Kürdistani İttifak partileri, batıda demokratik güçlerle en geniş ittifak ile bölgede Kürdi İttifak’ın birbirini tamamlayan bir 3. Yol olduğunu vurguluyor
İnan Kızılkaya
HDP’nin önerdiği ve sol parti ve demokrasi güçlerinin tartıştığı Cumhur ve Millet İttifakı dışında Demokrasi İttifakı’nın oluşturulmasına dayalı 3. Yol hamlesi Kürt partileri arasında da yankı buldu. Kürdistani İttifak içerisinde yer alan Kürdistan Komünist Partisi (KKP), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Azadi Partisi ve Kürdistan Demokrat Partisi-Bakur (PDK-Bakur) genel başkanları HDP’nin önerisini tartıştı. Her dört parti de Kürt halkının taleplerini karşılayacak ve Kürt sorununun çözümüne hizmet edecek önerinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Dört parti ayrıca batıdaki sol-demokratik güçlerin ittifakı ile Kürt partilerin kendi arasındaki ittifakının da birbirine alternatif değil, birbirini tamamlayan demokratikleşmenin parçası olarak gördüklerinin altını çizdi.
Kürtler anahtar konumunda
Kürdistan Demokrat Partisi Bakur (PDK-Bakur) Genel Başkanı Sertaç Bucak, HDP’nin ‘Demokrasi İttifakı’ deklarasyonunun, bütünlüklü bir değişimin olabilmesi için Kürt sorununda demokratik, barışçıl siyasal çözümüne katkı sunacak bir adım olması açısından Türkiye’nin demokrasi güçlerinin kazanılması gerektiğine işaret ettiğini belirtti. Türkiye’nin batısında tüm demokratik güçlerle bir ittifakın gerekliliğini vurgulayan Bucak, bu ittifakta bir sınırlandırma yapılmamasını sadece sol değil, farklı toplumsal güçlerle de temas sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Bucak, “Çok taraflı bir ittifak noktasında çağrıda bulunmak lazım. Ama diyelim ki Millet İttifakı ile bir ittifak gerçekleşmeyebilir. O da sorun değil. Onun dışında güçler var. Mesela 6 parti bir araya gelmişler, birtakım şeyler yapıyorlar. Demokratik güçlerle demokratik ittifak çağrısı yapalım. O karar onlarda kalsın. Ama önemli olan şu: Kürtler yerel seçimlerde Türkiye’nin büyük metropollerinde değişimin anahtarı olduklarını ispat ettiler. Yani bir biz aktörüz, siyasal bir aktörüz. Onun için bizim güçlü bir tavır, ses çıkarmamız gerekiyor. Seçimlerde başarı ve güç çok önemlidir. Anahtar konumunda olduğumuz zaman her türlü değişimde Kürt seçmeninin kararlarına ihtiyaç vardır. Bunun bilincinde hareket etmek gerekir. Biz demokrasi konusunda ve Kürt sorununun çözümü konusunda görüşlerimizi söyleriz. Tabii burada maksimalist istemler değil, adım adım olacak bir şeydir. Onun için merdiveni çıkarken nasıl adım adım çıkıyorsak, demokrasi ve Kürt sorunu noktasında da sabırlı adım atmak en doğru siyasal yöntemdir” değerlendirmesini yaptı.
Kürt ittifakı
Bucak, hukuk önünde eşitlik, insan hakları, medya, düşünce ve ifade özgürlüğü, barış, Kürt meselesinin kriminalize edilmemesi ve Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmesi gibi demokrasiyi ilgilendiren temel başlıklarda Kürt halkının taraf olduğunu kaydetti. Bucak, “Çünkü biz bu işin mağduru durumundayız halk olarak. Onun için böyle bir arzu içinde olan Türkiye’de her siyasi güç bileşenimizdir, ittifak güçlerimizdir. HDP’nin çağrısı da buna hizmet eden bir tutumdur” ifadelerini kullandı. Kürt siyasal kesimlerinin de kendi aralarında ortaklaşmasının önemine değinen Bucak, “Bu iş güç meselesidir. Kürt halkının belirli bir kesimi değil, tüm tarafları demokratik dönüşümün arkasında olursa bu çok önemli bir kazanımdır diye düşünüyorum. Kürt siyasi güçleri üzerine düşen görevi mutlaka yerine getirmelidir. Aynı şekilde Kürt partileri ve kendi aramızda çoklu görüşerek bir ittifak oluşturmasının da doğru olduğunu düşünüyorum. Her iki ittifak da birbirinin karşıtı değildir. Her iki ittifakın da birbirine ihtiyacı var. Çünkü biz hep birlikte bir değişim istiyoruz bu ülkede, demokrasinin gelmesini ve yerleşmesini istiyoruz. Bunun yanında demokratik bir dönüşümle birlikte Kürt sorununun da çözümünü talep ediyoruz. Demokratik bir rejimi de demokratik güçler ve demokratik partilerle birlikte gerçekleştirebiliriz. Çünkü demokrasinin olmadığı yerde çözüm olmaz, çözümün olmadığı yerde demokrasi olmaz” dedi.
