Kuraklık ve susuzluk nedeniyle tarım üretimleri her geçen gün hızla düşerken, tarım arazileri ise enerji üretim alanları haline geliyor. Konya Karapınar’da 18 bin 500 dönüm arazi güneş tarlası oluyor. Barajlara toplanan sular ise susuzluğun başlıca nedeni
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Kalyon Holding’in Konya Karapınar’da 18 bin 500 dönüm tarım arazisi üzerine 1000 MW kapasiteli güneş enerjisi tarlası kurma çalışmaları sürerken, güneş tarlasında kurulan güneş panellerinin yüzde 30’unun tamamlandığı duyuruldu. 271 MW gücünde panellerden enerji alımı yapıldığı kalan kısmının da yakın süreçte tamamlanacağı belirtildi. 2022 yılı sonuna kadar 3 milyon 500 bin güneş paneli yerleştirilecek olan 18 bin 500 dönüm tarım arazisinin yaklaşık 5 bin dönümü şu an 700 bin panelle işgal edilmiş durumda. Açıklamalarda, 1000 MW kapasiteyle Avrupa’nın en büyüğü, dünyanın ise en büyük 5 güneş enerjisi tarlalarından biri olacağından övgüyle söz ediyorlar.
Kalyon’a sınırsız destek
Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu, Ankara’da kurulan fabrikada üretilen güneş panellerinin eş zamanlı olarak Kalyon Karapınar GES’in kurulumunda kullanılmaya başlandığını ve 9 ay gibi kısa bir sürede 271 MW güce ulaşan santral için Türkiye’nin en büyüğü olduğunu söyledi. Yenilenebilir enerji iddiasının sermaye kesimlerini yenileyerek güçlendirdiğini söylemek gerekiyor. Konya Karapınar’da enerji üretimi amaçlı olarak kurulan İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde ‘Yenilenebilir Güneş Enerjisi’ (GES) ‘tarlaları’nın daha da genişletilmesi hedefleniyor. İktidarın bu yatırımlara desteği havuz şirketlerle sınırlıyken, havuz şirketlere verilen destek ise sınırsız düzeyde. Kalyon A.Ş.’nin Ankara’da Çin’in en büyük devlet şirketlerinden biri olan CTEC ile birlikte kurduğu entegre güneş paneli fabrikası bu sınırsız desteklerle geçen yıl kuruluşunu tamamlamıştı.
Cebinden beş para çıkmıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 20 Mart 2017’de gerçekleştirdiği ‘Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Güneş Enerji Santralleri’ (YEKA GES-1) ihalesini, kilovatsaat başı 6.99 dolar/cent teklif vererek alan Kalyon Enerji, Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası’nda üretilen paneller, Karapınar’da 9 ay önce kullanılmaya başlandı. 1000 megavat kapasiteli güneş enerjisi tarlası ve 500 megavat kapasiteli entegre panel üretim fabrikası için 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren ve büyük bir destek verilen Kalyon A.Ş., adeta elini cebine sokmadan devletin garantörlüğünde bankalardan aldığı kredilerle ve birçok imtiyazlı teşvikle tarlaları işgal ediyor. Resmi Gazete’nin 5 Eylül 2019 tarihli sayısında yer alan destek içinde; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, yatırıma yüzde 100 vergi indirimi, 10 yıl boyunca sigorta primi işveren ve gelir vergisi stopaj gibi birçok destek yer aldı.
Enerji arz fazlasına rağmen!
Bugün Türkiye’de enerji üretim kapasitesi 97 bin 337 MW güce ulaşırken bu gücün ancak yüzde 30’u kullanılabiliyor. AKP iktidarı kömürlü, doğalgazlı termik santraller ile bazı HES’lere 2 yılı aşkın süredir her ay 250 milyon lira civarında kapasite bedeli adı altında, şirketlerin üretmedikleri enerji için ödeme yapıyor. Bir yandan termik, nükleer gibi enerji üretimlerine destek veren iktidarın güneş panelleri üretilerek Türkiye’nin dışa bağımlılığının azaltılacağı iddiasıyla birlikte küresel ısınmayla mücadele yürüttükleri iddiasında bulunabiliyor. Diğer yandan Karadeniz’de fosil yakıt bulunduğuna yönelik yapılan ajitasyonvari açıklamalar tam bir ikiyüzlülüğü ortaya koyarken, bulduklarını ilan ettikleri doğalgaz sahası ABD’li şirketlere peşkeşe hazırlanıyor.
Ekolojik kriz ve açlık
Almanya’nın başını çektiği ve Japonya, ABD, Çin gibi emperyalist-kapitalist ülkelerin sermaye büyümesi sürecinde yaşadıkları daralmaya bir yol bulma planları işliyor. ‘Küresel ısınmaya’ çare olarak ‘yenilenebilir enerji’ savıyla yürütülen sürecin bir sermaye operasyonu olduğu anlaşılabiliyor. Kapitalizmin dünyadaki yaşamı uçurumun kıyısına getirmesinin en temel nedeni olan aşırı üretim ve tüketim üzerinden elde ettiği birikimleri sürdürmek dışında hiçbir hedefi olmayan ‘yenilenebilir enerji’ söylemi yaşanan ekolojik krizi çözmek şöyle dursun derinleştirmekten gayrı bir sonuç vermesi mümkün değil. Rüzgar enerjisi için ormanların, meraların, deniz ekosisteminin yıkımına yol açılırken güneş enerjisi için tarımsal arazilerin işgal ediliyor olması bu gerçeği göstermeye yetmektedir.
Tarım arazileri azalıyor
Dünya üzerinde 2 milyara yakın bir insan kitlesinin açlık çektiği ve temiz suya erişemediği günümüzde açlığın en büyük nedeninin susuzluk ve tarım arazilerinin giderek daralıyor olması. Yağış iklimini olumsuz etkileyen ve akarsuları susuz bırakıp devasa büyüklükte yapılan barajlar nedeniyle büyük bir kuraklık ortaya çıkmış durumda. Marmara’da yaşanan müsilaj gibi kuraklığın küresel ısınmadan dolayı ortaya çıktığı iddiaları ile yağmanın önü maskeleniyor. Yaşanan süreç böyleyken, tarım arazileri ve meralar işgal edilerek ‘güneş tarlaları’ oluşturup yaşanan ekolojik krize ve dolayısıyla açlığa çözüm bulunabileceğini düşünmek en hafifinden aymazlık olabilir. 2005 yılından 2018 yılına kadar 3.5 milyon hektar tarım arazisini ekmekten vazgeçen çiftçilerin durumu ‘yenilenebilir’ enerji programını ‘uygulanabilir’ kılması ise can sıkıyor.