Almanya’da burjuva basını dendiğinde ilk akla gelen Frankfurter Allgemeine Zeitung’dur. Kısaca FAZ olarak anılan ve Alman tekelci burjuvazisinin »amiral gemisi« sayılan gazete, sermayenin ve sermaye devletinin neler düşündüğü ve neleri yapmak istediği konusunda her zaman belirli ipuçları vermektedir. O açıdan kapitalizm ve emperyalizm eleştirisinde bulunanlar için FAZ vazgeçilmez bir kaynaktır.
Gazetenin Pazartesi sayısı, burjuva toplumlarında kamuoyu görüşünün nasıl manipüle edildiğini ve gündemin nasıl rafine bir demagojiyle yönlendirildiğini gösteren iyi bir örnek teşkil ediyor. İlgili okur bu hafta sonunda, 1989 karşı devrimine dek »Karl-Marx-Şehri« adını taşıyan Chemnitz kentindeki ırkçı-faşist güruhun saldırılardan haberdar olmuştur. İşte FAZ bu saldırıları meşum bir biçimde muğlaklaştırıp, hedef şaşırtarak sayfalarına taşımakta, muhtemelen de önümüzdeki günlerde kamuoyu tartışmalarını etkileyecek demagojik bir çerçeveyi hazırlamaktadır. FAZ, daha önceleri faşist terör örgütü NSU davasında olduğu gibi, bu sefer de ırkçı-faşist saldırganlığı »kaygılı bireylerin mülteci akını karşısındaki çaresizliği« söylemiyle basitleştirmeye çalışıyor.
Pazartesi sayısında gerek baş yorumunda, gerekse de haber formatında bilinçli bir biçimde »sağcı popülizmine karşı aşırı sol şiddet« teması işlenmekte, »hukuk devleti aşırılara karşı korunmalıdır« söylemi ön plana çıkartılarak, antifaşistler hedef tahtasına oturtulmaktadır. Sayfa mizanpajına baktığımızda, ırkçı-faşist güruhu »aralarına bazı sağcı militanlar karışmış kaygılı topluluk« olarak gösteren haberler yer alırken, baş yorumunda Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ndeki sosyalizm denemesinin »sorumluluğundan« dem vurulduğunu, istihbarat teşkilatının »aşırı solcuları daha yoğun gözlem altına aldı« haberinin verildiğini ve üçüncü sayfanın bütünüyle »militan ve şiddet yatkını solculara« ayrıldığı görmekteyiz.
Üçüncü sayfada »militanlar« diye lanse edilenler, Hambach Ormanını yıkımdan korumak için ormana kamp yapmış olan çevre koruma aktivistlerinden başkaları değil. Aktivistlerin »Ormanı korumak için direniş« sloganını kullanmaları ve kapitalizmi eleştirmeleri, onların »şiddete yatkın militanlar« diye kriminalize edilmelerine yetmekte. FAZ’in yayın politikası, 1949’dan bugüne dek Federal Alman burjuva basını için semptomatiktir. Aynı zamanda Alman emperyalizminin devlet politikalarının en önemli propagandif ayağıdır.
Geçen Cumartesi Avrupa’daki Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanan köşe yazımızda Alman devletinin bilinçli bir çabayla ırkçı-faşist ideolojinin toplum içerisinde kök salması için Saksonya eyaletinde model bir yapı oluşturduğunu belirtmiş ve aşağıdaki cümlelerle yazıyı bitirmiştik. Değişen bir şey olmadığından, müsaadenizle son paragrafı olduğu gibi alıntılıyoruz: »Nihâyetinde Chemnitz olayları, burjuva demokrasisinin (!) işleyişindeki bir aksaklık veya “Almanya’nın itibarını zedeleyen hatalı davranışlar” değildir.
İstisnasız tüm ırkçı-faşist saldırılar ve hareketler, yasalar ve yönetmeliklerle kökleşmiş olan kurumsal ırkçılığın, bilinçli devlet politikalarının ve tekelci burjuvazi lehine olan tedbirlere toplumsal rıza alma çabalarının, yani kısacası kapitalist sömürü sisteminin sonuçlarıdır. Faşizm, kapitalizm ve burjuvazinin öz evladıdır. Burjuva basını ve politikacılarının timsah gözyaşlarıyla ırkçı-faşist gösterileri telin eden açıklamaları, bu basit gerçeklerin üstünü örtme çabalarıdır. Max Horkheimer’in faşizmi muğlaklaştırmak isteyenlere 1939’da verdiği “kapitalizm üzerine konuşmak istemeyen, faşizmden de bahsetmemelidir” yanıtı bugün hâlâ geçerlidir.