Dersim’de askeri operasyon sonrası çıkan orman yangını 11 gündür sürüyor. Yurttaşların yangını söndürmesine asker engel oluyor; devlet memnun, batı sessiz
Yusuf Gürsucu
Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Kurukaymak köyü ile Koçeri mezrasında 17 Ağustos tarihinde askeri operasyon sonrası başlayan orman yangını devam ediyor. Yangın 11. gününe girerken, yerel halktan edinilen bilgilere göre yangına herhangi bir müdahalede bulunulmaması nedeniyle ormanlık alanın büyük bir bölümü küle dönmüş durumda. Süren yangının Uzunçeşme köyüne de yayıldığı ve yangına müdahale etmek isteyen yurttaşların askerlerce engellendiği ifade ediliyor.
Yangın alanına yol yokmuş!
Valilik yaptığı yazılı açıklamada, Hozat ilçesinden yangın alanına ulaşım olmaması nedeniyle bölgedeki yangının söndürülemediğini ileri sürdü. Orman yangınını ‘örtü altı yangını’ olarak tanımlayan valilik, yangın nedeniyle Orman İşletme Müdürlüğü ve jandarma ekipleri ile ilçe belediyesi itfaiyesinin alanda hazır bekletildiği, ancak bölgeye Hozat istikametinden ulaşım imkanı bulunmadığını iddia etti. Yangının havadan söndürülmesine ilişkin herhangi bir bilginin yer almadığı açıklamada, “Bu sebeple araçlarımız ve ekiplerimiz Ovacık istikametinden çalışmaktadır. Bölge görevli olmayan vatandaşlarımız için risk arz etmektedir. Vatandaşlarımızın görevli arkadaşlarımıza kolaylık göstermeleri ve Ovacık Kaymakamlığımızın izni olmaksızın alana girmemeleri rica olunur” denildi. Diğer yandan yurttaşların uçak ve helikopterle yangına müdahale edilmesine yönelik çağrılarına ne valilik ne de Orman Bakanı’ndan bir yanıt gelmiş değil.
Kakber köyü tehdit altında
Hozat ve Ovacık arasında yer alan Kakber köyünün (Buzlutepe), Hozat’ta çıkan ve 11 gündür müdahale edilmeyen yangın nedeniyle tehdit altında olduğu bildirildi. Yangının köye uzaklığı 1.5 km mesafedeyken yangına müdahale için bir ekip gitmiş ancak köye yaklaşan tarafa müdahale etmeden daha uzak yere dozerle devam edilmiş. Bu bilgileri paylaşan bir yurttaş köyde bulunan kuzeniyle yaptığı görüşmeyi aktardı. Yurttaş, “Gittikleri yere ulaşması ve dozer ile yolu açıp müdahale etmeleri saatler alacak ve bu nedenle yangın köye gece saatlerinde ulaşmış olacak. Kuzenim ile şimdi tekrar konuştum rüzgar var ve ayrıca öksürmekten konuşamadı. Karakola bildirmişlerdi ama onlar, ‘Duman çok etkiliyorsa Ovacık’a (merkeze) inin’ demişler. O kadar hayvan ve ev ne olacak, düşünen yok. Burası bizim 94’te boşaltılan köyümüzdü. Bu sene artık tamamen yerleşmeye çalışıyordu insanlar. Ev yaptılar, hayvanlarını getirdiler demem o ki yaşıyorlar insanlar burada” dedi.
Göstermelik müdahale
Yurttaş yaşananları aktarırken son olarak şunlara dikkat çekti: “Havadan müdahale gibi bir şeyin sözünü bile etmiyorlar. Bu yangın askeri operasyon sonucu çıkmış. 17 Ağustos’tan beri devam ediyor. Hiçbir yetkili müdahalede bulunmadı, bir sürü hayvan öldü, ağaçlar gitti. Şimdi ise biraz tepki büyüyünce müdahale ediyoruz görüntüsü veriliyor ama yanlış bir görüntü bu. Şöyle bir ayrıntı da var: Bizim köye yakın bir yerlerde Şavaklı bir aile varmış ve her yer yangın yeri deyip yer değiştirmişler. Ancak bu bilgi ne kadar doğru emin değilim.”
