Gülcan Dereli / İstanbul
12 yaşında 13 kurşun ile katledilen Uğur Kaymaz’ın kardeşi Ali Kaymaz gazetemize konuştu: ‘17 yıldır adalet arayışı içerisindeyiz. Sorumlu polislerin cezasını çekmesini istiyoruz. Onlar çocuk öldürdüler diye kahraman ilan edildiler’
Bugün günlerden Uğur Kaymaz, 12 yaşındaki bir çocuğun 13 kurşunla katledildiği bir gün. 21 Kasım 2014’te evinin önünde babasının arkasından terliğiyle çıkan çocuğa yaylım ateş açılmış, küçücük bedenine 13 kurşun sıkılmıştı. Kurşunların 9’u sırtına sıkılmıştı. Savunma ise hep aynıydı: “Teröristler”
Baba-oğlu katledenler, 3 çocuğa ve genç bir kadına unutulmaz bir acı yaşatmıştı. Uğur, 4 kardeşin en büyüğüydü. Evin en küçüğü ise Ali’ydi. Bir günde hem babasını hem de abisini kaybeden Ali Kaymaz, gazetemize konuştu.
Biz buradayız, varız…
Yıllar geçse de acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu sesine yansıyor. Olay yaşandığında çok küçük olduğunu anlatan kardeş Kaymaz, “O zamanlar ben 6-7 yaşındaydım. Büyük bir acı yaşadık. Uğur’dan sonra da çocuklar katledildi. Bu hiçbir zaman dinmeyecek bir acı. Yine de yaşıyoruz ve hayatta kalmaya çalışıyoruz. Biz buradayız, varız, yaşamımıza devam ediyoruz. Ama kalbimizde onların acılarıyla. Allah kimsenin başına getirmesin. İnşallah Türkiye halkı ve Kürt halkı bir daha bu olayları yaşamaz” diyor.
Çocuklar ölmesin diye barış istedik
“17 yıl olmak üzere adalet arayışı içerisindeyiz. Şu ana kadar adalet yerine gelmedi” diyor kardeş Kaymaz, “Bu ülkede ne adalet var, ne de kanun. O yüzden hep barış istedik biz. Hep çocuklar ölmesin, çocuklar babasız büyümesin diye. Ben babasız büyüdüm. Annem bize hem anne hem baba olmaya çalıştı. O yüzden gözümde büyük bir kahraman. Yıkmaya çalıştılar, psikolojik baskı yaptılar. Ama annem mücadele etti.”
Onlar çocuk öldürdüler
Babasının eksikliği hep hissettiklerini dile getiriyor Ali Kaymaz: “Tabii ki insanın bazen bir omuza ihtiyacı oluyor. Hayallerimize, geleceğimize engel oldular. Ne babamla ne de abimle bir fotoğrafım yok. Bu bile benim için büyük bir eksiklik, büyük bir acıdır. Ama inşallah bu çocukların ve şehit babalarımızın hakkını yerde bırakmasın.” Sadece adalet istediklerini söyleyen kardeş Kaymaz şöyle devam ediyor: “Artık bu davanın karara bağlanmasını istiyoruz. Sorumlu polislerin cezasını çekmesini istiyoruz. Cezasını çeksin kahraman ilan edilmesin. Onlar çocuk öldürdüler diye kahraman ilan edildiler.”
Annemle gurur duyuyorum
Annesin mücadelesinden hayranlıkla söz eden kardeş Kaymaz, “Bize bakmak için belediyede işe girdi. Ta ki kayyum gelip çıkarana kadar. Gerçekten bir babanın bile yapamayacağı birçok şeyi yaptı. Çocukların kadınların elinde sevgi içerisinde büyümesi gerekiyor. Ben şunu anladım ki, -evet babam öyle bir insan değildi- şayet erkek egemen zihniyet ile büyümüş olsaydık belki şu an kadınlara dönük başka türlü düşüncelerde olabilirdim. Ama bir kadın tarafından büyütüldüğüm için çok gurur duyuyorum. Hem demokrat, hem saygı-sevgi çerçevesinde büyütüldüm. O yüzden annemin benim için çok değerlidir ve büyüktür. Hakkını asla ödeyemem, tabii bütün barış annelerinin de” diyor.
Valilikten hep aynı açıklamalar
Uğur Kaymaz 21 Kasım 2004 tarihinde Mardin’in Kızıltepe ilçesinde babası Ahmet Kaymaz’la birlikte “terörist” oldukları gerekçesiyle polisler tarafından katledildi. Mardin Valiliği, “iki terörist çatışma sırasında öldürüldü” açıklaması yaptı. Sanık polisler Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz, Seydi Ahmet Döngel ve Salih Ayaz tutuksuz yargılandı ve tayin edilerek görevlerini sürdürdüler. Sanık Yaşafettin Açıksöz, olaydan sonra adını Serdar Gökbayrak olarak değiştirip İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü TEM’nde görevine devam etti. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında çıkan çatışmada öldürüldü. Adı Kocaeli’de bir üstgeçide verildi.
Mardin’den Eskişehir’e gönderilen davanın sonucunda ise sanıklar 18 Eylül 2007’de beraat etti. Sur’da katledilen davanın avukatlarından Tahir Elçi’ye de, “Tarafsız yargılama istiyoruz” dediği için adil yargılamayı etkilemeye çalışmak suçlamasıyla dava açıldı. Ancak Kaymaz Ailesi yılmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
Türkiye, AİHM 2. Dairesi’ne gönderdiği savunmada, ilk ateşi baba ve oğlunun açtığını iddia etti. Sanık avukatları ise Uğur Kaymaz’ın 12 yaşında olmadığının kanıtı olarak bıyıklarını, koltuk altındaki tüylerini gösteriyordu. Ancak bu iddia da raporla yalanlandı. ATK raporu, Uğur’un Kalaşnikof taşıyamayacak kadar küçük olduğu yönündeydi. AİHM Şubat 2014’te kararını açıkladı ve Türkiye’yi suçlu buldu maddi manevi tazminata mahkûm etti.
Hep beni öptüğü anları hatırlıyorum…
O günlerden az şey hatırladığını belirten Ali Kaymaz şöyle anlatıyor: “Babam şoförlük yapıyordu. Onunla fazla vakit geçiremedik. Ama her geldiğinde ondan bir hediye koparmaya çalışırdım. Yanımda anı kalsın diye. Ondan bir anahtarlık almıştım. O kaldı. Ama Uğur abimle daha çok anılarım var. Uğur abim en çok beni severdi. En küçükleri olduğum için herhâlde. Hep beni öptüğü anları hatırlıyorum. Elimden tutar gezdirirdi, kapıda yakalar öperdi. Oyunlar oynardık. Pazara gidip çalışır bana, bize meyve alırdı. Onunla çok güzel vakit geçirirdik. Çok kısa sürdü maalesef.”