Kürtlerin gücü
Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Cumhur ve Millet İttifakları dışında tutum alan HDP’nin Demokrasi İttifakı hamlesini olumlu bulduğunu belirtti. Çiftyürek, 3. Yol tarifiyle iki blok dışında kendi özgücüne dayanarak bir politik hat oluşturmasının önemini vurgulayarak, “Arka bahçe kapısında görüşme bir nevi uygun tabirle karanlıkta göz kırpma yerine açık şekilde bir tutum daha sonuç alıcıdır. Kendini doğrudan ortaya koyan ve toplumuna güvenen bir siyaset kazandırır. Bir tarafa yaslanmadan, kimseye mecbur olmadığını göstermek sonuç verir. Diğer sistem içi güçler sana göre konum almak zorunda kaldır. İstanbul yerel seçimlerinde Kürtlerin oylarının gücü değişime yol açtı. Bunun sonucunu kısmen tezkerede CHP’nin hayır demesinde gördük” tespitini yaptı.
Karanlık rejime karşı
Çiftyürek, batıdaki demokratik güçlerin birlikteliğinin yanı sıra Kürt partilerinin arasındaki ittifakın gerekliliğini de vurgulayarak, şunları söyledi: “İkinci önemli nokta ise Kürt partilerinin kendi içinde kuracağı ulusal-demokratik birliktir. Kürt halkının temel talepleri etrafında en geniş, her kesimin katılımıyla bir ortaklaşma olmalı. Yerel seçimlerde kısmen denendi, yeterli sonucu, etkiyi yaratamasa da bugünde devam ettirmek gerekir. Günlük olarak Kürt halkının taleplerine değen, çıkarlarını savunan ve geleceğe taşıyan sömürgecilik karşıtı bir birliktelik olmalı, demokrasi ittifakı. Sadece seçimlere yönelik değil, kalıcı düzlemde en geniş kesimleri kucaklayan bir anlayışla karşılanarak oluşturulmalı. Hem Türkiye’nin batısındaki demokratik güçler hem de Kürdistani partilerin ittifakı birbirine karşı değil, birbirini tamamlayan bugünkü karanlık rejime karşı bir tutumu da ifade eder. Bu iki dinamiğin gücü ve etkinliği halkların demokrasi zemininde buluşmasıyla iktidar bloku karşısında siyasetin de önünü açar.”
3. Yol güçlü potansiyel
İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkanı Mehmet Kamaç, HDP’nin açıkladığı 11 maddelik tutum belgesinin ülkenin içinde bulunduğu kritik dönemde hem siyasi hem ekonomik dönemde ortaya çıkmasının önemli olduğuna işaret etti. “Türkiye’nin ittifaklar siyasetine girdiği bir dönemde Cumhur ve Millet İttifakı olduğu bir vasatta hiç kimse ve hiçbir kesim salt anlamda bir parti siyaseti yapamaz. Çünkü parti siyasetinin böyle ittifakları siyaseti karşısında var olabilme ya da güçlü durabilme imkanı yok” tespitini yapan Kamaç, HDP’nin deklarasyonuna ilişkin bazı eleştirilerde bulundu. Kamaç, “Deklarasyonun irade anlamda çok güçlü tarafları var fakat zayıf bazı yönleri de var, bunu da ortaya koymak gerekiyor. 3. Yol dediğimiz Millet ve Cumhur İttifakı’na mecbur olmadan demokrasi güçlerinin bir araya gelip hak, adalet, özgürlük çerçevesinde bir siyaset ortaya koyması iradesi önemlidir. Bu açıdan 3. Yol güçlü bir potansiyele sahiptir. Zayıf tarafı şudur: HDP ile yaptığımız görüşmede söyledik. Sonuçta çok geniş bir yelpazede herkesle açık işbirliği siyaseti ortaya koyarken ne olursa olsun ve kim olursa olsun hiçbir tarafa kendini kapatmamak lazım. Belki HDP bu deklarasyonda kimle olmayacağını ortaya koyması itibariyle biraz zayıf tarafı var. Bu deklarasyonu dönemi ve içerdiği Türkiye’nin temel sorunları 11 madde ile formüle edip hem siyasetin hem de toplumun gündemine taşıması da önemlidir” ifadelerini kullandı.
