İnanç grupları temsilcileri, HDP’nin 3. Yol olarak önerdiği Demokrasi İttifakı’nın imkanlarını değerlendirdi
AKP-MHP ve ulusalcı kesimlerin desteklediği iktidar bloku gittikçe güç kaybederken, karşıt blok CHP ve İYİ Parti’nin oluşturduğu Millet İttifakı ise toplumun önünü açacak hamle yapamıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise eylül ayının sonunda açıkladığı ‘Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu’yla ‘Demokrasi İttifakı’ önerisi yaptı. İki blok arasına sıkıştırılan siyaseti aşmak için HDP’nin önerisi farklı kesimlerde yankı buldu. Mevcut ikili blokun toplumun taleplerini karşılamayacağına işaret eden inanç gruplarının temsilcileri HDP’nin önerisini olumlu karşılarken, iktidardan rahatsız olan her kesime ulaşacak bir siyasetin gerekliliğine vurgu yaptı. Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Başkanı (PSAKD) Gani Kaplan, Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eşbaşkanı Saime Topçu ve Anti-Kapitalist Müslümanların Sözcüsü ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık, HDP’nin Türkiye’nin önünü açacak, Aleviler dahil toplumun farklı kesimlerini kapsayacak bir 3. Yol’un öncülüğünü yapması gerektiğini belirtti.
Geleceğin inşası
Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Başkanı (PSAKD) Gani Kaplan, HDP’nin Demokrasi İttifakı önerisini önemli bulduklarını kaydederek, deklarasyonda Alevilerin taleplerinin doğrudan yer almamasını eleştirdi. Kaplan, 11 madde içeren öneri dizisinin ‘Türkiye’nin geleceğinin inşasına yönelik’ olduğunu vurguladı.
Devamında Kaplan, şunları dile getirdi: “HDP’nin 11 maddelik deklarasyonunda Alevilerin talepleriyle ilgili hiçbir sözcüğün geçmemesini onlara ilettik. Açıklamadan hemen sonra Alevilerin de katıldığı HDP Eşbaşkanları ile toplantıda görüşlerimizi dile getirdik. Karşılıklı olarak niyetin kötü olmadığını anladık. Aleviler ile ilgili bir maddenin olmaması bizi üzdü. Çünkü Alevilerin beklentisi yüksek. Fakat şimdiye kadar Türkiye’nin, demokrasinin yeniden inşa edilmesi anlamında gerçekten ciddi olarak hazırlandığını gördük. Genel anlamda düşününce bir sıkıntı görmedik, olumlu bulduk. Eğer gerekirse Alevi kurumları olarak bunun altına imza atacağımızı da HDP’ye söyledik.”
İki ittifakın da genleri aynı
Kaplan, mevcut iki ittifak blokunun politikalarının temelde farklı olmadığına dikkat çekti. Muhalif görünen Millet İttifakı’nın da bileşenlerinin de Alevilere bakışının farklı olmadığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “Şimdi iki ittifak var. Cumhur ve Millet İttifakı’nın da ikisinin de bileşenlerine baktığımızda aslında ikisinin de genlerinin birbirinden çok farklı olmadığını düşünüyoruz. Ülkenin bir derin devleti ve derin devletin derin partisi MHP var. Derin devlet aklı bunu ikiye böldü, birini Cumhur birini de Millet İttifakı’na da -İYİ Parti’yi- gönderdi. Diğer yandan AKP ve Saadet Partisi’nin de genleri arasında bir fark yok Aleviler açısından. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin bu iki ittifaka mahkûm edilemeyeceğini düşünüyoruz. Mutlaka ama mutlaka üçüncü bir ittifakın kurulması gerektiğini söylüyoruz. Bu ittifak çalışmaları yürütülürken Alevi örgütleri olarak da bu ittifakın parçası olmaktan memnun olacağımızı hem HDP’ye hem de gittiğimiz yerlerde, şehirlerde örgütlerimizde bunu anlatıyoruz. Türkiye’nin demokrasi ittifakına ihtiyaç olduğunu ve mevcut iki ittifakın isimleri değişse de tarihsel genlerinin aynı olduğunu ifade ediyoruz.”
