Kürt bilge Apê Musa’nın ‘Küçük Generalleri’nden Kalo’yu anlatan çalışma arkadaşları, ‘Yılmaz’ı hiçbir şey yolundan yıldıramadı. Gözaltı, işkence tanımadı. İnatçı ve direngen ruhu Amed’in her sokağında dolaşıyor’ dedi
Gazetecilerin sokak ortasında katledildiği ve her gün çok sayıda kişinin faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitirdiği 1990’lı yıllarda gerçekleri halka ulaştırmayı kendine dert edinen Yılmaz Yakut (Kalo), uzun süredir yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 16 Ocak’ta hayatını kaybetti. Kalo, sokak ortasında katledilen Kürt bilge Apê Musa’nın (Musa Anter) “Küçük Generallerim” olarak nitelendirdiği gazete dağıtımcılarından birisiydi.
Yüzlerce kez gözaltına alındı
Devletin en şiddetli baskılarından nasibini aldı, yüzlerce kez gözaltına alındı, sokak ortasında maruz kaldığı saldırılar nedeniyle birçok kez ölümden döndü. Henüz çocuk yaşlarda Welat ve Özgür Gündem gibi gazeteleri dağıtan Kalo, yaşamının son anlarına kadar mücadelesinden geri adım atmadı. Çalışma arkadaşları ve kardeşi, çalışma fırsatı buldukları Kalo’yu Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Eylem Akdağ ve Mahmut Altıntaş’a anlattı.
Örnek alınacak biri
Kalo ile birlikte 2000’li yıllarda çalışan Abdülselam Bayram, Kalo’nun örnek alınacak gerçek bir dağıtımcı olduğunu belirterek, mücadele ve direnme azminin çok yüksek olduğunu söyledi. Bayram, “Hiç çekinmezdi. Gözaltına alınırdı, ama ertesi gün bakıyorduk yine alanlarda. İşkenceye uğrardı, ertesi gün yine alanlarda. Bizim sürecimizde de baskı ve şiddet vardı. Ama 90’lardaki kadar değildi. Toplatma kararlarıyla gazeteleri elimizden alıyorlardı, sivil arabalarla önümüzü kesiyorlardı. Ama bizden önceki dağıtımcılar, bize çok iyi bir zemin hazırlamıştı” dedi.
Tek başına ekip gibi çalıştı
Kalo ile uzaktan akrabalıklarının olduğunu ve ilk dağıtıma birlikte çıktıklarını anlatan Bayram, o dönemi şöyle anlattı: “Beni onun yanına vermişlerdi. 3 gün onunla dağıtıma çıktım. Bağlar’da geçen o 3 günü şu an tarif edemiyorum, çok güzel anlardı. Bir gün birkaç yere bırakmam için bana gazete vermişti. 3-4 tane de fazladan vermişti. Döndüğümde 4 tane gazete elimde kalmıştı. Gülerek ‘böyle dağıtım yapamazsın’ dedi. Kendisinin yoldan geçerken en az 10 tane gazeteyi sağa sola dağıttığını söyledi. Gerçekten de öyleydi. Çok çalışkan, atik ve emekçiydi. Bizlerin 5’er çalışma arkadaşı varken, Kalo’nun 3 çalışma arkadaşı vardı. Bu sayıya rağmen bizden daha fazla dağıtıyordu. Her gün en az 350 gazeteyi tek başına dağıtıyordu. Yine ilk başladığımız günlerde ona Kalo demiştim. O da bana ‘Xalo’ dedi. Ben de gülerek ‘bu ne anlama geliyor’ dedim. Benden daha büyük göründüğünü düşündüğü için bu kavramı kullandığını söyledi. Hiç unutmuyorum bu anıyı.”
Amed onu unutmayacak
“Kalo kendini hiç unutturmayacak” diyen Bayram, Diyarbakır’ın her sokağında Kalo’yu tanıyan birilerinin olduğunu ifade etti. Bayram, “Evet, belki fiziken aramızdan ayrıldı. Ama onun yaptığı fedakarlıklar ve mücadele azmi hala yaşıyor ve hiç unutulmaz. Umarım yeni nesil dağıtımcılar da Kalo’nun o direnişçi ruhunu örnek alır ve öyle devam eder” dedi.
