Çocuğa yönelik cinsel şiddet sadece fiziksel olarak uygulanmıyor. Gittikçe gelişen internet teknolojileri çocuğa yönelik cinsel şiddetin faillerini, suçlularını bir araya getiriyor.
Bu kişiler çeşitli teknolojiler aracılığıyla çocukların istismar görüntülerini paylaşıyor, satıyor. Suç işleyen bu kişiler bu tür sitelerde kullanılan şifreleme sistemleriyle yakalanma ve yargılanma kaygısı taşımadan kaçabileceklerini düşünüyorlar.
Neyse ki her zaman öyle olmuyor. Geçtiğimiz aylarda Almanya’da siber suçlarla mücadele uzmanları aylar süren soruşturma sonucunda, çocukların cinsel istismar edildiği görüntülerin yayınlandığı bir platformun internet yayınlarına son verdi. Bu internet sitesinde 200 bini aşkın çocuğa yönelik cinsel şiddet verisi ve çok sayıda kullanıcı bulunuyordu.
Bir yandan da yapılan çalışmalar insanların bu tür içerikleri izlemenin “kurbansız bir suç” olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Ancak biliyoruz ki bu görüntülerdekiler gerçek çocuklar ve bu çocuklar gerçek cinsel şiddet maruz kalıyor. Üstelik bu çocuklar şiddete maruz kaldıkları görüntülerin tekrar tekrar paylaşıldığı bilgisine de sahipler.
Finlandiyalı bir insan hakları grubu Protect Children geçtiğimiz günlerde bir anket çalışmasının sonucunu yayınladı. Çalışmanın temelini oluşturan anket Dark Web denilen ağda yayınlanarak veri toplanmış. Dark Web çeşitli tarayıcılarla girilen internet ağının, çocuğa yönelik cinsel şiddet materyallerinin de bulunduğu yasadışı içeriklerinin yer aldığı alan. Grubun bu anketi yapmaktaki amacı; çocuğa yönelik cinsel şiddeti önlemek için çok yönlü çalışmalar yapılması gerektiği yaklaşımıyla, çocuğa yönelik cinsel şiddet içeriklerine erişen kişiler hakkında bilgi toplayarak önleyici politikalar için veri toplamakmış.
Anket Dark Web’e yerleştirildiği için kullanıcılar polis tarafından izlenmekten korkmadan doldurabilmişler. Genellikle çocuğa yönelik cinsel şiddet materyallerini işaretlemek için kullanılan kod kelimeleriyle etiketlendiği için de insanlar yasadışı görüntüler ve videolar ararken ankete rastlamışlar. İngilizce ve İspanyolca olarak yazılmış ancak Rusça, Arapça ve Çince de dahil olmak üzere diğer dillerde de uzun uzun yanıtlar alınmış. Sekiz ay sonra insanlar ankete cevap vermeye devam ediyormuş.
Protect Children gurubu bu durumu; insanların konuşması gerektiği ve anketin kendisinin bir müdahale olarak çalıştığı şeklinde yorumluyor.
Bu ankete yasa dışı içeriklere erişmek isteyenlerden en az 10.000 yanıt alınmış. Yanıtlar çarpıcı. Yanıt verenlerin % 70’inin 18 yaşın altındayken yani çocukken çocuğa yönelik cinsel şiddet materyali gördüklerini söylemiş. Bu kişilerin % 40’ı bu görüntülerine ilk maruz kaldıklarında 13 yaşın altında olduklarını eklemiş.
Anket yanıtlarında suçluların bir kısmı utanç duyduklarını bu yaptıklarını durdurmak istediklerini de belirtmiş. Bunun üzerine bu kişilere ayrı bir anket daha iletilmiş. Protect Children’ın yönetici direktörü ve çocukken cinsel şiddete maruz kalmış yetişkinlerle çalışan bir psikoterapist olan Nina Vaaranen-Valkonen bu sonuçları; kendi kendine yardım programları oluşturabilmek için kullanılacaklarını söylüyor. Bu programlarla amaçlarının kişilerin bu suçu işlemesini engellemek olduğunu vurguluyor.
Evet gittikçe artan internet ortamındaki çocuğa yönelik şiddet pandemiyle birlikte derinleşen bir kriz durumu. Bu krize çok boyutlu yaklaşmak ve çoklu politikalar geliştirmek önemli. TUİK 2017 rakamlarına göre gerçekten Türkiye’de 10 haneden 8’i internete erişiyorsa, Türkiye’nin AB ülkeleri arasında internet güvenliği konusunda en az donanımlı çocuklara ve ebeveynlere sahip olduğunu da düşünürsek Protect Children’ın yaptığı bu anket Türkiye için tartışmaya değer ve ilham verici olabilir.
Araştırmanın İngilizce yayınına ulaşmak için: https://suojellaanlapsia.fi/2021/09/23/redirection-survey-report/