Tarih talanından söz edince konuyu sadece Türkiye sınırlarıyla kısıtlı olarak ele almak doğru olmaz. Sınırın ötesi de var…
M. Ender Öndeş
IŞİD’in Musul’dan çıkıp bütün bölgede terör estirdiği günlerde Palmira Tapınağı’nda gerçekleştirdiği vandallık, bütün dünyanın tepkisini çekmiş, yayınlanan yıkım görüntüleri herkesin içini acıtmıştı. Ama Kuzey ve Doğu Suriye’deki tarih talanı, IŞİD’in Kürtler tarafından ezilmesinden sonra da sürdü ve nedense dünya özellikle Efrîn’de olup bitenlere o kadar da büyük bir tepki göstermedi. Oysa Türkiye’nin trajik bir şekilde ‘Zeytin Dalı Harekâtı’ adını verdiği operasyonun ardından Efrîn’de yapılanlar, IŞİD vahşetinden çok farklı değildi.
18 Mart 2018’de Türkiye’nin desteklediği ÖSO güçlerinin kontrolüne geçen kentten yüz binlerce kişi göç etmiş, Kürtlere ait ev, iş yerleri, mal ve mülkleri talan edilmişti. İki yıl sonra Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün yayımladığı raporda, Efrîn’de yağmalama, adam kaçırma, fidye ve cinayetlerin yanı sıra tarihi, kutsal yerlerin tahrip edildiği ve paha biçilmez tarihi eserlerin yurt dışına kaçırıldığını gözler önüne serildi. Raporda yer alan bilgilere göre; ÖSO’ya bağlı gruplar Efrîn’de 42 tarihi yer, arkeolojik höyük ve kutsal mekânda hazine aradı, tahrip veya talan etti. Bu yerlerden alınan 20 bin tarihi parça çalınarak yurt dışına çıkarılıp satıldı.
Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün rapor ile birlikte yayımladığı fotoğraflar, Ayn Dara ve Cindirês höyüğü, Hurriler döneminden kalma tarihi kalede çok sayıda tarihi eserin tahrip edildiğini gösterirken, yağmalamanın boyutunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Bazalt Aslan ne oldu?
Aynı süreçte Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), M.Ö. 1300-700 yıllarında Hititler tarafından yapıldığı tahmin edilen Ayn Dara Tapınağı’nın soyulduğunu ve paha biçilmez değerdeki Bazalt Aslan Anıtı’nın ortadan kaybolduğunu bildirdi. Efrîn’deki tapınakla ilgili gerçeği, Suriye’nin kuzeyindeki antik eserlere yapılan saldırıların belgelenmesi konusunda uzmanlaşmış olan Efrîn Tarihi Eserler Konseyi Üyesi Arkeolog Salih el Din Senno ortaya çıkardı. Senno, TSK ve ÖSO grupları şehre girmeden önceki döneme ait hava fotoğraflarıyla son hava fotoğraflarının karşılaştırmasına dayanarak Bazalt Aslan’ın yok olduğunu belirledi. Senno, ÖSO’nun bölgeyi askeri alana çevirmesinden beri kentin Efrîn sakinlerine kapalı olduğunu belirtti.
Binlerce yıllık tarihi var
Geç Hititler dönemine ait olduğu belirtilen Ayn Dara Tapınağı’nın M.Ö. 1300 ile 700 yılları arasında inşa edildiği düşünülüyor. Tapınağın adı ise Efrîn’de bulunan bir köyden geliyor. Tapınakla ilgili teorilerden biri buranın Akad mitolojisinde bereket, aşk ve savaş tanrıçası olan İştar için inşa edildiği yönünde. Suriye Tarihi Eserler İdaresi’ne göre bu tapınak, “M.Ö. birinci bin yıl içerisinde Suriye’de Aramiler tarafından inşa edilmiş olan en önemli anıtlar” arasında yer alıyordu. Türkiye’nin Efrîn operasyonu sırasında tapınak ağır hasar görmüş, o zaman da Arkeolog Senno, Ayn Dara’nın yüzde 40 ile 50’sinin zarar gördüğünü söylerken, “Hasar giriş bölümünde başladı ve iç alanlara da uzandı. Efsanevi hayvanların heykelleri, tapınak muhafızları ve tanrıları simgeleyen diğer heykeller paramparça oldu. Parçalanan heykellerin parçaları 100 metrelik bir alana yayılmıştı” demişti.
