Cezaevlerinde hak ihlalleri artarken buna karşı eylemsellikler de çoğalıyor. Birleşik Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk “Umutsuzluğa kapılmayan, vazgeçmeyen, teslim olmayan devrimci tutsaklar var. Bu direniş ruhunun da sokaklara taşacağına inanıyoruz” dedi.
Cezaevlerinde özellikle siyasi tutuklular üzerindeki hak ihlalleri her geçen gün artarken, ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Cezaevlerinde oluşturulan Gözlem Kurulları’nca tutukluların infazı yakılarak tahliyeleri engellenirken, sağlık durumları çok ağır olan hasta tutuklular da tek kişilik hücrelerde ölüme terk ediliyor. Son bir ayda 7 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından 31 Aralık 2021’de tutuklanan 70 yaşındaki Ramazan Turan, konulduğu Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki tek kişilik hücrede 22 gün sonra yaşamını yitirdi.
Cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan siyasi parti temsilcileri cezaevleri sorunun toplumun sorunu olduğunu belirterek, bu süreçte siyasi partilerin daha aktif rol oynaması gerektiğini vurguladı.
‘Teslim olmayan tutsaklar var’
İktidarın sıkıştıkça “faşist” politikalara yöneldiğini dile getiren Birleşik Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, tutuklu Garibe Gezer’in ölüme sürüklenmesini hatırlatarak, devletin cezaevindeki ihlallerin boyutunun arttırmasının nedeninin “dışarıyı yönetmek” olduğunu belirtti. Çubuk, “Tutukluların ‘iyi halli değil’ denilerek infazları yakılıyor, cezaevinden çıkmasını engelliyorlar. Bu devrimcilere yönelik yıldırma, çöktürme politikasıdır. Ama buna karşı değişmeyen bir direniş var. Umutsuzluğa kapılmayan, vazgeçmeyen, teslim olmayan devrimci tutsaklar var. Bu direniş ruhunun da sokaklara taşacağına inanıyoruz” diyerek mücadele etmenin yolunun amasız, fakatsız net bir tavırla sokakta olmaktan geçtiğini belirtti.
Canan Yüce: Düşman hukuku uyguluyor
SYKP Eşbaşkanı Canan Yüce, cezaevlerinde yaşam koşullarının gittikçe kötüleştiğine dikkati çekerek, “AKP-MHP iktidarı, cezaevlerinde, 12 Eylül kalıntısı hukuku bile yeterli görmeyip, bu hukuku bile rafa kaldıran ‘düşman hukuku’ uyguluyor” dedi. Yüce, devletin İmralı politikasının, Kürt meselesinde savaş politikasının uzantısı olduğunu vurgulayarak, “Öcalan’ı tecrit koşullarında tutmak, Kürt halkına yönelik inkâr ve imha politikasında ısrar demektir. Tersinden de oradaki tecrit Kürt meselesinin çözümsüzlüğüne yol açıyor. Öcalan, milyonlarca insanın ‘iradem’ ve ‘önderim’ dediği bir politik kişiliktir, Öcalan ne zaman dışarıya seslenme olanağı bulursa barış mesajları veriyor. Öcalan’ın tecrit edilmesi savaş politikasını sürdürme, Kürt meselesini çözümsüz bırakma ısrarıdır” şeklinde konuştu.
‘Eylemde birlik’
Son zamanlarda uygulanan baskı politikalarıyla tutukluların teslim alınmak istendiğini ifade eden Partizan temsilcisi Tuba Apaydın, Öcalan’a uygulanan tecritin devlet kriziyle bağlantılı olduğunu vurgulayarak, “devlet bu tecridi bazen kendi çıkarları ekseninde gevşetiyor, bazen koyulaştırıyor” dedi. Kendi başına yaşamını idame ettiremeyen tutukluların dahi ATK, savcılık ve emniyet eliyle tahliye edilmediğini belirten Apaydın şöyle devam etti. “Demokratik kitle örgütlerinin, insan hakları örgütlerinin devlet organları üzerinde baskı oluşturması gerekiyor. Bizler de Partizan olarak, bulunduğumuz her alanda bu sorunları gündemleştirerek, tüm olanak ve araçlarımızı kullanarak yoldaşlarımıza sahip çıkıyoruz. ‘Eylemde birlik’ ilkesinin hayata geçirilmesi bugün devrimcilerin, demokratların omuzlarındadır” diye konuştu.
Fatma Kurtulan: Cezaevleriyle toplum tehdit ediliyor
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Fatma Kurtulan da
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK), iktidarın talimatlarıyla hareket ettiğini vurguladı. Kurtulan şunları söyledi: “Cezaevlerinde son süreçte ölümler yaşandı. Sağlığı tehdit ederek, tedavi etmeyerek, acilen infazı ertelenmesi gerekenler tahliye edilmeyerek ölümlerine neden oluyorlar” ifadelerini kullandı. Van F Tipi Kapalı Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürülen Ramazan Akbaşlı’ya cezaevinde ajanlık dayatıldığını belirten Kurtulan, “Onu tarafsız koğuşa gitmeye zorlamışlar. Ramazan intihar ediyor. Devletin sorumluluğunda olan ancak intiharı şaibe taşıyan birçok ölümün sorumlusu devlettir.”
Cezaevlerinin artık “ölüm evlerine” dönüştüğünü ve tutukluların en küçük hakları için mücadele etmek durumunda kaldıklarını ifade eden Kurtulan, şöyle devam etti: “Şu an İzmir 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde 28 Kasım 2021’den beri açlık grevinde olan 13 tutuklu var, temel haklarını istiyorlar. Cezaevleriyle toplum tehdit ediliyor. Bir idareci, tutuklulara ‘Ben sizi bitireceğim’ diyor. Bunu nasıl söyleyebilir? Bunu söylerken ne amaçlıyor? Cezaevlerinde intikamcı bir yaklaşım var.”
Hasta tutukluların tahliye edilmemesine dair ise Kurtulan, şunları ekledi: “İskenderun Cezaevi’nde Bengin Muhammed yaşamını yitirdi. Birçok girişimimiz oldu nitelikli koşullarda tedavi olabilmesi için belli adımlar atıldı ancak yetmedi. Hasta tutukluların durumu temel sorundur. Devlet hasta tutukluları, tek tek tabutlarla cezaevinden çıkarmayı hedefliyorsa, bizim de mücadeleyi daha çok büyütmeye odaklanmamız gerekiyor.”
ANKARA-İSTANBUL