Kürtçe ve Kürtçe yayıncılık üzerinde devletin ince bir baskı politikası uyguladığını dile getiren Sîtav Yayınevi sahibi yazar Bateyi, buna karşı her Kürdün ‘Ben bugün dilim için ne yaptım’ diye sorması gerektiğini kaydetti
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde “anadilde eğitime” özel bir vurgu yapılmasına rağmen, Türkiye’de çözüm sürecine son verilip, yeniden savaş politikalarına sarılması ile birlikte Kürtçe üzerindeki baskılar da 90’lı yılları adeta geride bıraktı. Ağırlıklı olarak Kürtçe kitaplar yayımlayan Sîtav Yayınevi sahibi Qahir Bateyi, OHAL’in resmi olarak kaldırılmasının ardından da baskıların devam ettiğini ifade etti. Kürtçe eğitim veren tüm kurumların kapatılmasıyla Kürt yayınevlerinin büyük bir darbe yediğini vurgulayan Bateyi, “Eskiden Kürtçe eğitim veren kurumlar ve öğrencileri vardı. Bu öğrenciler dili öğreniyordu ve bunu öğrenirken de kaynak ihtiyaçlarını Kürt yayınevlerinden sağlıyorlardı. Ama şu an bu durum ortadan kalktı. Bu kurumlar kapatıldıktan sonra Kürtçe ile ilgili bir sessizlik durumu var” dedi.
Ayakta durmak zor
“Kürtler gelecekleri için mücadele veriyor ama dillerine sahip çıkmıyorlar. Bu da bizim bir trajedimizdir” diyen Bateyi, şöyle devam etti: “Kürtlerin şuan yaşadığı durum ne kadar sıkıntılıysa, Kürt yayıncılığı da aynı sıkıntıları çekiyor. Şuan birçok Kürt ilinde kayyumlar eliyle fuarlar yapılıyor ama o fuarlarda Kürtçe yayın yapan kurumlara yer verilmiyor. Kürtçeye direkt bir müdahale yok ama etrafı sarılıp adeta bu kurumların kapatılmasına dönük bir baskı var. Biz de bu baskılara karşı tüm gücümüzle ayakta durmaya çalışıyoruz.” Bateyi, bu nedenle artık ‘Kürtçeye sahip çıkın’ şeklinde bir çağrı yapmanın da anlamını yitirdiğini ifade etti.İnsanın önce dilini sevmesi, sonra da yaşamın her alanına alması gerektiğinin önemi üzerinde duran Bateyi, “Kürtler diline sahip çıkmaz, yaşamının bir parçası haline getirmezse bunun ağır sonuçlarını görür. Kürtler Kürtçe kitap basabilir, TV’leri olabilir ama yeni jenerasyon artık Kürtçe konuşmuyor ve bilenler de Kürtçeyi unutuyor. Bu durum Kürtçe için büyük bir tehlike barındırıyor” diye uyardı.
‘Yasağın parçası olmayalım’
Bateyi, devletin toplumsal ihtiyaçları bastırmak ve bir halkı bitirmek için izlediği bu politikaya karşı Kürtlerin de bir bütün olarak dilini daha da geliştirmek için mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi. Bateyi, “Sen diline sahip çıkmazsan, bu yasaklamanın bir parçası olursun. Evde, işte, kurumda, siyaset yaparken Kürtçe konuşmuyorsan o zaman devletin yapmak istediğinin bir parçası oluyorsun. Bir Müslüman başını yastığa koyduğunda nasıl ‘Ben bugün Allah için ne yaptım?’ sorusunu sorması gerekiyorsa bir Kürt de; ‘Ben bugün dilim için ne yaptım?’ diye kendisine sorması gerekiyor” dedi.
DİYARBAKIR