Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 251. kez rektörlük binasına döndü. Aynı zamanda akademisyenler, Boğaziçi’ndeki hukuksuz kadrolaşma girişimlerine karşı iki yeni dava açtı
Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 372. gününde de devam etti. Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının 137.; 30 Temmuz günü gerçekleştirdiği destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı öğretim görevlisi Can Candan’ı görevden almasının 175., Candan’ın İnci’nin talimatıyla kampüse alınmayışının 92., Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden dönem ortasında görevden alınmasının 56. günü. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 251. kez rektörlük binasına döndüler.
Özerk, özgür, demokratik üniversite
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler, üzerlerinde #Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan fotoğrafları ile derslerine son verilen Feyzi Erçin, Özcan Vardar ve Seda Binbaşgil fotoğrafları taşıdılar.
Kayyumun atamaları yargıya taşındı
Öte yandan, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Prof. Dr. Naci İnci’yi rektör olarak atayan 21 Ağustos 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için 19 Ekim 2021 tarihinde Danıştay’a yaptıkları başvurunun ardından, bu sefer atanmış rektör Naci İnci’nin yaptığı iki atamayı 10 Aralık 2021 ve 9 Ocak 2022 tarihlerinde hukuksuz olduğu gerekçesiyle yargıya taşıdı.
Üniversiteye telafisi güç zararlar verecek
10 Aralık 2021 tarihini taşıyan ilk başvuru üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne yapılan doktor öğretim üyesi atamasına, 9 Ocak 2022 tarihli ikinci başvuru ise üniversitenin lisansüstü eğitimden sorumlu Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürlüğüne İzmir’de bulunan Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. İlhami Öztürk’ün atanmasına yönelik. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Naci İnci’nin hukuksuz kadrolaşma çabaları olarak değerlendirdikleri her iki atamayı da hukuka aykırı ve üniversiteye telafisi güç zararlar verecek uygulamalar olarak niteliyor. Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri açtıkları davalarla ilgili yaptığı açıklama şöyle:
“Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak demokratik, özgür ve özerk üniversite talebimizi farklı yollarla dile getirmeyi sürdürüyor ve hukuk mücadelemize aynı sorumluluk ve tutarlılıkla devam ediyoruz.
Bir yıldır gerçekleşen anayasaya aykırı iki rektör atamasının yanı sıra bu atamalarla üniversitemizde oluşturulan yönetimlerin, en temel üniversite özgürlüğü ile ilgili hukuksuz ve yasadışı işlemlerine karşı Danıştay’a ve çeşitli idari mahkemelere yirmiye yakın başvuru yaptık.
Bu başvurularda görevlerini defaatle kötüye kullanmış olan Prof. Dr. Melih Bulu, Prof. Dr. Fazıl Önder Sönmez, Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, eski YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve bu hukuksuz uygulamalardan aynı derecede sorumlu olan ve duyurunun gerçekleştirildiği sırada rektör yardımcılığı yapan rektör Prof. Dr. Naci İnci için de suç duyurusunda bulunduk.
Usule aykırı
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji Bölümü Başkanlığı 5 Kasım 2021 tarihinde gelen bilgilendirme yazısıyla bölüme yeni bir atama yapıldığını öğrendi. Atama süreci yaz aylarında başlamış ve rektörlük tarafından üniversite kamusuna haber verilmeden yürütülmüştü. Üstelik 1416 sayılı yasa uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı’nca İngiltere’ye yüksek lisans ve doktora eğitimleri için burslu olarak gönderilen bu kişinin doktorasını aldığı akademik uzmanlık alanı üzerinde ne o zamanki bölüm, ne fakülte, ne de üniversite yönetimleri gereksinim bildirmemişlerdi. Özetle, Boğaziçi Üniversitesi’nde Prof. Dr. Naci İnci ve yakın çevresi dışında kimsenin varlığından haberi olmadığı bir kişi bölüm ve fakülte görüşü olmadan, üstelik bölüm akademik isteklerini sağlayıp sağlamadığı belirsizken ve en önemlisi 1416 sayılı yasaya açıkça aykırı olarak usule aykırı olarak atanmıştır.
Akademisyenlerin iradesi hiçe sayıldı
İkinci hukuksuzluk, hem Bulu hem İnci ile süren senato ve üniversite yönetim kurulunda oy çokluğu sağlama uğraşının daha önce de gördüğümüz ve idari mahkemelere başvurduğumuz örneklerinden birisidir. Senatör ve ÜYK üyelerimiz, İnci’nin keyfi kararlarına karşı durdukları için, atanmış yönetim enstitülere görüşlerini kolayca belirleyebilecekleri müdürler atamak istiyor ve bunun için üniversite dışı çözümler aramak zorunda kalıyor. Bu konuda en son örnek Sosyal Müdürler Enstitüsü Müdürlüğü’ne atanan Doç. Dr. İlhami Öztürk’tür. Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olan Doç. Dr. İlhami Öztürk
-önce 2547 S.K. 40/b usulü ile ve geçici olarak görevlendirildi,
-daha sonra 17 Kasım 2021 tarihinde de asaleten Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü olarak atandı.