3. göz ihtiyacı
Kaplan halkın iki ittifaka mahkûm edilmemesi gerektiğinin altını çizerek, toplumun geniş kesimlerine hitap edecek özgürlükleri kapsaması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Yani daha geniş ve kapsayıcı, sol-demokratik güçlerin olacağı, herkesin kendisini rahatlıkla içeride iç tartışmalarda ifade edebileceği ama dışarıya karşı bütünlüklü olarak ortak sesin çıktığı bir demokrasi ittifakına bu ülkede ihtiyaç var. Kürt meselesi, sendikal halklar, basın özgürlüğü, kadın, çocuk hakları, LGBT-İ hakları, inanç gruplarının da kendini bulabildiği, herkesin kendini bulabildiği, bu ülkenin önünü açacak bir ittifak olmalı. Halk bu iki ittifaka zorunlu olarak mahkûm edilmemeli. Ekonomik sıkıntılar meselesine baktığımızda Millet İttifakı gelecekte halkı zor duruma düşürecek açıklamalar yapıyor. Bu da gösteriyor ki mutlaka üçüncü bir göze, üçüncü bir yola ihtiyaç olduğunu gösteriyor.”
Tek adam rejimine karşı
Anti-Kapitalist Müslümanların Sözcüsü ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık, Cumhur İttifakı’na karşı kurulacak bir ittifakın öncelikle tek adam rejiminden rahatsızlık duyan her kesime açık olmasının önemini vurguladı. Eliaçık, ittifak içerisinde yer alacak hiçbir kesimin kendi görüşünü dayatmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Şimdi mevcut 20 yıllık iktidarın karşısına onun benzeri bir tek adamla çıkılmamalı. Çünkü bu kurulan tek adamın tekrarı anlamına gelecektir. Bu tek adam gidecek, bizim tek adam gelecek ve aynı şeyi sürdürecektir. Halbuki biz tek adamdan kurtulmak istiyoruz. O halde geniş katılımlı ve çaplı bir ittifak kurulması gerekiyor. İttifakın çeşitli yol ve yöntemleri olabilir. İttifak demek bizim görüşümüzdeki insanlarla bir araya gelmek demek değildir. Bizimle aynı düşünmeyen, kuracağı sistem Türkiye’nin geleceği hakkındaki görüşleri, din, millet-ulus, Kürtler hakkında ve çeşitli konularda bizden farklı düşünen ve fakat muhalif olan ve tek adam sisteminin değişmesini isteyenlerle bir ittifak kurmak demektir. Dolayısıyla şu olmasın bu olmasın, şu bize uzak bu bize yakın diye düşünülmesin. Tek şart muhalif olması, 20 yıllık tek adam rejiminin ortadan kaldırılmasını istemesidir.”
Siyasette çözüm tükenmez
Eliaçık, tek adama dayalı rejimin değiştirilmesinden sonra her kesimin düşüncelerini dile getirebileceğini kaydederek, şunları dile getirdi: “Bunun yerine ne gelecek? Bunun yerine ne geleceği konusunda insanlar görüşlerini söyleyebilir. Sonuna kadar uzlaşmak gerekmez. Tek adam sistemi gider, onun yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem deniliyor, Meclis’in, yasamanın, yürütme ve yargının daha etkin olduğu, basının daha özgür olduğu, daha çoğulcu bir sisteme dışarıdan destek de verilebilir. Biz içinde yer almayız, dışarıdan destek verebiliriz, denilebilir. Gerek gördüğümüzde desteğimizi çekeriz. Bunun tek bir formülü yok, tek adam rejiminin karşısında oluşturulacak ittifakın tek bir çeşidi yok. Siyasette çözüm tükenmez. Muhalifleri bir arada tutacak bir formül bulmak lazım. O formül neyse onun üzerine çalışmak lazım. Kendi görüşünü dayatmama, illa bizim istediğimiz olacak dememek lazım. İktidarı değiştirdikten sonra kurulacak düzende şunları şunları istiyoruz diye şart öne sürmemek lazım. Dolayısıyla tek adama karşı çok adamlar ve kadınlar görüntüsü vermek lazım.”
HDP siyaseti belirleyecek güç
Eliaçık, HDP’nin siyaseti belirleyecek gücü olduğuna dikkat çekerek, daha esnek ve yaratıcı olmasını beklediğini kaydetti. Eliaçık, şu değerlendirmede bulundu: “Daha esnek, toplumun farklı kesimlerini kapsayan, açık-şeffaf bir platform olarak düşünülebilir. Şimdi CHP ve İYİP, HDP ile yan yana görünmek istemiyor. O zaman görünmeyecek şekilde bir ittifak kurulur. HDP’nin burada daha geniş davranması gerektiğini, her türlü formüle gelen iktidarın değişmesi noktasında onların suyuna giden ama kendi ilkelerinden taviz vermeyen bir duruş sergilemesi gerektiğini düşünüyoruz. Benimle yan yana gelmek mi istemiyorsunuz o zaman dışarıdan destekleriz ama çok fazla tersine giderseniz küt diye desteği de keseriz, o zaman da ortada kalırsınız. Bizim de nihayetinde 6 milyonluk bir kitlemiz var denilebilir. HDP siyaseti belirleyecek bir güçtür. Fakat bence yeterince siyaset yapamıyorlar, kıvrak değiller, bizi çağırmadın diye küsüyorlar. Geniş düşün, benim olmadığım bir ittifak mı istiyorsun ben dışarıdan görünebilirim diyecek. Şu an muhalifleri toplayarak tabiri caizse ‘babacan’ bir tavra ihtiyaç var. Bir formül buluruz diye düşünebilmeli.”
