Siyahlara yönelik asimilasyon, katliam, işkence, hapis içeren Apartheid rejimine son verilmesinin kilit isimlerinden olan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nda da yer alan Güney Afrikalı başpiskopos Desmond Tutu hayatını kaybetti. Irkçılığa karşı duruşuyla ‘Güney Afrika’nın vicdanı’ olarak adlandırılıyordu
Güney Afrika’da azınlıktaki beyazların polis, asker, yargı gücüyle inşa ettiği Aapartheid’e (NATO tarafından desteklenen ırkçı rejim) son verme mücadelesinde önemli rol oynayan, Nobel barış ödüllü başpiskopos Desmond Tutu yaşında hayatını kaybetti. Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nda 10 yıl çalışan Desmond Tutu, Öcalan’a Özgürlük Komitesi’nin de sözcülerindendi.
Irkçı rejimin geriletilmesi ve ortadan kaldırılması mücadelesinde Nelson Mandela gibi gerilla örgütlemeleri yapan, legal örgütlenmelerde yer alan isimlerle yan yana durmaktan çekinmeyen Desmond Tutu 90 yaşında hayata veda etti.
1970’lerden beri ırkçı rejime karşı sesini yükselten Desmond Tutu, Apartheid rejiminin 1990’ların başında yıkılması sonrası bu dönemde işlenen suçları soruşturmak ve toplumsal uzlaşma sağlamak amacıyla kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na yaklaşık 10 yıl boyunca başkanlık etti.
Güney Afrika’nın vicdanı
Tutu, ‘Güney Afrika’nın vicdanı’ olarak anılıyordu.
Ölümünün ardından Güney Afrika Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Başpikopos Desmond Tutu’nun vefatı, bize özgür bir Güney Afrika’yı miras bırakan sıradışı bir Güney Afrikalılar nesli açısından yeni bir kayıp” denildi.
Desmond Tutu, Öcalan’a Özgürlük Komitesi’nin sözcülerinden
Desmond Tutu, aynı zamanda PKK Lideri Abdullah Öcalan’a Özgürlük Komitesi’nin sözcülerindendi.
Desmond Tutu bir konferansa şu mesajı göndermişti:
“Tanrıya Türkiye’de Kürt sorununu çözmesi için dua ediyoruz. Desteğiniz için teşekkürler. Umarız Sayın Öcalan yakın zamanda serbest bırakılır ve Mandela gibi normal bir toplum içerisinde olumlu bir rol oynamaya devam eder. Tanrı sizinle beraber olsun.”
Kobanê’ye yönelik 2014’de işgal saldırıları olduğunda Kürtlerin yanında yer alan Tutu, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen Kürt konferanslarına da katılmıştı. Aynı zamanda bu konferanslara öncülük edenler arasında yer alan Desmond Tutu, Türkiye’nin yargılandığı 2018’deki Uluslararası Tribunal’e öncülük etmişti. Tutu, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için “Vakit geldi” kampanyasının önemli aktörlerinden biri olurken, tecridin kaldırılması için 2019’da çağrı yapan 50 Nobel Ödüllü şahsiyetten biriydi. Bu çağrıda şu ifadeler yer almıştı: “Bizler değişik alanlarda Nobel Ödülü’ne layık görülmüş isimler, gelinen bu kritik aşamada özelde Türkiye hükümeti genelde de uluslararası kamuoyuna Abdullah Öcalan ve Türkiye’deki tüm siyasi tutuklular üzerindeki tecridin kaldırılması için acil adım atma çağrısında bulunuyoruz.”
İmza kampanyası
Öcalan’a Özgürlük Kampanyası, Güney Afrika lideri Nelson Mandela’dan bu yana en büyük özgürlük kampanyası olarak dikkat çekiyor. Bir siyasi tutuklu için yürütülen bu en büyük kampanyada, 10 milyon aşkın imza toplandı.
Kampanyayı, aydınlar, siyasetçiler ve milyonlarca üyesi olan sendikalar ile çok sayıda hareket destekledi. Destekçiler arasında Nobel Barış Ödülü sahibi Güney Afrikalı Başpiskopos Desmond Tutu, Nobel Barış Ödüllü Mairead Maguire, Noam Chomsky, Nobel Barış ödüllü Doğu Timor eski Cumhurbaşkanı Jose Ramos-Horta, Prof. Angela Davis, İrlandalı lider Gerry Adams, Basklı lider Arnaldo Otegi, İngiliz ve İrlanda sendikası Unite the Union, Birleşik Krallık genel sendikası GMB ve yine İngiliz sendika Durham Miners Association yer aldı.
BDP heyetini ağırladı
BDP heyeti de Cape Town’da Güney Afrika’nın Nobel Barış Ödüllü dini lideri Desmond Tutu tarafından ağırlanmıştı. BDP Eşgenel Başkanı Gülten Kışanak, görüşmeyle ilgili olarak, “Desmond Tutu ‘Önce Öcalan ve Kürtler için dua edelim. Görüşmemize duamızdan sonra başlayalım’ dedi. Yaklaşık 5 dakika dua etti. Biz de sonunda ‘Amin’ diyerek duaya eşlik ettik” bilgisini verdi.
Bazı çarpıcı sözleri
Desmond Tutu, kelimeleri ve mizahı iyi kullanıyordu. Bazı sözleri şöyle:
* Bu, tartışan bir Zambiyalı ile bir Güney Afrikalının hikayesidir. Zambiyalı, Deniz Bakanı’nı övüyor. Güney Afrikalı soruyor: “Ama donanmanız yok, denize erişiminiz yok, nasıl bir Deniz Bakanlığınız olabilir? Zambiyalılar ise şöyle yanıtlıyor: ‘Ve senin Güney Afrika’da Adalet Bakanlığın var, değil mi?’ (11 Aralık 1984, Nobel Barış Ödülü verilirken)
* Beyazlara karşı nazik olun, insanlıklarını yeniden keşfetmeleri için size ihtiyaçları var. (Ekim 1984, Apartheid rejimin en dehşeti durğa çıkardığı dönemler)
* Tanrı aşkına, duyacaklar mı, beyazlar duyacak mı ne demeye çalıştığımızı? Lütfen sizden tek isteğimiz, bizim de insan olduğumuzu kabul etmeniz. Derimizi yüzdüğünüzde kanıyoruz, bizi gıdıkladığınızda gülüyoruz. (Güney Afrika’ya yaptırım çağrısında bulunduğu konuşma, Ocak 1985)
* Dalai Lama’yı yarattığı için Tanrı’ya derinden şükrediyorum. Bazılarının dediği gibi, Tanrı’nın ‘Tamam, bu adam, Dalai Lama, fena değil. Ne yazık ki Hıristiyan değil?’ diye cidden düşünüyor musunuz? Böyle olduğunu düşünmüyorum, çünkü bilirsiniz, Tanrı bir Hıristiyan değildir. (Haziran 2006, Brüksel)
* Homofobik bir Tanrı’ya tapmayacağım (…) Homofobik bir cennete gitmeyi reddedeceğim. Hayır, üzgünüm derdim, diğer tarafa gitmeyi tercih ederim. Apartheid’e karşıydım. Benim için aynı seviyede. (Temmuz 2013)
CAPE TOWN