Cumartesi Anneleri eyleminin yasaklanması birçok kesimin tepkisini çekti. TİHV Başkanı Fincancı, bunun ‘failleri yargılamayacağız’ anlamına geldiğini söyledi. Rakel Dink ise yasağın acıları katmerleştirdiğini vurguladı
Yasin Kobulan / İstanbul-MA
Kayıpların akıbetini sormak için 23 yıldır her hafta Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri’nin 701’inci oturumu da polis tarafından engellendi. Annelerin, 90’lı yıllarda devlet eliyle işlenen cinayet ve kaçırmaların hesabının sorulması için yaptığı eylemin AKP tarafından yasaklanması bir çok kesimin tepkisini çekti. Önceki gün İHD önünden meydana yürümek isteyen annelere destek için gelen isimler, yasaklamaya tepkilerini dile getirdi. Destek için annelerin yanına koşan Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, yasakların acıları daha da katmerleştirdiğini dile getirdi. Barışı sağlamanın önemli olduğunu vurgulayan Dink,”Barış, adaleti sağlayarak yerine getirilebilir. İnsanların yüreğine su serpebilirler. İnsanların beklentilerine cevap verebilirler. Hükümet niçin var? Bütün bu sorunlara çözüm bulmak için var. Ne mutlu barışı sağlayanlara. Kim bugün barışı, selameti önemsiyor. Önemseyen öne çıksın” diye konuştu.
‘Failler korunuyor’
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da Cumartesi Anneleri’nin barışçıl eylemine yönelik saldırıyı hukuk dışı olarak tanımladı.”Biz failleri koruyoruz, yargılamayacağız” denilmesinin aslında faillerle işbirliği yapma anlamına geldiğini vurgulayan Fincancı,”Cumartesi Anneleri 90’lı yıllarda kayıpları durdurabilme gücüne sahip, son derece meşru bir hak kurumu olarak değerlendirilirken, bugün yeniden kayıpların başladığı dönemde çok önemli bir yere sahipler. Anayasayı tanımadıklarını biliyoruz. Son derece meşru hakkımızı korumaya devam edeceğiz” dedi.
‘Ağar’a boyun eğmedik’
HDP Milletvekili Oya Ersoy ise hükümetin yasaklama kararını tanımayarak, 701’inci haftada bir kez daha alanlarda olduklarını dile getirdi. Ersoy, şöyle devam etti:”Cumartesi Anneleri’nin eylemine yönelik bu karar, memlekete giydirilmek istenen durumu göstermektedir. Bunun adı açıkça faşizmdir. Faşizme asla boyun eğmeyen bir geleneğimiz var. Biz bunların ağababalarına boyun eğmedik. Soylu denilen insanın kim olduğunu biz çok net biliyoruz. Ağar’ın yetiştirmesidir. Biz Ağar’a boyun eğmedik, ona meydan okuduk. Onun suretine asla boğun eğmeyiz.” Ersoy, Cumartesi Anneleri’nin eylemini engelleyen polislere”Bizzat partinin kararını uygulayan polis memurlarına da sesleniyoruz. Bu hukuksuz karara uyanlar yarın bu hukuksuzlukların bedelini kendileri de ödeyecektir” sözleriyle seslendi.
‘Emir kanuna aykırı’
Yasaklama kararının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de”Emniyet güçleri açısında eğer emir kanuna aykırı ise emri reddetme ve uygulamama gibi bir zorunluluk var. Ama emniyet bunu da kabul etmiyor. Böyle bir yasaklama kararının kendisi hukuksal olamaz. Hiçbir gerekçe sunulmuyor. Galatasaray Meydanı’ndaki eylemi yasaklıyor ama İstiklal Caddesi’ndeki eylemi de o kapsama alıyor. Buraya dair hiçbir karar yok ama eylemi yasaklamaya çalıştılar” diye ifade etti.
‘Derin siyasi etki var’
Yine CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da”23 yıldır bu meydanda oturan anneler ne oldu da 700’üncü haftada terörist oldular?” diye sordu. Bu sorunun cevabının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun vermesi gerektiğini belirten Tanrıkulu,”Bunun arkasında çok daha derin bir siyasi etki var. Süleyman Soylu’nun devam ettirdiği bir siyasi gelenek var. Süleyman Soylu bu siyasi gelenekten geliyor. O siyasi geleneğin, 90’lı yılların uygulamalarını AKP 2002’de reddetti ve faili meçhuller konusunda bir duvar ördü. ‘Bizim dönemimizde olmayacak’ deyip, derin devleti reddettiler. Ancak AKP döneminde de kayıp vakaları, işkenceler oldu” dedi. Soylu’nun geçen hafta yaptığı açıklamasıyla aslında ‘Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bu eski derin devlete sahibiz. Bunu daha da derinleştireceğiz’ mesajını verdiği kaydeden Tanrıkulu, annelerin eyleminin yasaklanmasının tek gerekçesinin bu olduğunu söyledi.