HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Deniz Poyraz’ın katledilmesini ve partileri hakkındaki kapatma davasını gazetemize değerlendirdi
Hüseyin K. Akçadağ
Tanıyanlar Deniz’in HDP’nin İzmir’deki yüzü olduğunu söylüyorlar. Partisinin her işine koşan, her eylemine katılan, her çalışmasında bulunan gülen bir yüz. Keman çalarken çekilen fotoğrafını görmüşsünüzdür, arkadaşları resim kursuna başlamayı planladığını söylüyorlar. Açık ki özel olarak seçilmiş bir hedef. HDP Basından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, saldırganın bir Özel Harp elemanı, saldırının bir Özel Harp Dairesi saldırısı olduğunu söylüyor. Temel, Deniz ve ailesini hedef alan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin devlet içindeki Özel Harp Dairesi’nin sözcüsü olduğunu ve kamuoyu önünde bu saldırıları savunmakla görevli olduğunu belirtiyor. Tayip Temel ile İzmir’de gerçekleştirilen saldırıyı ve partisi için hazırlanan iddianamenin Anayasa Mahkemesi’nce kabulünü konuştuk.
Söyleşimize İzmir saldırısının değerlendirmesi ile başlamak istiyorum. Bu saldırının HDP’ye ve demokrasi güçlere söylediği nedir?
İzmir saldırısı iktidar ortaklarının uzun bir süredir partimize yönelik sürdürdükleri ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı söylemlerinin bir sonucudur. Bu söylemler saldırının psikolojik ve politik ortamını sağladı. İktidar bloku Meclis kürsüsünde bile partimize karşı, partimizin taraftar ve üyelerine karşı katliam çağrısı yaptılar. Bu saldırıda maksat muhalefetin dinamik unsuru olan HDP’yi etkisiz hale getirmektir. Siyasi arenada HDP ile mücadele argümanlarına sahip olmayan, heybesinde toplumu ikna edecek hiçbir vaadi bulunmayan iktidarın partimizi kuşatma çabasıdır. Küçük ortak MHP tetikçi olarak kullanılıyor. MHP’liler bazen gruplar halinde parti binalarımızın önünde toplanarak saldırı girişiminde bulunmaktadır, bazen mahkeme salonlarında provokasyon peşinde koşmaktadırlar. Bu olay partimize yönelik katliam çağrılarının somut cinayete dönüşmüş halidir. Bu saldırı iktidar bloku içinde kendi ikballeri için gözü kara biçimde bütün ülkeyi yangın yerine çevirebilecek şer odaklarının olduğunu gösteren bir saldırı. Aslında bütün muhalefete İzmir üzerinden mesaj veriyorlar.
Neden İzmir seçildi?
İzmir’i seçmelerinin nedeni şu. Bir: İzmir HDP’nin diğer demokrasi güçleri ile en yakın bağ kurduğu illerden biri. HDP’nin Türkiyelileşme perspektifi açısından örnek olacak bir kent. İki: İzmir, AKP ve MHP’nin yıllardır uğraşmalarına rağmen düşüremedikleri bir kent. Dolayısı ile kentte HDP’ye ve diğer demokrasi güçlerine gözdağı vermeyi hedefleyen bir saldırı. Bu saldı ile HDP’yi ve HDP’lileri selam verilmez hale getirmek istediler. Tabi halkın büyük sahiplenmesi, muhalefetin büyük sahiplenmesi ile bu oyun İzmir’de büyük oranda boşa çıkarıldı.
Benzeri saldırılar bekliyor musunuz? Yoksa sözünü ettiğiniz tepkiler bu saldırıları püskürttü mü?
Devlet Bahçeli’nin açıklamaları bu saldırıların devlet içindeki Özel Harp Dairesi elemanlarınca düzenlendiğini gösteriyor. Kesinlikle ve kesinlikle Devlet Bahçeli devlet içindeki Özel Harp Dairesi’nin sözcülüğünü yapıyor. Öyle rastgele konuşmuyor. Devlet Bahçeli, özel planlanmış politikaları yer yer AKP ile birlikte, yer yer AKP’ye rağmen dilledirmektedir. Çünkü yer yer AKP’yi de hedefleyen üsluplar kullanıyor. Yani devletin derinliklerinde pişen, Özel Harp Dairesi tarafından bir özel savaş politikasına dönüştürülen planları kamuoyu önünde deklare eden kişidir Devlet Bahçeli. Siyasetçi kılığında bir Özel Harp sözcüsüdür. Bu pespaye saldırılarla kimseye geri adım attıramazlar. Toplum ne olursa olsun bu oyunları bozacak güçtedir. HDP ve demokrasi güçleri kıran kırana bir mücadele yürütüyor ve bu oyunu boşa çıkaracak güce ve kudrette sahiptir. İsteseler de bu saldırıları sürdüremeyeceklerdir. Toplumsal örgütlenmeyle, toplumsal direnişle püskürteceğiz bu saldırıları, püskürtüyoruz.
