Zîlan Deresi katliamının üzerinden 91 yıl geçti, ancak Zîlan’da katliam bitmedi. HES ve maden ocağının Zîlan Vadisi’ne etkilerini Zîlan Ekoloji Platformu’ndan Şehabettin Demir’le görüştük
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Zîlan Deresi katliamı 1930 yılında yaşanırken kimi tarihçilere göre 40 bin kimisine göre ise 15 bin Kürt katledildi. Bu kez aynı bölgede doğa katliamı yaşanıyor. HES inşası sırasında kepçeler Zîlan’da katledilenlerin kemiklerini ortaya çıkarmıştı. Zîlan Deresi bugün HES ve maden atıkları nedeniyle can çekişiyor. Zîlan Ekoloji Platformu’ndan yazar Şehabettin Demir’le yağma sürecini konuştuk.
Zîlan Vadisi’ndeki HES’le ilgili ‘ÇED gerekli değildir kararına’ karşı yıllardır davalar açıyorsunuz. Dava sürecinden söz edebilir misiniz?
Zîlan’ın Kürt halkının hafızasında çok ayrı bir yeri var. Bir halk Zîlan’da yok edilmek istendi ve 15 bini aşkın insan katledildi. Devlet son zamanlarda HES ile çok daha sistemli bir kırım uygulamaya başladı. Zîlan’da dedelerimizin ninelerimizin katledildiği alana HES yapıldı. AKP’ye yakın şirketler bölgede tam bir doğa katliamı yapıyor. Bir sene önce pandemide tam kapanma yapılırken bu süreci fırsata çevirdiler. Biz ÇED gerekli değildir kararını yargıya taşıdık. Van Bölge İdare Mahkemesi her defasında bize ret cevap verdi. Bu süreçte çevre köylerden insanlar, korucu ve askerler tarafından tehdit edildi.
Durdurmaya kararlıyız!
Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını üst mahkemeye taşıdık ve mahkeme bizi haklı buldu ancak yerel mahkeme yine direniyor. Önümüze hep engeller çıkarıyor ve en son yine bilirkişi heyeti olarak atadığı kişiler yine aynı hükümete yakın kişiler. Biz bu dava sürecinde başta Türkiye ekoloji hareketleri olmak üzere bir çok alanda Zîlan’daki doğa katliamını anlattık fakat istediğimiz geri dönüşü alamadık. Bölge halkı olarak kararlıyız ve HES’e asla izin vermeyeceğiz. Askeriye denetiminde yapılan HES’le birlikte insanlar göçe zorlanıyor. Yerel mahkeme adeta HES şirketi gibi davranıyor. HES şirketinin ismi Zîlan A.Ş. Bu şirket iktidar etrafında yuvalanmış kişilere ait ve bu nedenle bölgede askerlerce de korunup kollanıyor.
Koçköprü Barajı’nda ortaya çıkan binlerce balık ölümünün nedeni tam olarak nedir?
Koçköprü Barajı’na akan Zîlan Deresi üzerine HES yapılmış barajda birçok balık türü içinde bıyıklı balık ve su samuru büyük bir tehlike altındalar. Zîlan’da HES yetmezmiş gibi mermer ocağı ve maden arama açıldı. Ocağın atıkları Zîlan Deresi’ne dökülüyor. Kuraklıkla birlikte barajdaki su oranı da düştü ve barajda oksijen kalmadı ve hafriyat atıkları nedeniyle balıklar öldü, bölge halkı ise çaresizce izliyor. Hiçbir kamu kuruluşu ilgilenmiyor. Defalarca suç duyurusunda bulunduk. DSİ’ye ait baraj, çevre köylerdeki kanalizasyon ve çöp alanına dönüştü ve ilgilenen kimse yok.
Balık ölümleriyle ilgili kamu kuruluşlarından bir inceleme yapıldı mı?
HES, kısa gelecekte inci kefalinin sonunu getirecek. Zîlan’da onlarca balık türü var. Maden şirketi ve HES yüzlerce endemik bitki ve su altı canlılarını yok etmeye başladı. Kamu kurumları ise ölen balıklarla ilgili bir inceleme başlatmış değil.
ÇED’in gerekli görülmemiş olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
ÇED gerekli değil kararı çok acımasızca alınan bir karar. Bu karar bir katliamdır, ekolojik bir felakettir. Yüzlerce endemik bitki yok olacak. Onlarca kuş türü var ve sadece İncesu köyünde yaşıyorlar. Bin yıllardır halk doğayla iç içe yaşamış. Bir avuç sermaye çıkarı için doğayı yok ederek ticari bir alana dönüştürdüler. Zîlan’daki doğa katliamına karşı çıkmak için illa çevreci olmaya gerek yok. Bu katliam insanlığın ortak değerlerine yönelik. Çevre örgütleri bizi yalnız bıraktılar ve sesimizi yeterince duyuramadık.
Erciş kayyum belediyesi köyünüzün çöpünü 2 ayda bir alıyormuş. Köyünüz Erciş’e kaç km?
İncesu köyündeki çöpler için Erciş kayyumuna başvurduk. En son köy sakinlerinin CİMER’e yaptığı şikayete kayyum cevap olarak ‘Biz zaten iki ayda bir çöp alıyoruz’ diye yazmış. En büyük skandal ise bizim köyümüz şehir merkezine 7 km uzaklıkta, fakat kayyum hızını alamadı ve köyün merkeze uzaklığını git-gel 80 km olduğu yalanını öne sürdü. Fakat bu yalan öyle basit bir yalan değil. Halkın iradesinin gasp edildiği kayyum belediyesi, büyük bir saygısızlık ile halkla alay etmektedir. Biz bu kararı reddediyoruz ve doğamıza sahip çıkacağız. AKP yandaşlarının yargı önünde mutlaka hesap vermelerini sağlayacağız.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Neolitik dönemde ilk tarımın yerleşkesi olan Zîlan Vadisi’nde 1930’larda gerçekleşen katliamın aynı yerine yapılan HES kazıları sırasında, kepçeler insan kemiklerini ortaya çıkarıyordu. Bu süreçte bir grup arkadaşla bir araya geldik ve Zîlan Ekoloji Platformunu olusturduk ve gelişmeleri halkımızla paylaşıyoruz. Önümüzdeki süreçte Zîlan Ekoloji Derneği’ni açacağız. Ben bölgede uzun yıllar gazetecilik yaptım ve son dönem yaşananlar tarif edilemez boyutlarda doğa katliamlarıyla yüz yüzeyiz. Halkımızdan Zîlan etrafında kenetlenmelerini istiyoruz. Zîlan’ın Kürt halkının hafızası olduğu unutulmamalı. Ayrıca bölgede olup bitenlerle ilgili Meclis’te bağımsız bir heyet oluşturulmasını istiyoruz.