Pîjok Dergisi, unutulmaya yüz tutmuş bir hakikati, Şexbizinîleri bugüne taşımak için yola çıktı. Şexbizinî lehçesinde bir ilk olan Pîjok’un ekibi, ‘Dilimiz ve kültürümüz yoğun bakımda’ diyerek harekete geçmiş. Kürt okura da onu yaşatmak kalıyor
Gülcan Dereli
Şexbizinîleri bilir misiniz? Ben de pek bilmezdim doğrusu ancak bir dergi ile tanışma fırsatı buldum. Aslında bir Kürt aşiret konfederasyonu… Kürdistan’ın tüm coğrafyasına yayılmış, Türkiye’nin batısında da başta Ankara Haymana olmak üzere, birçok yere dağılmış. Şexbizinîleri, Kürtçe’nin bir lehçesi olan Şexbizinî lehçesini kullanıyor. Bütün bu unutulmaya yüz tutmuş hakikati tekrar bize hatırlatan Pîjok Dergisi oldu. Kürtçe için yeni bir soluk borusu daha açan Pîjok, Kürt toplumunun kültür ve dil zenginliğine dair bir pencere açıyor. Ancak bu pencere kapanmak üzere olan bir pencere, zira dergi editörlerinin tabiri ile söylersek Şexbizinî lehçesi yoğun bakımda. Genel yayın yönetmenliğini Onur Özdemir’in üstlendiği Pîjok Dergisi’nde Erhan Akbenli, Ramazan Cömert Tetik, Xamgeli Bane, Mustafa Başaran ve Perihan Yoğurtçu da yazılarıyla yer alıyor.
Şexbizinîler kimdir?
Şexbizinîler ya da Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki aynı aşiretten akrabaların tabiriyle ‘’Şexbizeynîler’’, kökleri Îran Kürdistan’ı Kirmanşah ve İlam bölgelerine dayanan büyük bir Kürt aşiretidir. Aşiret adı bazı bölgelerde ‘’Şivan û Şexbizeyn’’ olarak iki aşiret konfederasyonu olarak da zikredilmekte. Aşiret Federe Kürdistan Bölgesi’nde Taq Taq, Pirde, Çemçemal, Xaneqîn, Hewlêr ve Kerkük gibi bölgelerde dağınık şekilde yerleşmiş durumda. Türkiye’de ise özellikle Ankara Haymana bölgesinde yoğun bir şekilde varlar. Haymana mıntıkasının haricinde Sinop, Kastamonu, Bayburt, Amasya, Adapazarı, Çorum, Adıyaman ve Siverek gibi yerlerde halen varlıklarını muhafaza etmekteler.
Şexbizinî ya da Şexbizeyn lehçesi Aşağı Kürtçe olarak da ifade edilen Kürtçe’nin koluna girmektedir. Feylî Kürtçe’sinin Lek ağzına oldukça yakın bir lehçedir.
Zorla göçe tabi tutuldular
Hangi kentlerde yoğunluktalar, sadece Ankara’nın Haymana ve Polatlı ilçeleri, Sinop, Samsun, Bayburt, Konya gibi kentlerde mi yaşarlar? Tabii ki hayır, işte Şexbizinîler ile ilgili kısa bir tarih özeti.
Aşiretin Haymana kolundakiler, yazılı fermanlara göre, 1800’lü yılların başlangıcından itibaren Haymana’ya yerleşmeye başlamışlar. Haymana’dan önce ise Diyarbakır, Urfa Siverek ve Elazığ Palu yaylalarında konakladıkları biliniyor. Bundan öncesinde ise Federe Kürdistan Bölgesi’nde, Bağdat merkezde ve İran’daki ilk yerleşim yerlerinde yaşadıkları anlaşılmaktadır. Siverek ve Palu’da ne kadar süre kaldıkları tam bilinmemekle birlikte, Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan sonra buralara göç ettikleri tahmin ediliyor. Bu bölgelerde ise takriben 70-100 sene kaldıkları düşünülüyor.