Bıçaklandı, ertesi gün dağıtma için hazırdı
Kalo’nun bir diğer arkadaşı Zafer Tüzün, 1993’te tanıdığı Kalo’yla yaklaşık 2 yıl çalıştığını belirterek, “Arkadaşlarıyla muhabbeti çok iyi biriydi, kimseyi kırmazdı. Yaşından olgun hareket ederdi. Benden küçük olmasına rağmen benden daha olgundu. Biz o zamanlar ailemize ekonomik olarak destekte bulunmak için dağıtım yapıyorduk. Ama bizlere yönelik saldırılar artınca bir şeylerin bilincine vardık. Bir keresinde Kalo’yu Sur Melikahmet Caddesi’nde bıçakladılar. Onu sonra hastaneye kaldırdık, ertesi gün baktık Kalo yine gelmiş. İşini yarıda bırakmayı hiç sevmezdi” sözleriyle Kalo’yu anlattı.
Gazeteleri ekmek teknesinde saklıyordu
Dağıtımcılığın Kalo’da inat olduğunu ve sık sık bunu “Dağıtımı ölene kadar yapacağım” sözleriyle dile getirdiğini aktaran Tüzün, “Sağlığı el verdiğince de dediğini yaptı. Gazeteyi daha çok kişiye ulaştırmayı hedefine koymuştu. Daha çok kişinin bilinçlenmesini istiyordu. Eskiden pamuk şeker, elma şeker, çekirdek satardı. Gazeteleri de onların arasına koyar öyle satardı. Bu yöntemi o geliştirdi. Biz müşteri mantığıyla yaklaşıyorduk ama o öyle yaklaşmıyordu. Onun bilinci daha farklıydı. O okuyucu ve halk gözüyle bakıyordu. Ofis, Suriçi ve Bağlar’da onu tanımayan yok ve herkes ona sahip çıkar. Özgür basın onun bu mücadelesini devam ettirecektir” diye belirtti.
Yılmaz yılmadan yoluna devam etti
Kalo’nun yaşamını yitirmesinden derin üzüntü duyan kardeşi Mehmet Nuri Yakut ise Kalo’nun yanı sıra bir diğer abisinin de çocuk yaşta dağıtımcılık yaptığını kaydetti. Yakut, abisi Kalo’yu gözyaşları içinde şöyle anlattı: “Yılmaz abim ve büyük abim 89’da dağıtımcılığa başladı. İlk başlarda ekonomik olarak başladılar. Fakat sonrasında ikisinin polis saldırısın uğramasıyla mücadeleyi tanımaya başladılar. Devrimci ruhları gelişti ve para için değil de gazeteyi okurlara ulaştırmak için çabalamaya başladılar. Yılmaz abim sayısız kez gözaltına alındı. Her sabah işe çıktıklarında annem dönmeyecekleri kaygısıyla arkalarından su dökerek yolcu ediyordu. Bugüne kadar çokça saldırıya uğradı, bıçaklandı, gözaltına alındı. Ama hiçbir şey onu yıldırmadı. Yılmaz yılmadan yoluna devam etti.”
Hakikat mücadelesi ve aşkı
Abisinin Özgür Gündem, Özgür Ülke, Yeni Ülke gibi özgür basın geleneğinden gelen tüm gazetelerin dağıtımını yaptığını aktaran Yakut, şöyle devam etti: “Hep şunu söylüyordu; ‘Kürdistan kurulmayana kadar ben bu mücadelemden vazgeçmeyeceğim.’ Son zamanlarda da yürüyemeyecek duruma gelmişti ama sırf basın çalışanlarını görmek için yola düşüyordu. Biz ‘hastasın, gitme’ diyorduk. Ama o ‘Arkadaşlarımı yalnız bırakmayacağım, her zaman benim onların yanlarında olduğumu hissetsinler’ diyordu.”
HABER MERKEZİ