-Oysa 9 Şubat 2021 tarihinde, açık bulunan enstitü müdürlüğüne, bağlı 18 bölümde çalışan, mesleki açıdan yeterli, yönetsel tecrübeye ve birikime sahip tam zamanlı 73 profesör, 53 doçent, 106 doktor öğretim üyesinin 201’inin katıldığı bir eğilim belirleme yoklaması yapılmış ve katılanların 197 evet, 4 hayır oyu vererek iradelerini net bir şekilde ortaya koydukları bir müdür belirlenmişti.
-Gerek 15 Temmuz 2021 tarihinde görevden alınan Bulu gerek onu takip eden İnci akademisyenlerin eğilimlerini hiçe saymış ve seçilen müdürü atamamıştır.
-Üstelik İnci, İlhami Öztürk’ü asaleten enstitü müdürlüğüne atamadan 7 gün önce 2547 SK m.40/b usulü ile geçici olarak görevlendirmiştir.
2 atama durdurulmalı
Bu atama siyasi saiklerle üniversitemizi antidemokratik olarak ele geçirmek amacıyla gerçekleşmiş alenen hukuksuz bir atamadır. Üniversitelerin siyasî güdüm altına alınma çabasının sadece üniversiteler için değil tüm toplum için telafisi güç zararlar doğuracağı aşikârdır. Bu nedenle bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin akademisyenleri olarak üniversitemizde gerçekleşen bu iki atamanının durdurulması isteğiyle idari mahkemeye başvurduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
20’ye yakında dava açtık
Avukat Fırat Kuyurtar ise, “Boğaziçi Üniversitesi’ne 2 Ocak 2021 yılında Melih Bulu’nun atanması ile birlikte başlayan direniş bir yılını doldurdu. Anayasal kurumlar başta olmak üzere ülkemizin kıymetli değerleri olan kamu kurumları siyasal otoritenin pervasız, baskıcı ve yıkıcı otoritesi ile ciddi bir saldırı altında. Boğaziçi Üniversitesi de bu kurumlardan birisi ve ülkemizin üniversite alanında göz bebeği olması gereken bir kurum. Derdimiz, bu değere karşı idare eliyle başlamış saldırıları hukuk alanında yürüttüğümüz mücadele ile durdurmak, koruyabildiğimiz ölçüde korumak ve netice itibariyle bilinen manada varlıklarını devam ettirebilmelerini sağlamak. İşte bunun içindir ki geçtiğimiz zaman diliminde birçok konuda yirmiye yakın dava açtık ve açmaya da devam ediyoruz” dedi.
Oyunu kurallarına göre oynamıyorlar
Mücadelenin devam edeceğini kaydeden Kuyurtar, “Evet, Boğaziçi Üniversitesi’ne müdahale eden grup, ‘oyunu’ kurallarına göre dürüst ve adil bir şekilde oynamıyorlar ve mahkemeleri etkileme çabasına dahi girişiyorlar. Ama biz ne onların bu zorbaca tutumlarından çekiniyoruz ve bu nedenle pes ediyoruz, ne de zorbalıkla korkuttukları veya etkileri altına aldıkları yargıçlardan adalet bekliyoruz. Biz hukuka, hukukun üstünlüğüne inanan yurttaşlar olarak, hukuka bağlı yargıçlar da olduğuna ve bu zorlu süreçte elbet bir şekilde hukukun tekrar tesis edileceğine inanıyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi’ne son olarak yapılan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür ataması ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne 1416 Sayılı Kanun uyarınca yapılan atama insanların aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değil. Kendilerini üstünlerin hukukuna tabi gören Boğaziçi Üniversitesi rektörü ve çalışma arkadaşları, görünüşte evrak eksikliklerini gidermek için hemen her yola başvuruyorlar ve neticede ben yaptım oldu demekten başka bir şey de yapmıyorlar” ifadelerini kullandı.
Vicdan bu yapılanlara itiraz etmeyi gerektiriyor
Av. Kuyurtar sözlerini şöyle noktaladı: “Sanki Boğaziçi Üniversitesi’nin yüzlerce akademisyeni kendilerini ve akademiyi yönetme, planlama kapasitesi, bilgi, birikimine sahip değillermiş gibi hiçbir tecrübesi olmayan ve kurum dışından tanımadıkları bir kişinin idaresine mecbur kılınıyorlar, sanki Boğaziçi Üniversitesi Bölümleri kadro ihtiyaçlarına kendileri karar veremezmiş gibi, sanki Boğaziçi Üniversitesi ülkede ve dünya çapında en iyi öğrencilerin girmek için birbirleri ile yarıştıkları bir üniversite değilmiş gibi bir gece ansızın, kurumun bütün dengesini yıkıcı neticeleriyle bozmak pahasına atamalar yapıyorlar. Sadece bu cümleden dahi, rektörün, idarenin yaptığı işlemleri hangi hukuki ölçütlerle yaptığının hukuken hesabını vermesi gerektiği açık. Akıl, bilim, vicdan bu yapılanlara itiraz etmeyi gerektiriyor ve bu nedenle de bir milim geri durmaksızın, sonuç ne olur demeden, süresinde, etkili ve güçlü bir şekilde itiraz edilmeye devam ediliyor.”
Not: Fotoğraf: Hande Sart
HABER MERKEZİ