koyduğumuz emeğimiz, hiçbir anlamda yönetenler tarafından dikkate alınmadı ve karşılık bulmadı. Emeklerimiz, sermayeyi kollayan yönetenler tarafından dikkate alınmadı. Üstelik hekimler yalnızca aktif çalıştıkları dönemde değil, mevcut ücretlendirme modelinin emekliliğe yansımaması nedeniyle emeklilikte de geçinememe kaygısı ile baş başa bırakıldı.”
‘Kârlarına kâr katıyorlar’
Halis Yerlikaya, kamunun yanı sıra özel hastanelerde de yoğun emek harcayan hekimlerin emeklerinin sömürüldüğünü belirterek, “Hekimler, şirket kurdurma ve ciro baskısı gibi ticari zorlamalar ile meslek onuruna yakışmayan uygulamalar ile karşılaşıyorlar. Pandemiyi fırsata çeviren bazı özel hastane patronları ise bir yandan canının derdine düşmüş olan hastalardan ‘ilave ücret’ adı altında yasa dışı şekilde fahiş paralar istiyor, bir yandan da hekim emeğini daha fazla sömürerek karlarına kar katıyor” ifadelerini kullandı.
Yerlikaya, hekimlerin, sağlık çalışanlarının her zamankinden daha fazla bir arada olmaya ve örgütlü davranmaya ihtiyaçları olduğunu ekleyerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu yürüyüş ile sadece kendi derdimizi değil, yoksul halkın sağlığa erişim sorunu yaşayan halkın derdini anlatmaya, 5 dakikada muayene olmayacağını anlatmaya çalışacağız. Tüm bunları bir kez daha beyaz yürüyüş ile anlatmaya çalışacağız. Bu yürüyüş aynı zamanda bu ülkenin daha demokratik, daha özgür, barış içerisinde yaşayacak bir iklime ihtiyaç olduğunu da ifade etmeye çalışacak.”