Demokratikleşmenin yolu
Kamaç, Kürt meselesinin 3. Yol siyasetinin ana omurgasını oluşturduğunu belirterek, “Sonuçta Türkiye’yi demokratikleştirmenin yolu Kürt meselesinden geçer. Bugün Türkiye özgürlükler, demokrasi, insan hakları hatta ekonomideki krizler Kürt meselesine yanlış yaklaşımdan kaynaklanıyor. Kürt meselesi demokratik zeminde çözülmeden, Türkiye’de geçek anlamda demokrasiden, insan haklarından bahsetmek, sosyal yaşamda huzurlu olmak, ekonomik refaha ulaşmak mümkün değil. Bu açıdan Türkiye’de demokratikleşmeyi konuşurken başına Kürt meselesini koymak gerekiyor. Kürt meselesini demokratik bir zeminde hak, adalet, özgürlük zemininde çözmemiş bir Türkiye kim olursa ya da nasıl olursa olsun demokratikleşmesi mümkün değil” ifadelerinde bulundu. HDP’nin en büyük desteğini Kürtlerden aldığını vurgulayan Kamaç, “Bu zeminde yükselmiş bir partinin sonuçta kaldıraç gücü Kürtler ve Kürt meselesidir. Kürt meselesi ile ilgili atılacak ilk adım kim olursa ve ne olursa bütün Kürt kesimleriyle muhakkak zemin ne olursa olsun işbirliği ve güç birliğine gitmesi gerekiyor. Sonuçta Kürtlerin temel kazanımları, Kürtlerin yaşadığı sorunları birincil anlamda gündemine almakla Kürt kesimleriyle işbirliği ve güç birliğine açık olmaktan geçiyor. Bu manada Türkiye’de 3. Yol’un omurgasının Kürtler, Kürt siyaseti ve Kürt meselesinin oluşturması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Çözüme dair arayış
Partiya Azadî Genel Başkanı Ayetullah Aşitî, HDP’nin ‘Demokrasi İttifakı’ deklarasyonunu mevcut toplumsal/politik atmosferin zorluğuna rağmen olumlu bulduğunu söyledi. Sözlerinin devamında Aşitî, “Siyaset yapacaksan bulunduğun ortam neyi gerektiriyorsa, bugünkü şartlarda ne yapabiliyorsan onu yap. Ama yarın daha güzelini yapabilirsin de. Sürekli en iyisini aramaya çalışırsan hayattan istifade edemezsin. Günümüz şartlarında eğer deklarasyonun maddelerine riayet edilirse, taraflar uyum sağlarsa iyi şeyler olur” dedi. Deklarasyonun Kürt meselesinin çözümüne dair bir arayışa hizmet etmeye yönelik bir çalışma olduğunu belirten Aşitî, taleplerin reel olması gerektiğinin altını çizerek, “Önemli olan olabilirliği savunmaktır. Kürt sorununu çözmek için ilk önce insan hakları, demokrasi, siyasetin dürüst olması, makul insanların olması lazım yani bütün bunlar etkendir” dedi. Aşitî, HDP’nin Cumhur ve Millet İttifakı dışında konumlanmasına ilişkin ise “Siyaset amaçlar uğruna yapılır. Şu anda Kürt siyaseti öldürülmüyor diri diri gömülüyor. Diri diri gömülmekten kurtulmak için ne yapılması gerekiyorsa, karşıt tarafın niyet okumasına girmeden ne yapılması gerekiyorsa, açık şeffaf bir şekilde insan hakları noktasında buluşabilir. İnsan onurunu kurtarabilmek için kiminle temel haklar noktasında daha iyi bir duruma gelinecekse kapıları kapatmamak lazım” ifadelerini kullandı.
Kürt siyaseti direniyor
HDP’nin son yıllarda uğradığı baskıların da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Aşitî, “Bugünkü şartlarda Kürt siyaseti ölmemek için direnmeye çalışıyor. 1980’li yıllar gibi insanlar tabiri caizse cahiliye dönemi gibi diri diri gömülmüyor ama insanlar gömülmeyle sınanıyor, aç bırakılmayla sınanıyor. İnsanlar işinden alıkonulmakla sınanıyor. Dolayısıyla bir işi yaparken bir öncelik yapmanız gerekiyor, sıralama yapmanız lazım. Bugünkü sistem öldürerek değil belki ama işiyle, açlıkla, Kürdü açlıkla terbiye etmeye ve imha etmeye çalışıyor. Birdenbire bir insanı öldürürseniz tepki yaratır, çevresinde sosyal patlama yapar. Ama bir insanı gizliden gizliye, sindire sindire ortadan kaldırırsanız kimsenin dikkatini çekmez. Bugün Kürt siyasetinin dobra dobra üstüne gelmiyor, çaktırmadan geliyor. İnsanlar bunun farkına varamayabiliyor. Bugünkü şartlar hiç görmediğimiz şartlardır. Bugünkü metotla sistem tepki toplamıyor, kimse görmüyor, işitmiyor” şeklinde konuştu.