Kdp Başkanı Mesut Barzani ne diyordu: ‘PYD Rojava’da devrim yaptığını iddia ediyor. Böyle bir devrim yoktur.’ Peki! Bu dönemde Barzani’nin partisi ne yapıyordu? Rojava-Başur sınırına hendekler kazıyordu… Rojava devrimi Kdp’nin on yıl önce üzerine politika belirlediği aşamayı çoktan geçmiş, kendisini dosta düşmana kanıtlamıştır
Ali Sinemilli
İspanya’ya bağlı Katalonya Özerk Yönetimi Parlamentosu 20 Ekim’de aldığı kararla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni resmi olarak tanıdı. Katalan Parlamentosu’nun aldığı karar dünyada bir ilki teşkil etti ve doğal olarak tartışmalara neden oldu. Alınan karar üzerine konuşan Katalonya Parlamentosu Meclis Başkanı Laura Borras ‘Özerk Yönetim’in kadın önderlere, ekolojiye ve yerel yönetimlere dayanmasının’ önemine vurgu yaparak ‘kardeş Kürt halkı’ ile dayanışma mesajı verdi.
Katalonya Parlamentosu’nun aldığı karar üzerine gözler bir kez daha Federe Kürdistan Parlamentosu’na çevrildi. Başta Kürtler olmak üzere konuyu yakından takip eden kesimler Kürdistan Parlamentosu’nun gecikmiş de olsa böylesi bir karar alması gerektiğini belirttiler. Bu yönlü çağrılar yaptılar. Fakat aradan geçen iki aya rağmen ne parlamentonun gündemine bu konu geldi ne de ciddi bir tartışma gerçekleşti. Şahıslar düzeyinde bu konuyu gündeme getirenler oldu ama onların da pek bir etkisi olmadı. Deyim yerindeyse dünyanın öbür ucundan Katalanlar ‘kardeş Kürt halkı’ ile dayanışma ihtiyacı hissedip adım attılar fakat Rojava’nın hemen yanı başındaki ‘Kürtler’ böyle bir ihtiyaç hissetmediler ve adım atmadılar.
Anlaşılması zor olsa da pratikte yaşanan durum bu minvaldeydi hatta daha fazlasıydı.
Kuşkusuz, Güney Kürdistan’daki egemen siyaseti bilenler için yaşananlar şaşırtıcı değildi fakat yine de beklenti en azından uzaktaki kardeş halk Katalanların gerisine düşmemeydi. Katalonya Parlamentosu’nun aldığı kararı Kürdistan Parlamentosu da hayli hayli alabilir ve Rojava yönetimine desteğini ifade edebilirdi.
Açık ki, bunların hiçbiri olmadı fakat farklı gelişmeler oldu ve bu gelişmeler Kürt halkının Kdp’ye dönük tepkisine tepki, öfkesine öfke kattı.
Bilindiği üzere bir süre önce Rojava ile Başur Kürdistan arasındaki Sêmalka Sınır Kapısı, Kdp’nin tek taraflı kararı ile kapatıldı. Ardından ticaret için kullanılan El Welîd Sınır Kapısı’nın da kapatıldığı belirtildi. Yani herkesin Kdp’den olumlu bir adım beklediği, Güney Kürdistan yönetimine çağrılar yaptığı bir süreçte, Kdp tüm bunların tersi yönünde bir karar aldı ve bunu uygulamaya koydu. Şimdi herkes Kdp ne yapmak istiyor, amacı nedir? Bu karar ile neyi hedefliyor demektedir. Şüphesiz, kardeşin üzerine kapıyı kapatmanın herhangi bir gerekçesi olamaz, her ne sebeple olursa olsun böylesi bir girişim mazur görülemez. Ki, görülecek hiçbir yanı yoktur. Bu açıdan atılan adımın, alınan kararın arka cephesine bakmak faydalı olacaktır. Öbür türlü güncel manipülasyonların etkisinde kalma olur ki, bunun da hatalı sonuçlara götürmesi çok doğaldır.
Hatırlayalım! Rojava Devrimi’nin kendisini ispatladığı, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir yanında heyecanla tartışıldığı 2013-14 sürecinde, Kdp Başkanı Mesut Barzani ne diyordu: “PYD Rojava’da devrim yaptığını iddia ediyor. Böyle bir devrim yoktur.” Peki! Bu dönemde Barzani’nin partisi ne yapıyordu? Rojava-Başur sınırına hendekler kazıyordu. Ardı sıra bütün sınır hattına inşa edilen karakollar da biliniyor. İşin doğrusu, bu örnekler birçok şeyi anlamaya yetiyor. Kdp, Rojava Devrimi’ne ilk gün nasıl yaklaşmış, politika belirlediyse bugün de benzer bir yaklaşım içindedir ve bundan herhangi bir dönüş yoktur.
Rojava Devrimi ve bu devrimin açığa çıkardığı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Kdp için ortaklık kurulacak, birlikte iş yapılacak bir kardeş yönetim değil de darbe vurulup zayıflatılması gereken, yapılabilirse denetime alınması gereken bir ‘idare’ olmaktadır. Kdp; Efrîn, Gire Spî ve Serêkaniyê’de işgalcilerle iş tutarken, Akp-mhp faşist iktidarının Rojava’ya yönelik soykırım uygulamalarına sessiz kalırken bu saikle hareket etmektedir.
Özcesi, Kdp’nin Sêmalka Sınır Kapısı’nı kapatması bu tarihsel arka plandan bağımsız değildir. Yeni olan bir şey yoktur. Mesut Barzani 2013 sonbaharında Rojava’ya nasıl yaklaşacaklarını beyan etmiş, aradan geçen zamanda da belirlenen bu politika dahilinde hareket edilmiştir.
Son tahlilde Kdp, Sêmalka Sınır Kapısı’nı kapatarak Rojava’yı nefessiz bırakmak, bu tarz tehdit ve şantajlar ile devrim güçlerine geri adım attırmak istemektedir. Niyetin bu olduğu açıktır. Fakat unutulan, daha doğrusu hesap edilmeyen bir gerçek vardır: Rojava Devrimi, Kdp’nin on yıl önce üzerine politika belirlediği aşamayı çoktan geçmiş, kendisini dosta düşmana kanıtlamıştır. Gerek siyasal-askeri alanda gerekse de toplumsal inşa alanında günbegün kurumlaşan bir devrim gerçekliği söz konusudur. Mevcut konjonktürde ne Kdp’nin ne de arkasındaki güçlerin devrimi durduracak güçleri vardır ve görünen o ki olmayacaktır da. Dikkat edilirse, devrime düşmanlık yapan Akp-Kdp ikilisi her geçen gün daha fazla erir, yok olurken Rojava Devrimi bir çınar misali köklerini daha fazla derinlere salıyor, büyüyor.