Bir arada yaşamanın yolu
Demokratik Aleviler Derneği (DAD) Eşbaşkanı Saime Topçu, Alevilerin tarihsel süreç içerisinde yaşadığı baskılara değinerek, “Bugün de yaşadığımız coğrafyada hak arama ve demokrasi mücadelesinin neferlerinden biri de yine Alevilerdir” ifadelerini kullandı. Topçu, HDP’nin Demokrasi İttifakı önerisinin toplumsal barışı öncelediğini belirterek, şunları söyledi: “HDP, yayınladığı 11 maddelik deklarasyonuyla, Türkiye halklarına demokrasi ve özgürlük ve bir arada yaşamın yolunu göstermiştir. Zaten HDP kuruluş mantığıyla tüm ötekilerin, hak mücadelesi veren işçi, emekçi, kadın, gençlik, öğrenci, samimi dindar, Kürtlerin ve Alevilerin örgütlenip mücadele edebilecekleri bir platformdur. Bu anlamda 11 maddelik demokrasi deklarasyonunu anlamlı buluyor ve destekliyoruz. Fakat deklarasyonda Alevilerin taleplerine vurgu yapılmaması bizce büyük bir eksikliktir. Alevilerin talepleri nettir, özgür yurttaşlık ve anayasal hakları. Bu taleplerin gerçekleşmesi için Alevilerin ortak bir mücadele etrafında güçlerini birleştirmeleri gerekiyor. Bugünkü Saray iktidarı Cemevlerinde yaptığı çalıştaylarla kendi Alevi’sini yaratarak gri pasaportlu imam görünümlü dedeler yaratarak Alevileri kendi potasında eriterek Aleviliği İslam içindeymiş gibi gösterip asimilasyonu derinleştiriyor.”
Halklar ve inançlar için umut
Topçu, HDP’nin kuruluş amaçlarına bağlı olarak önerisinin halklar ve inançlar için önemine değinerek, devamında şunları dile getirdi: “HDP coğrafyamızda yaşayan tüm halklar ve inançlar için bir umut olmuştur. Kendilerini ifade edebilecekleri bir platform sunmuştur. Artık halkların Cumhur ve Millet İttifaklarından bir umutları ve beklentileri kaldığına inanmıyorum. Bu anlamda var olan siyasal iktidardan mağdur olan herkesin örgütlenip, kendi renkleriyle kendini ifade edebildiği geniş bir demokrasi ittifakında halkların, emekçilerin ve inançların kendini daha rahat örgütleyeceğine inanıyoruz. Ayrıca HDP aslında coğrafyamızdaki ve siyasal alandaki kocaman bir boşluğu dolduran bir projedir. Böylece iktidarcı sistem karşısında kendini ifade edemeyen tüm ötekilerin ortaklaşabileceği ve ortak örgütlenip çalışma yapabilecekleri bir yapının boşluğunu doldurdu. Bu anlamda aslında HDP, Türkiye halklarına ortaklaşabilecek ve savunulması gereken bir mevzi olmuştur. Halklar, inançlar, kadınlar, gençler, çevreciler, savaş karşıtları ve toplumdaki ötekilerin kendi değerleriyle var olabilecekleri ve çalışma yapabilecekleri bir yer ve çatıdır. HDP halkların ortak mücadele çatısıdır. Bundan sonra yapılması gereken HDP’yi yıpratmak değil. Eleştiri ve özeleştirisi sağlam temelde yapılmış eylem ve söylemlerle, çatıyı yani HDP’yi büyütmek için ev ev, sokak sokak çalışıp daha çok kesimi bu çatının altına taşımaktır. HDP anlayışını değişik toplumsal kesimlerle ne kadar buluşturursak sonuç o kadar muazzam olacaktır.”
BİTTİ