Hep aynı yer yakılıyor
2018 yılında Hozat’ta yine aynı bölgede 10 gün süren orman yangını yaşanmıştı. Yangının askeri operasyon bölgesi kapsamında gerekçesiyle girişlere kapatılan bölgede yangına bugün olduğu gibi müdahale edilmediği gibi yurttaşların söndürme çalışması yapma gayreti de engellenmişti. Hozat’ta süren orman yangınıyla ilgili açıklama yapan Tunceli Valisi Mehmet Ali Özkan yangının orman yangını olmadığını, örtü altı yangını yaşandığını iddia ederken, 2018’de Tunceli Valisi olan Tuncay Sonel de binlerce ağacın yanarak kül olduğu ormanlar için ‘örtü altı yangını’ iddiasıyla yurttaşların tepkilerine ‘yanıt’ veriyordu.
HDP’den çağrı
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Hozat’ta askeri operasyon sonucu başlayan orman yangınına ilişkin açıklama yaptı. Dersim’de yangının on gündür (Bugün itibariyle 11) devam ettiğine ve yangına müdahalede bulunmak isteyen yurttaşların ise valilik tarafından engellendiğine dikkat çekti. Hozat’ta devam eden orman yangınının Ovacık bölgesine yayıldığını, yüzlerce hektarlık alanın küle döndüğünü belirten Önlü, Ovacık ilçesinin Halitpınar köyü Tokmak Baba mevkii ve Dere Emirgan arasındaki bölgede iki gündür ikinci bir yangının çıkarıldığını belirterek, kentteki tüm kurumları orman yangınına karşı harekete geçmeye çağırdı.
‘40 yıldır yangın çıkmamış’
HDP Dersim Milletvekili Önlü, 2018 yılında yaşanan Hozat’taki orman yangınlarına ilişkin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması talebiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi vermiş ve açıklamalarda bulunmuştu. Önlü, “Bu kadar somut bir yangına neden yok diyorsunuz. Yerel ve ulusal basın var orada, görüntüler de var. Valiye ‘Bu yalanı neden söylüyorsunuz’ diye sormak lazım. Orman İşletme Müdürlüğü’ne göre Dersim’de 40 yıldır yangın çıkmamış, hiçbir kayıt yok. Bu mümkün mü? Dersim’de 2015 yılından bu yana aynı bölgeler sistematik bir şekilde yakılıyor” hatırlatması yapmıştı.
Osmanlı’dan bu yana yakılıyor!
Akademisyen Pınar Dinç’in “Çözüm süreci sonrası Dersim’de orman yangınları ve çatışma ilişkisi” başlıklı çalışmasının bir bölümünde 1880’li yıllarda Dersim’i baştan başa dolaşan Ermeni seyyah Antranik’in seyahatnamesinde 1887-88 yıllarını içeren bölüm dikkat çekici:” … Sultana, Dersim’in korku salan heybetli dağlar ve ormanlarla kaplı bir doğaya sahip, tarifi imkânsız bir konumu olduğunu; ormanlardaki her bir ağaç ve dalın Osmanlı ordusuna karşı bir adım bile geri atmadan savaşan bir asker olduğunu; o ormanlar var oldukça Dersim’in yenilmez kalacağını anlattılar. Sultan bu sefer Dersim’in ormanlarını yakmaya, tüm o yüce dağları çıplaklaştırmaya karar verdi. Amacına ulaşmak için Batum’dan Dersim’e, Trabzon üzerinden büyük miktarda petrol getirtti.” Bu sözler Osmanlı’dan bu yana Kürt fobisinin boyutuna işaret ederken, 1880’li yıllardan günümüze kadar değişen bir şey yok.
Irkçılık ve yağma
1993-1994 yıllarında çatışmalar gerekçe gösterilip binlerce hektar orman yakılırken, bunun nedeni Kürt coğrafyasında kırsalda yaşayanları köylerinden, mezralarından sürgün etmekti. Bugün de aynı gerekçelerle orman yangınlarının çıkarıldığı gözden kaçmıyor. Bunların dışında Muğla yangınlarında ortaya çıkan maden sahalarıyla yanan alanların çakışıyor olmasına benzer bir süreç Dersim coğrafyasında da yaşanıyor. İliç’ten Hozat ve Ovacık bölgelerini de içine alan bölgede özellikle ‘altın madeni’ genişlemeye çalışırken, bu süreç iktidara yakınlığı ile bilinen Çalık Grubu’nun ortaklığında dünya maden tekelleri tarafından sürdürülüyor.
