Karlıova’nın Kayapınar köyü sınırları içinde 40 bin dönümü aşkın arazi JES arama sahası olarak ihale edilecek. JES’lerin depremlerle ilişkisi bilinirken, fay hattı üzerine JES yapmak ise büyük felaketlerin habercisi
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Bingöl, Türkiye coğrafyasında sık sık büyük depremlerin yaşandığı bir yer. Buna karşın bölgede jeotermal enerji için yağma hazırlığı ortaya çıktı. Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Kayapınar köyü sınırları içinde 3 ayrı sahada Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulması amacıyla kaynak arama sahası için teklif usulüyle ihale yapılacağı duyuruldu. Sahalardan biri 310.23 hektar, diğeri 1796.08 hektar ve bir başka saha ise 1955.72 hektar olmak üzere toplam 4 bin 062.03 hektar (40 bin 062 dönüm) alan JES sondajlarıyla delik deşik edilecek. İhale ise 13 Ekim 2021 tarihinde Bingöl Valiliği Özel İdare binasında yapılacak.
Sular tükenir ve kirlenir
JES sondajları sırasında yeraltının ortalama 2-3 bin metre derinliğine inilerek sıcak zehirli kimyasallardan oluşan (bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuz) akışkan aranmaktadır. Yeterli ısıya sahip akışkanın tespit edilmesi halinde üzerine JES inşa edilerek enerji üretimi yapılmaktadır. Enerji üretimlerinde yeraltından çekilen sıcak akışkanla dışarıdan taşınan ciddi miktardaki su ısıtılıp elde edilen buhar enerjisiyle türbinler yoluyla elektrik üretimi yapılmaktadır. Isısını kaybeden zehirli akışkan genellikle yakın çevreye bırakılmaktadır. Bir diğer uygulama ise akışkanın alındığı aynı metreye geri deşarj yapılmasıdır. Enerji üretim sürecinde toprağı, havayı ve suyu tüketip kirletirler. Aynı zamanda depremlere yol açarlar ki bu da Bingöl için büyük bir problemdir.
Sismik dalgalara yol açar
JES’lerde genellikle rezervuarı beslemek amacıyla, yeraltından sıvıyı çekebilmek için yeraltına ayrıca su basılır. Sondaj sırasında yeraltına basılan suyun ve enerji santralinde kullanım sonrası soğuyan akışkanın geri basıldığı reenjeksiyon kuyularında uygulanan bu işlem fay hatlarında çeşitli dengesizliklere sebep olduğu bilimsel raporlarla ortaya konmuştur. Toprağın derinlerinde birikmiş ısının çıkarılmasına dayanan jeotermal enerji, yarattığı sismik dalgalarla depremleri tetiklerken, açığa çıkan sıvıdaki kimyasallar da canlı yaşamı tehlikeye sokmaktadır.
Sismik aktivite nasıl oluşur
Rezervuarda doğal beslenme miktarından çok daha fazla akışkan çekilmesinden kaynaklı yeraltındaki kütle miktarının azalması ve rezervuara soğuk suyun basılması sonucu kızgın olan kayaçların bir anda enerjilerini kaybetmesiyle birlikte basılan akışkan basıncının, normal basıncı arttırmasıyla, fay ve çatlakların karşılıklı yüzeyleri arasındaki sürtünme direnci azalır ve depremler ortaya çıkar. Jeotermal sahalar genellikle Bingöl’de olduğu gibi yüksek sismik aktiviteli alanlarda yer almaktadır. Jeotermal ısıyı elde etmek için yeteri kadar derinliğe inilmesi gerekir. Her sondaj çalışmasında karşılaşılacak durum ise yeni bir depremdir. Sismik şokların çoğu hissedilmeyecek kadar küçük olsa da birçok miktarda artçı sarsıntı şeklinde gerçekleşmektedir. Bazı durumlarda ise 3 ve üzeri büyüklüğünde depremler ortaya çıkabilirken, 8 şiddetinde depremleri de tetikleyebileceği raporlanmıştır.
8 şiddetinde deprem olabilir!
Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada, ABD’nin Güney Kaliforniya’daki Salton Denizi jeotermal sahasının bulunduğu bölgede jeotermal kaynaklardan enerji elde etme süreçleri ile sismik faaliyetler arasında kuvvetli bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Araştırmacılar, bu bölgedeki depremlerin sıklığının, enerji üretimi sırasında yeraltından çekilen ve yeraltına verilen suyun hacmine bağlı olarak değiştiğini kaydetmişlerdir. 30 yıllık çalışma döneminde jeotermal bölgesindeki en büyük deprem 5.1 büyüklüğünde olmuş, ancak yakınlardaki San Andreas fayının, en azından büyüklüğü 8 olan son derece yıkıcı depremleri açığa çıkarma yeteneğine sahip olduğu uyarıları yapılmıştır. Sarsıntılar ilk olarak Colorado’da Rock Flats alanında 3 bin metre derinliğe atık suyun enjeksiyonundan sonra bölgeye yakın şehirlerde pek çok sayıda depremin hissedilmesi ile saptanmıştı.
Depremin JES’le ilişkisi saptandı
İsviçre’nin St. Gallen şehri yakınlarında, jeotermal kaynaklar için 2013 yılında yapılan sondaj çalışması depreme neden olmuştu. İsviçre Sismoloji Merkezi bu sarsıntıların yerin derinliklerinde birikmiş ısı kaynaklarının oluşturduğu enerjiyi ortaya çıkarmak için kullanılan JES’lerin yol açtığını tespit etti. 140 santigrat derece sıcaklıktaki termal akışkana ulaşmak için yerin 4 bin 500 metre derinliğine yapılan sondaj sonrası bölge 3.6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. 2006-2007 yıllarında ise İsviçre’nin ilk JES projesi de bu nedenle iptal edilmişti. Çünkü sondajların Basel yakınlarında bir dizi depreme sebep olduğu o zamanda saptanmıştı. Ardı ardına yaşanan depremlerin bir çoğunun 3’ten büyük olduğu ölçüldü. Sondaj çalışmaları ile oluşan sismik şokların etkisiyle 5 hatta 6 şiddetinde depremler olabileceği belirtilmişti.