HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, yerel seçimlerde ittifak kurma tartışmaları konusunda partilerin 24 Haziran’dan ders çıkarması gerektiğini söyledi. Bilgen, “Bizim baştan ittifak yapma heves ve hırsımız yok, ama toplumdaki beklentiyi yok saymak gibi hakkımız da yok” diyerek, bütün partilerin toplumun beklentisini gözetmek zorunda olduğunu kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu.
Toplum üzerinde sürdürülen baskı politikalarına değinen Bilgen, “OHAL şeklen bitti ama fiilen OHAL yetkileri aynen devam etmektedir” dedi. Bilgen, devamında “Dersim’de ormanların yakılması ile ilgili 10 kişilik bir milletvekili heyetinin orada bir inceleme ziyareti yapması nasıl bir tehdit oluşturabilir? Kaldı ki normal vatandaşların geçişine izin verilirken, milletvekillerinin geçişinin engellenmesi partimize yönelik ayrımcı bir uygulamadır. Ayrıca hak ve özgürlüklerin talimatla engellendiğinin de göstergesidir. İdam cezası ile ilgili bir tavır ortaya koymak için İran Büyükelçiliği’ne çelenk bırakmak isteyen vekillerimizin engellenmesi, basın açıklamasının tehdit olarak tarif edilmesi, bu ülkede hala nasıl bir anlayışla yönetildiğimizi somut biçimde ortaya koymakta” ifadelerini kullandı.
‘7 yıldır kimsenin yargılanmadığı bir Roboski davası var’
Dün gerçekleşen adli yıl açılış etkinliklerine de değinen Bilgen, “Dün her ne kadar adli yıl açılış etkinliğinde sanki yargının tüm sorunları çözülmüş gibi bir yaklaşım sergilense de, Türkiye’de yargı var mı yok mu bunu tartışacak noktaya geldik” dedi. Bu konuda 34 sivilin can verdiği Roboski dosyasına işaret eden Bilgen, “Yargıtay Başkanı’nın hiç aklına geldi mi acaba; 7 yıldır bir tek kişinin yargılanmadığı bir Roboski davası var. Yargılama yoksa yargı yoktur. Yargının olmadığı yerde yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz edilebilir mi?” diye sordu.
‘Hem savaş diyeceksiniz hem Parlamento’yu toplayacaksınız’
Bilgen, bunlardan hareketle Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamın krizlerin birbirini tetiklediği bir ortam olduğunun altını çizdi. Bilgen, bu konuda şunları söyledi: “Biraz önce Rusya, İdlib’de hava harekatı başlattı ama Türkiye’nin bu konudaki tavrının neyi içerdiğini Türkiye toplumu bilmiyor, muhalefet bilmiyor. İktidar partisi ne ekonomik krizle ilgili ne dış politika krizi ile ilgili ne sistem krizi ile ilgili toplumu ve parlamentoyu bilgilendirme ihtiyacı duyuyor. Konuyu da ‘Kurtuluş Savaşı’ olarak tarif ediyor. Bu çatı, Kurtuluş Savaşı’nda açık kalması ile övünen bir çatıdır. Şimdi her türlü plansızlığı, beceriksizliği ‘savaş’ diye tarif edeceksiniz ama parlamentoyu toplama iradesini ortaya koymayacaksınız.”
‘Siyasetin görevi, gerçeği halkla paylaşmak’
Ekonomideki gelişmeler üzerinde de duran Bilgen, “Siyasetin birinci görevi, gerçeği halkla paylaşmaktır. Enflasyon 14 yılın en üst rakamlarına çıkmıştır ki gerçek rakamlar bunun çok üzerindedir. Enflasyon rakamlarının bu boyutlara ulaşması, Merkez Bankası’nın önümüzdeki günlerde para politikası ile ilgili üzerine düşeni yapacağını ima etmesi ısrar edilen, inat edilen ekonomi politikasının kriz üretmeye devam edeceğini gösterir. Hukuki reformlar yapılmadan, Türkiye güvenilir bir ülke olamayacak, ekonomik kriz de siyasi kriz de derinleşecek. Toplum önümüzdeki günlerde okul harcamaları ya da ısınma harcamaları nedeniyle aslında yaşadığımız krizin ne kadar ağır bir bedeli olduğunu görecek. Bu çatıyı, Meclis’i kapalı tutmak asla sorunu çözmeye dair bir iyi niyet taşımıyor” şeklinde konuştu.
Bilgen, değerlendirmelerini ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
‘Halkbank’ın yaptığı ekonomik bir suçtur’
Halkbank’ın dövizi düşük fiyattan satması ile ilgili soruya Bilgen, “Bir bankanın komik bir rakamla döviz satışı yapması ‘teknik bir hata’ denilerek açıklanamaz. Açıkça ekonomik bir suçtur. İşlemlerin iptal edilmiş olması da, toplumsal tepkinin eseridir. Bu tepki olmasa olan olacaktı. Bütün yapılacak işleri baştan deklare etmek, kimlerin faydalandığını açıklamak, sorumlularla ilgili gerekli işlemlerin yapılacağına dair bir irade beyanı olmalıydı. Bunların hiçbiri olmadı. Türkiye ne finans sektöründe ne gerçek yatırımda ne günlük hayatta ekonomiyi yönetebiliyor. Ekonomik krizin sorumlusu da siyasi iktidardır. Dış güçlerle ya da konjonktürle izahı mümkün değildir. Bu konuda da çelişkili açıklamalar var. Dün Hazine’den sorumlu bakan, ABD ile stratejik ittifak ilişkisinin devam edeceğini söyledi. Bir taraftan tüm faturayı ABD’ye yükleyip, bir taraftan da bu açıklamayı yapmanın bir anlamı yok” cevabı verdi.
‘İttifak yapma hırsımız yok’
Seçimlere dair ittifak tartışmalarının da sorulduğu Bilgen, “Bizim açımızdan siyasetin amacı toplumsal faydadır. Hangi belediyeyi kimin yöneteceği elbette önemli ama daha önemlisi belediyenin nasıl yönetileceğidir. Yerel yönetimler üzerinde vesayeti kurumsallaştıran her türlü karardan ve uygulamadan vazgeçilmelidir. Tabanda toplumun değişimle ilgili beklentisi de siyasetçiler tarafından özenle okunmalıdır. Bizim baştan ittifak yapma heves ve hırsımız yok ama toplumdaki beklentiyi yok saymak gibi hakkımız da yok. Bütün siyasi partiler toplumun beklentisini gözetmek zorundadır. 24 Haziran’dan bütün partiler ders çıkarmalıdır. Korkuyla siyaset olmayacağını, korkulara boyun eğerek birlikte yaşadığımız ülkeyi birlikte yönetme becerisini sergileyemeyeceğimizi ifade etmek isterim. Bizim an itibariyle seçim planlamasına dair şimdiye kadar ki tartışmalarımız ilkesel tartışmalardır. Toplum bu konuda hangi beklenti içindeyse, bize hangi görevi veriyorsa bunu araştıracağız. Önümüzdeki günlerde yerel buluşmalar gerçekleştireceğiz, toplumun bize verdiği görev neyse üzerimize düşeni yapacağız” yanıtını verdi.
Kaynak: MA