‘Helikopter batıda söndürüyor, burada yakıyor’
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü’ye yaptığı açıklamayı hatırlatarak, özellikle çözüm süreci sonrası başlayan orman yangınlarında Hozat için dikkat çeken durumu yani sürekli aynı coğrafyanın neden yakılıyor olabileceğini sorduk:
“Dersim’de uzun yıllardır operasyon gerekçesiyle binlerce hektar ormanlık alan yakıldı. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Web sitesine girince Türkiye coğrafyasının dört bir yanında yanan ormanlık alanların tarihleri ve yanan ormanlık alanların ölçüleri yer alırken, Dersim’de bugüne kadar yanan ormanlık alanların bakanlık sitesinde yer almadığını görmekteyiz. Orman Bölge Müdürlüğü çalışanlarına Dersim’deki orman yangınları web sitesinde neden yer almıyor diye sorduğumuzda onlardan, ‘Biz rapor ediyoruz ancak kayda girmiyorlar’ yanıtını alıyoruz.
Yangını helikopterler çıkarıyor
“Dersim ve diğer Kürt coğrafyasında yakılan ormanlar kayda girmezken, batıda yanan ormanlara helikopterler, uçak vb. araçlarla müdahale edilmekte. Ancak bizim coğrafyamızda yanan ormanlar için hiçbir müdahalede bulunulmazken, batıda yangın söndüren helikopterler, Kürt coğrafyasında yangınları başlatmakla görevli. Dersim ormanlarla kaplı bir alan ve her yıl binlerce dekar orman yakılıyor ancak bölgede bir tane yangın söndüren helikopter bugüne kadar görülmemiştir. Bu uygulamanın ardında başta ırkçılık yatmaktadır. Irkçılığa ek olarak rant alanları yaratmak uğruna ormanlar yakılarak köylerde yaşayan halk zorla göç ettirilerek bölgeler insansızlaştırılmaktadır.
Yakıyorlar, seyrediyorlar
Bölgemizde genellikle aynı aylarda (temmuz-ağustos) yangınlar çıkarılır ve bunun nedeni kısa sürede yangının sönmemesini sağlamaktır. Tunceli Valiliği Hozat’taki yangın için hiçbir çaba harcamıyor ama her zaman yaptıkları gibi ‘örtü altı yangını’ ifadeleriyle yanan alanların gerçek yapısını gizleyerek önemsizleştirmeye çalışıyor. 15 gün süren örtü altı yangını olabilir mi? Örtü altı yangını halkın yardımıyla kısa sürede kontrol altına alınabilecek bir yangın. Bu tip yangınları halkın söndürme çabasını engelleyerek yangını seyrediyorlar. Yapılan karakollar ve kalekollar için on binlerce ağaç katledildi. Yeni karakollar ve kalekollar yapmaya devam ederlerken aynı yol ve yönteme başvurduklarını ise üzülerek görmekteyiz.”
Yangınlar gelenekselleşti
DEDEF Munzur Koruma Kurulu Üyesi Hasan Şen’e bölgede süren yangınlarla ilgili düşüncelerini sorduk: “Her yaz ve her operasyondan sonra geleneksel hale gelen bu yangınlar Dersim’in en önemli sorunu haline gelmektedir. Dersim halkının tüm çabaları ve isteklerine rağmen kolluk kuvvetlerinin ‘yasaklı bölge’ gerekçesiyle yangınların halk tarafından söndürülmesine izin vermemesinin yanında hiçbir devlet kurumu da tüm çağrılara rağmen söndürme çabasına girmemiştir. Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan ormanlarımızın yanması, orman sürekliliğini tehlikeye sokan ve ülke insanının da geleceğini tehdit eden etkenlerin başında gelmektedir. Siyasi iktidar buradaki eksiklikleri görmek ve tamamlamak yerine acıların rantını devşirmenin peşine düşmekte, bilindik rutin açıklamalarla geçiştirmektedir. Ülkemizde yaşanan yangınlar, her yıl yüzlerce hektar orman alanının kaybolmasına, büyük miktarda yangınla mücadele masraflarına, ekolojik dengenin bozulmasına, canlı yaşamın, yaban hayatının önemli ölçüde tahrip olmasına, ormanların birçok fonksiyonunun yok olmasına ve aynı zamanda can ve mal kayıplarına neden olan en önemli tehdittir. Şimdi bir kez daha söylemek gerekir ki, ormanlarımızı kül eden, börtü böceğin ve orman canlıların yaşamlarına kasteden yangın değildir, savaşlardır, ranttır ve doğanın devletin öncelikler listesinde yer almamasıdır. Güvenlik adı altında baraj yapımı, orman katliamı, yangın çıkarma ve müdahale etmeme gibi kirli savaş uygulamalarına son verilmelidir.”