Sözlü kültürde ya da yazılı belgelerde aşiretin zorla göçe tabi tutulduklarına dair bir bilgi mevcut değil. Yaşanan göçlerin bu açıdan ekonomik nedenlerle olabileceği de tahmin ediliyor. Osmanlı devletinin Türkmen aşiretlerine de uyguladığı iskan politikasının bir sonucu olarak göçlerin meydana gelmiş olabileceği değerlendirilmeye değer bir husustur.
Aşiret kültürü devam ediyor
Şêxbizinîler yerleşim yerlerindeki ekonomik dayanakları tarım ve hayvancılıktır. Özellikle hayvancılık konusunda derin bir tecrübe birikimine sahiptirler. Bir rivayete göre, meşhur Ankara keçisinin Haymana Kürt Şexbizinîleri tarafından yetiştirildikleri ifade edilmektedir.
Ankara şehir merkezinde ise aşiret mensuplarının büyük çoğunluğu meyve sebze ve balık ticareti ile meşgul. Aşiret, Kürt kültürünün temel dinamiklerini halen bünyesinde muhafaza ediyor. Düğün ve cenaze merasimleri, akrabalık ilişkileri, sözlü edebiyat, kadın-erkek ilişkileri gibi konular büyük çoğunlukla geleneksel çerçevede kalıyor.
Pîjok bir varlık mücadelesi
Şexbizinî Kürtçe’si Aşağı Kürtçe koluna girmektedir. Bu yönüyle Türkiye’deki Kürtler arasında azınlık tarafından konuşulan bir lehçedir. Aşağı Kürtçe lehçesinde bilinen yazılı metinlerin oldukça eski tarihlere dayandığı bilinmesine rağmen bu metinlere Türkiye Şêxbizinîlerin aşinalığı çok azdır. Kirmanci lehçesinde bugün üretilen yazılı kaynak tatmin edici düzeyde olmasa da lehçenin geleceği açısından oldukça güven veriyor. Ancak Şexbizinî lehçesinde en azından Türkiye’de yaşayanlar arasında konuştukları dili yazıya dökebilen ve yazılı eser ortaya koyan olmamıştır. Bunu büyük eksiklik olarak gören Pîjok Dergisi’nin kurucuları, harekete geçme kararı alır.
Gelecek nesiller için…
Diğer yandan Kürtçe’nin herhangi bir lehçesindeki yazılı aşinalık ve birikim diğer lehçelerle de aşina olmak açısından büyük önem arz ettiğini düşünen Pîjok ekibi, “Kültür ve kimlik bilincine sahip her Kürt insanının üzüleceği en büyük şey dillerinin başına gelen ve halen devam etmekte olan felaket olacaktır. Zira okunmayan ve yazılmayan bir dilin, günümüz dünyasında gelecek nesillere tevarüs etmesi mümkün değil. Dominant dil ve kültür çok hızlı şekilde kendini kabul ettiriyor. Bu durumu biz şöyle tarif etsek olur: dilimiz ve kültürümüz acil serviste hatta yoğun bakımda varlık mücadelesi vermektedir” diyor.
Yaşamdan parçalar
İlk sayılarını temmuz ayında okurla buluşturan Pîjok ekibi, “Bu açıdan bakan biz birkaç arkadaş, ilk etapta periyodik aralıklarla bir dergi fikri üzerinde uzlaştık. Dergimiz temel olarak sosyal, kültürel ve edebi bir içerikle çıkıyor. Halkımızın Kürtçe okur-yazarlığını arttırmayı hedefliyoruz. İçinde şiirlerin yanı sıra masallar, yaşanmış hikayeler, şarkıların tarihi, sosyal ve ekonomik yaşam ve tarihi konular yer alacak. Diğer Kürt lehçeleri ile kıyaslamalı yazıların da olması arzu edilmektedir” vurgusu yapıyor.
Her ay raflarda
Artık bundan sonrası Kürt okurlara da dolu dolu içeriği ve geniş yazar kadrosuyla bir tarihe yeniden hayat veren Pîjok Edebiyat Dergisi’ni okumak kalıyor. Aylık olarak raflarda yerini alacak olan Pîjok’u almayı unutmayın.