29 Ocak 2018 ve 21 Ağustos 2019 tarihli iki ayrı fotoğrafı karşılaştıran Senno, sadece Bazalt Aslanı’nın değil, bir bütün olarak tapınağın hasar gördüğünü ve çeşitli parçaların kaybolduğunu ortaya koyuyor.
İnternet satışı bile var!
Türkiye destekli silahlı gruplar, Efrîn’e yerleştiklerinden beri kaçakçılık işine el atmış durumda. SOHR’un verdiği bilgiye göre, tarihi M.Ö. 280’e kadar uzanan El-Nabi Hori bölgesi de ÖSO’nun yağma alanlarından biri. SOHR, özellikle Şukr El Şam grubunun cam, porselen, seramik, mozaik resim gibi malzemeleri buldozerlerle imha ettiğini belirledi. Ancak bir yandan da Facebook üzerinden mozaik satışı ilanları verilmeye başlandı. 6 Kasım 2019’da, üç mozaik ve diğer eserlerin resimlerini içeren Facebook sayfaları yayınlandı.
Yerel kaynaklar SOHR’ye El-Nabi Hori, Kharabi Raza ve Kakhera gibi yerlerin soyulduğunu ve ÖSO’cuların orijinal resimler yerine sahte resimler koyduğunu söyledi. Yine yerel kaynaklara göre, El-Nabi Hori sahasında bulunan eserler çalındı ve bu bölgedeki eserleri tespit etmek için kazma makineleri ve karmaşık ekipmanlar kullanıldı, mozaik resimler ise aracılarla Türkiye’ye götürüldü. Ayrıca SOHR, ‘Sultan Murad’ grubunun da Halep’in kuzeydoğusundaki Bulbul bölgesinde kazı çalışmaları gerçekleştirdiğini belirledi.
Kültürü yok ediyorlar
Efrîn’deki tarih yağması üzerine NPA ajansının geçtiği haberlerde de Şerawa’daki El-Ziyara kentinin Belediye Başkanı İmad Ahmad, “Efrîn’in bombalanması sırasında ve sonradan konuşlanan ÖSO fraksiyonlarının faaliyetleri nedeniyle tarihin yok edildiğini” söyledi. Tarih araştırmacısı Abdülkadir Deeb ise silahlı grupların amacının, Suriye’nin eski eserlerini çalmak ve bölgenin kültürel kimliğini yok etmek olduğunu belirtti. Suriye Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, temmuz ayında uluslararası örgütlere çağrı yaparak kültürel mirasın korunmasını talep etmişti.
IŞİD: Tahrip
değil ticaret
IŞİD’in, DSG tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra ortaya çıkan gerçekler şok ediciydi. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Palmira’nın havaya uçurulması dâhil tarihe karşı çok sayıda suç işleyen IŞİD, ticareti de elden bırakmadı. IŞİD’in tarihi eserleri parçalama görüntülerinde yer alan eserlerin asıllarının kopyası olduğu, orijinal eserlerin ise özenle paketlenerek, sınıflandırılarak satıldığı belirtildi. “IŞİD’in kamuoyuyla dalga geçtiğini” belirten Interpol’den Corrado Catesi’nin aktardığına göre “müzelik” düzeydeki kimi parçalar “bazı zengin koleksiyoncuların siparişi üzerine” çalındı. Çoğu eserin Türkiye ve Lübnan üzerinden gönderildiği belirtilirken, UNESCO’dan Edouard Planche, “2018 yazında, Uruguay’ın Montevideo şehrinde el konulan 300 adet çalıntı arkeolojik nesnenin arasında Palmira’dan gelen üç parça da bulunduğunu” kaydetmişti.
Hâlâ devam ediyor
Efrîn’deki yağma daha sonraki süreçte de devam etti. Aralık 2020’de açıklama yapan Efrîn Bölgesi Arkeoloji Müdürlüğü, ÖSO üyeleri tarafından bölgedeki Kitix höyüğünün talan edildiğini, tamamen yıkılan höyükteki tarihi parçaların kaçırıldığını belirtti. Yetkililer, kent merkezi ile Raco ve Şiyê ilçeleri arasında bulunan tarihi Kitix höyüğünde, iş makineleriyle kazı yapıldığını söyledi. Yetkililer, Temmuz 2019’da edindikleri verilere göre ise höyükteki Akropolis adlı tepeyi de kapsayan 18 bin metrekarelik alanın tahrip edildiğini ve bölgedeki çok sayıda zeytin ağacının da kesildiğini ifade etti.