Davalar-Franz Kafka Hakkında adlı kitap ise hem bir Kafka hem de bir Canetti kitabı. Yazar bu kitapta her ne kadar Kafka’yı ve eserlerini inceliyorsa da aynı zamanda kendini de inceliyor. Öyle ya, yazarlar kendilerini başka yazarlarda tanır
Ahmet Güneş
Her yazarın bir yazarı ya da birkaç yazarı vardır. Kendini kıyas eder, yarışır, bazen de sadece hayran kalmakla yetinir. Yazmak yazara götürüyor nihayetinde, yine yazar yazıya götürür. Bu konuda takıntı da oluşabilir. Fazlasıyla etkilenmemek için uzak durmak zorunluluğu da var. Ama yazarı anlamak, onun dünyasına girmek isteyen birini kim durdurabilir ki.
Elias Canetti’nin ‘Davalar-Franz Kafka Hakkında’ isimli kitabı Mustafa Tüzel’in çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap her ne kadar Kafka’nın kült eserlerinden biri olan ‘Dava’yı akla getiriyorsa da aslında bir bütün olarak Kafka’nın hem yazın hem de yaşam dünyasına odaklanıyor. Büyük bir yazar olan Canetti, çağa damgasını vuran Kafka’yı bu kitapta masaya yatırıyor.
Canetti’yi okuyan okur onu farklı kitaplarıyla keşfetmiştir. Ben şahsen Canetti’yi edebi dünyasından ziyade ‘Kitle ve İktidar’ adlı eseriyle tanıdım. Sonra edebiyatına, günlüklerine ve diğer kitaplarına bakabildim. Zor okunan bir kitap olarak kendini duyuran Körleşme romanı da, Marakeş’te Sesler adlı kitabı da övgüye değer. Yine de benim için iktidara verilen anlam ve çözümlemelerde Michel Foucault okumalarından sonra ısrarla tavsiye ettiğim kitap, Canetti’nin 30 yıllık çalışması olan Kitle ve İktidar. Bu kitap yine Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanıyor, diğer kitapları ise Sel Yayınları’ndan.
Davalar-Franz Kafka Hakkında adlı kitap ise hem bir Kafka hem de bir Canetti kitabı. Yazar bu kitapta her ne kadar Kafka’yı ve eserlerini inceliyorsa da aynı zamanda kendini de inceliyor. Öyle ya, yazarlar kendilerini başka yazarlarda tanır. Canetti’yi tanımak için de Kafka’yı bilmek için de bu kitap ufuk açıcı ve şaşırtıcı bir okumaya kapı açıyor.
Şaşırtıcı çünkü onun gibi bir yazarı hayranlıkla okuyan, kitaplarına ara sıra dönen, onun teorik düşüncelerine sık sık başvuran, yazdıklarından örnekler verenler bu kitapta kanlı canlı bir Canetti ile karşılaşıyor. Bu karşılaşma insanı yazarın Kafka incelemesini yaptığı masaya davet ederken, yazıldığı yıllara da götürüyor. Söz konusu kitabı okuyanlar Canetti ile beraber bir Kafka yolculuğuna çıkıyor. Okur her iki yazardan da çokça şey öğreniyor bu kitapta.
Canetti Vakfı tarafından Susanne Lüdemann ve Kristian Wachinger’in hazırladığı bu kitap, Canetti’nin o zamanlar yayınlanan Kafka’nın Felice’ye Mektuplar hakkında yayımladığı ‘Öteki Dava. Kafka’nın Felice’ye Mektupları’ adlı denemesi yazılırken tuttuğu notlardan ve söz konusu denemeden oluşuyor. Yine aynı şekilde kitapta Canetti’nin Bryanston Summer School’da verdiği ‘Proust, Kafka Konferansı’ ile kendisine verilen Johann Peter Hebel Ödülü’nde yaptığı ‘Hebel ve Kafka’ başlıklı konuşma da yer alıyor.
Yazının başlığında Canetti’nin Kafka ile imtihanı yazmamın nedeni, kitabı okurken karşılaştığım hissiyattan dolayı. Çünkü Canneti Kafka’ya çalışırken onu yeniden keşfediyor ve böyle hayran kaldığı yazarla kendini karşılaştırıyor. Bu yüzden kitabı okurken Kafka’nın bilinmeyen yönlerini öğrenen okur, Canetti’nin de günlük yaşamından iç dünyasına tanık oluyor. Günlük gibi Kafka’ya dair okuduklarından ve düşündüklerinden notlar alan Canetti, şöyle yazmış: “Kafka’yla aramdaki en önemli fark, onun Flaubert’ten, benimse Stendhal’den geliyor oluşumuzdur.” Burada kendini bilen Canetti’nin Kafka’nın edebiyatındaki referanslarını da öğreniyoruz.
Kafka incelemesinde Canetti, Felice’ye mektupları okurken, aynı zamanda Dava kitabını kelimenin tam anlamıyla didik didik ediyor. Böylece hem Dava kitabında, hem diğer roman ve öykülerinde Kafka’nın etkilenmesini, maruz kaldığı hayatı, özel yaşamındaki çıkmazları da Canetti’nin gözünden okuyoruz. Ne de olsa yazarın deyimiyle: “Gerçek edebiyatçı, zamanının köpeğidir.” Yine Canetti bir ödev olarak Kafka’yı seçip incelemesini şu çarpıcı notuyla açıklıyor: “Cennetteki bir seçilmiş, cehennemdeki bir lanetlenmişi inceliyor.”
Kitapta bir Kafka incelemesinden geniş örnekler okurken, dünya edebiyatının önemli isimleri hakkında da Canetti gibi bir isimden övgüler, yergiler ve hissettiklerini okuyoruz. Kuşkusuz çağa damgasını vuran Proust, Kafka ve Joyce’a dair yazarın onlar hakkında düşündüklerini ve edebi yönlerini de okuyoruz. Bu yazarlar hakkında Canetti’nin tespitlerini okurken, kendisinin de ne kadar ciddi ve dopdolu bir yazın insanı olduğunu anlayabiliyoruz. Öte yandan Canetti notlarında bazen günlük yaşama geçiş yapıp o dönemin önemli olaylarını da not ediyor. 1968 yılının Fransa’sı, Prag’da olanlar, savaşın etkileri gibi siyasal konulara dair de belirlemeler yapıyor.
Herkesin bir Canetti’si var, Canetti’nin ise “Kafka, yüzyılın bir ön-laneti” diye tabir ettiği bir Kafka’sı var. 1964 ile 1994 yılları arasında yazılan notlar ve kitaba eklenen deneme ile yazarın ayrıntılı hayat ve edebiyatına ışık tutan bu kitap, hem Kafka severler hem de Canetti sevenler için önemli bir kaynak. Bir yazarın eserlerini oluştururken hayatında yaşanan değişimlerin esere etkisini, hem de Kafka gibi çağa adını yazdırmış bir yazarı tekrar düşünüyorsunuz. Yazar mı eseri yazar, eser mi yazarı yaşar diye diye kendimi yakaladım bu kitapta. Canneti’ye de Kafka’ya da beraber ve ayrı ayrı yakalanmak isteyenler için. İyi okumalar.