Mezopotamya Ekoloji Hareketi Eşsözcüsü Ataş, Dersim’de söndürülmesine izin verilmeyen orman yangınlarının sadece Dersim’i değil, Türkiye’nin her yerini etkilediğini belirterek, herkesi tepki göstermeye çağırdı
Mezopotamya Ekoloji Hareketi Eşsözcüsü Seher Kadiroğlu Ataş, Dersim’de devam eden yangına karşı herkesin güçlü bir tepki örgütlemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Ekolojistler olarak İzmir’in,İstanbul’un, Trabzon’un da ciğerlerinin yandığını söylüyoruz. Bu tahribatın durdurulması için tüm kesimlerin oraya yönelmesi gerekiyor” dedi. Dersim’de orman yangınları devam ederken, bölgede her yaz binlerce hektar orman, yangınlarla yok ediliyor. Orman yangınlarının özellikle operasyon bölgelerinde gerçekleşmesi dikkat çekiyor. Dersim’de yaşandığı gibi yangınların söndürülmesi için hiçbir girişimde bulunulmazken, bölge halkının müdahalelerine de izin verilmiyor. Mezopotamya Ekoloji Hareketi Eşsözcüsü Seher Kadiroğlu Ataş, dünya genelinde orman yangınlarının insan eliyle ya bir kibrit ya bir sigara izmaritiyle oluştuğunu ancak bölgede çok farklı bir durum yaşandığını vurguladı. “Burada ormanlar direkt sistemin eliyle yakılıyor ve hiçbir müdahaleye izin verilmezken, orman yangınlarının olduğu alanlar yasaklanıyor” diyen Ataş, bunun da asimilasyon ve insansızlaştırma politikası olduğuna dikkat çekti. Ataş, “Terör faaliyetlerinin orada yaşandığı yalanıyla o bölgeleri boşaltmak, istedikleri gibi doğa tahribatına girebilmek için ormanları her sene yakıyorlar” dedi.
Bu sene Hakkari Çukurca’da 1 kilometre uzunluğunda 600 metre genişliğinde bir alanın iki gün boyunca yandığını kaydeden Ataş, köylülerin alana girmek istediğini ancak “yasaklı bölge” olduğu gerekçesiyle kimsenin müdahale edemediğini aktardı. Ataş, “Bingöl’de bu sene yakılan ormanların sayısı da fazlaydı. Genç ilçesinin Suveren ve Güzeldere jandarma karakollarının yakınındaki alanda büyük tahribatlı orman yangınları gerçekleşti. Yine Bingöl’e de hiçbir köylünün, gönüllünün, aktivistin girmesine izin verilmedi. Tespitlerimize göre orada da 4 gün boyunca orman yangınları devam etti. Yine Lice’de her sene olduğu gibi bu sene de orman yangınları devam etti. Mardin’de de bilinçli bir şekilde orman yangınları gerçekleştirildi” dedi.
‘Valilik gerçeği yansıtmıyor’
Dersim’de orman yangınlarının sürdüğünü hatırlatan Ataş, Dersim’de de orman yangınlarının operasyonlar sonucu kullanılan bombalama ve top atışları sonucu çıktığını kaydetti. Ataş, “Özelikle Hozat ilçesinde orman yangınları müdahale edilemeyecek büyüklüğe ulaşmış durumda. Aktivist arkadaşlarımızın yaptığı bilgi aktarımlarından büyük çaplı orman yangınlarının gerçekleştiği anlaşılıyor. Dersim Valiliği’nden ‘örtü altı yangını’ açıklaması yapılıyor. Havuz medya yoluyla oradaki kurumuş otların yandığını bunun ormana zarar vermediğini aktarıyorlar. Ancak bunun böyle olmadığını biliyoruz. Orman yangınlarıyla birçok canlı türü yok olmak üzere. Ekosistem uzun yıllar toparlayamayacak şekilde tahribata uğramakta. Dersim dağlarında arıcılık, hayvancılık yapılıyor. Bilinçli olarak yürütülen Dersim bölgesini insansızlaştırma politikası sonucu insanlar dolaylı olarak ekonomik bir gelir elde edemeyince büyük kentlere göçmek zorunda kalıyorlar. Buradaki kültürlere entegre olup aslında bir kimlik, hafıza kaybına ve asimilasyona sebep oluyor” diye belirtti.
‘Güçlü bir tepki olmalı’
Sadece ekolojistlerin değil tüm sivil toplum örgütlerinin, demokrasi ve emek alanında mücadele eden herkesin, bu konuda hassasiyeti olan bütün insanların Dersim için güçlü bir tepki örgütlemesi gerektiğini vurgulayan Ataş, “Dersim’de yanan ormanlar yalnızca Dersim’i etkilemeyecek. Biz ekolojistler olarak Dersim’de yanan ormanlarla İzmir’in İstanbul’un, Trabzon’un da ciğerlerinin yandığını söylüyoruz. Bu tahribatın durdurulması için tüm kesimlerin oraya yönelmesi gerekiyor. Biz hem Türkiye’deki basına hem de uluslararası basına Dersim’deki bilinçli, sistemli, politik yangınlara ilişkin raporlarımızı gönderiyoruz. Bölgeye gidilemese de, herkesin kendi yerinde bu durumu gündemleştirip destek sağlaması gerekiyor” dedi.
VAN/JINNEWS