AKP iktidarı, küresel ısınma gerçeğiyle mücadele etmek yerine, ardına saklanıp sorumluluktan kaçma peşinde. Türkiye’de son yıllarda yaşanan kuraklığın orman yangınlarıyla paralel gelişeceği bilinirken, hiçbir hazırlık yapılmadı
Yusuf Gürsucu
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yangın bölgelerindeki son durumu TV’lerin canlı yayınına bağlanarak açıkladı. Bakan Pakdemirli, 38 ilde çıkan 163 yangının 152’sinin söndürüldüğünü iddia ederken, akut bir dönem yaşandığını ve “Sadece Türkiye’nin başında olan bir musibet değil yangınlarla uğraşmak. Tüm dünya yangınlarla uğraşıyor. Biz de uğraşıyoruz, uğraşmaya devam edeceğiz. Sonuna kadar orman teşkilatımız, bu konuda motive” sözleriyle önlemlerde ve söndürme işleminde yetersizliğine kılıf arayarak sorumluluktan sıyrılmaya çalıştığı görüldü.
Dünyada daha çok!
Pakdemirli, “Amerika’da, 1,36 milyon hektar alan yanmış. Bu, bizim ormanlık alanımızın aşağı yukarı 20’de 1’inden biraz daha fazladır. 12 eyalette şu an 101 orman yangını Amerika’da devam ediyor. Rusya’da, Sibirya yılbaşından beri en az 1,88 milyon hektar orman alanı yangınlarda zarar gördü. Yani 2 milyon hektar desek bugün Türkiye’nin ormanlarının yüzde 10’u kadar bir alan Sibirya’da ve Rusya’da yanmış durumda” ifadeleriyle sanki Türkiye’de yanan ormanların küçüklüğünü ve önemsizliğine vurgu yapıyordu.
‘Gereğinden fazla sürmüş’
Pakdemirli, “Hem Muğla’da hem de Antalya’daki ‘gereğinden fazla sürmüş yangınlarımızın’ üstesinden geliyor olacağız” sözlerinde ‘yangınlarımız’ ve ‘gerektiğinden fazla sürmüş’ ifadeleri dikkat çekti. Muhtemelen dil süreçmesiyle açıklanabilecek bu sözleri muhalefetten biri söylese iktidarın beslemesi ‘çukur basın’ gereğini yapar ve işte itiraf ettiler diye manşet haberleri dizerlerdi. Ancak yanan alanların imara açılacak arazi reklamlarıyla satış listelerine konmuş olması yangına paralel bir sürecinde yaşandığının açık göstergesi. TOKİ eliyle yanan köylerin yerine köylüler boçlandırılarak evler inşa etme adımlarının yangın sürerken atılıyor olması da normal karşılanabilecek bir durum değil.
Şatafat daha önemli!
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) 2020 yılı kuraklık haritasını yayınladığında 2021 yılının daha zor kurak ve sıcak geceği anlaşılabiliyordu. MGM bir devlet kuruluşu ve bu kuruluşun verilerini Orman Bakanlığı dikkate almış olsaydı yangınlara karşı bir önlem hazırlığına girmesi gerekirdi. Ancak onlar Orman Genel Müdürlüğü’ne ayrılan yangın bütçesiyle 32 adet lüks araçlar alması yangına hazırlığı değil, şatafata meraklarını ortaya çıkarmakta. Son yıllarda yaşanan kış kuraklığı ise büyük bir tarımsal kayba yol açarken, çölleşmenin beraberinde geliştiği MGM raporlarından anlamak mümkün.
Türkiye yüksek risk altında
NASA, 21 farklı iklim modellemeleri üzerinden ileriki yıllarda sel ve kuraklığın inanılmaz boyutlara ulaşacağı tespitleri yapılıyor. Oluşan sellerle birlikte toprak yapısının tamamen değişeceği ve tarımın yapılamaz hale geleceğini açıklamalarda görüyoruz. Türkiye, küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmaların yaşanacağı risk grubu ülkeler arasında bulunmakta. Bu riskleri en aza indirecek ya da ortadan kaldıracak her hangi bir hazırlık ise yaşanılan orman yangınlarında görüldüğü gibi yapılmazken, riskleri her geçen gün arttıran ve geleceğimizi karartan adımlar atılmakta. Son çıkan bir yasa ile tüm koruma alanlarında turizm yatırımlarının yapılabilmesi Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın iki dudağı arasına bırakılmış olması bunun açık göstergesi.
Yağışlar Akdeniz’de çok azalacak
İklim değişikliğiyle ilgili yapılan birçok bilimsel çalışmada Akdeniz Bölgesi’nde önümüzdeki on yıllarda önemli ölçüde kuraklık yaşanacağı ortaya konuyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları, iklim değişikliği nedeniyle daha az yağış alacağı öngörülen Türkiye’nin de dahil olduğu Akdeniz Bölgesi’ndeki iklim değişikliğinin anormal etkileri ortaya çıkaran temel mekanizmayı ortaya çıkardılar. Dünyanın dört bir tarafından bilim insanlarının oluşturduğu farklı küresel sirkülasyon modelleri, hemen hemen dünyanın dört bir tarafında sıcaklıkların artacağını ve çoğu yerlerde yağışların azalacağını gösteriyor. Akdeniz Bölgesi’nde iklim değişikliği üzerine çalışma yapan MIT’den Alexandre Tuel ve Elfatih Eltahir, yağışlarda en büyük düşüşün Akdeniz Bölgesi’nde görüleceğini söylüyor.
İktidarın derdi rant!
Alexandre Tuel ve diğer araştırmacılara göre Akdeniz bölgesinde deniz ile kara arasındaki sıcaklık farkı ciddi şekilde azalacak. Bilim insanları, kara ve deniz arasında sıcaklık farkının, rüzgarların hareketiyle ilgili olduğunu, iklim değişikliği nedeniyle kara ve deniz arasında sıcaklık farkının azalacağını ifade ediyorlar. Kara ve deniz arasında sıcaklık farkının azalmasının temel sebebi ise iklim değişikliği nedeniyle karaların denizlerden çok daha hızlı ısınması ve bunun sonuçlarında ise kuraklıkla birlikte yoğun orman yangınlarının ortaya çıkacağı raporlarda yer alırken, iktidarın bu raporlardan haberinin olmadığını söylemek zor olsa da odak noktalarının doğanın yağmalanması üzerine olmasından dolayı önlem almak ve yangınlara hazırlık yapmak yerine ormanlar maden, enerji ve imar alanları haline getiriliyor.