Meclis’te temsil edilen partilerin tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhalefet partilerinin elbete daha cesur, daha ilkeli ve net bir tutum almaları gerekiyor. Ama hem geliştirdiğimiz birebir ilişkiler boyutu ile hem ziyaretler sırasında ortaya çıkan değerlendirmeler boyutu ile oyunun derinliğinin ve büyüklüğünün farkında olan bir muhalefet gerçeği olduğunu görüyoruz. (Zaten bu durum iktidarı çıldırtıyor.) Yani oyuna gelmeyen, karanlık planların farkında olan bir muhalefet var. Bu defa 7 Haziran 2015 seçimlerinde uyguladıkları senaryoya benzer bir senaryoyu yürürlüğe koyamayacaklar. İktidarın niyetlerinin farkında bir muhalefet var. Ama daha cesur, daha net tavır alan bir pozisyona gelmeli muhalefet. Çünkü HDP’ye sıkılan her kurşun demokratik muhalefete sıkılmış bir kurşundur. Zaten günlük politikada da CHP’yi HDP ile dövüyor, İYİ Parti’yi CHP ile dövüyor. Muhalefet içinde çatlak yaratarak kendi gücünü konsolide etmeye çalışıyor. Sonuç olarak muhalefetin daha dik ve net olduğunu söylemek lazım.
Saldırganın profili bize ne söylüyor?
Bu profil bize şunu söylüyor ki, ne kadar bireysel bir saldırı gibi göstermek isterlerse istesinler, örgütlü bir saldırı olduğu belli. Bu kişi özel olarak eğitilmiş bir Özel Harp elemanı. Ve kesinlikle bu eylemi talimatla gerçekleştirmiş. Bir yalnız kurt profili çizmeye çalışması kimseyi aldatmamalıdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin katledilen arkadaşımızla ilgili sarf ettiği sözler, bu tetikçilerin nasıl talimatlandırıldığını ve psikolojik olarak nasıl hazırlandığını da göstermektedir. Donanımlı, eğitimli bir saldırgan profil görüyoruz. Üç ay boyunca cinayetin planlamasını soğuk kanlı bir şekilde yapmış. Suriye’ye sağlıkçı olarak gönderildiği söyleniyor. Ancak orada askeri eğitim almış, sağlıkçılığın bir kamuflaj olduğu belli. (Bu sağlık(!) memurunun orada ne kadar insanın canına kıydığı da ortaya çıkacaktır.) Suriye bir laboratuvar olarak kullanılıyor. Bunun gibi katiller orada ideolojik olarak, psikolojik olarak özel bir eğitimden geçiriliyor. Fotoğraflardaki kurt işareti onun siyasi aidiyetini de gösteriyor. Dolayısı ile devletin himayesinde eğitilmiş, hazırlanmış, donatılmış, gerekli araçları temin edilmiş bir eleman. Saldırı planını hazırlarken kaldığı otel İzmir Valiliği’ne ait. Valiliğin onayı ile insanların kalabildiği bir otel. Bu profil olayın devlet işi olduğunu gösteriyor.
Deniz Poyraz’ın ailesinin duruşu ile ilgili bir değerlendirmede bulunmak ister misiniz?
Deniz’in ailesinin öyküsü Kürtlerin öyküsüdür. Aile savaş nedeni ile köyünden göç etmek zorunda bırakılmış bir Kürt ailesi. Çocukları cezaevinde, baba cezaevine girip çıkmış. Özgürlüğü için sürekli mücadele etmiş ve bedel ödemiş bir aile. Zaman zaman HDP’nin yöneticiliğini yapmış, yer yer partiyi açıp kapatmış, yeri gelmiş yemeğini yapmış. Kısaca parti ne zaman nerede ihtiyaç duymuşsa orada olmuş bir aile. Anne de öyle baba da öyle kardeşler de öyle. Deniz de öyle. Aile kimi isimlerin manipülatif söylemlerinin ne kadar art niyetli, olayı saptırmaya yönelik olduğunun farkında olan bir aile. Ailenin Deniz’i sahiplenme biçimi bizim için öğretici bir tutum.
Kapatma davası İzmir saldırısının devamı
Başka bir konuya geçmek istiyorum. Anayasa Mahkemesi, partiniz hakkında hazırlanan kapatmayı talep eden iddianameyi kabul etti. Ne düşünüyorsunuz?
AYM’nin bu iddianameyi kabul etmesi Türkiye demokrasisi adına bir talihsizlik. İddianameye gelince ilk biçim rastgele bir torbaya atılmış birbiri ile alakasız bir metindi. Eleştiriler ve bilgi yanlışlıkları ile ilgi eleştirilerden yararlanarak sözde bazı düzeltmeler yapılmış. Biz iddianameyi incelemeye başladık. Bu iddianame ile kesinlikle bir parti kapatılamaz. Onlarca gizli tanık konmuş dosyaya, bu kısacık süre içerisinde bunlar nerede bulundu belli değil. Komik sayılabilecek yanlışlıklar var. Mesela Diyarbakır vekili, Urfa vekili olarak girmiş iddianameye, bir vekilimiz için isim benzerliğinden çocuk yaşta bir kişinin adli sicili konmuş, bütün vekillerimiz bakımından daha fezlekeye dönüşmemiş soruşturmalar fezleke olarak girmiş iddianameye. Nerde tutsan tutarsız bir iddianame. İzmir katliamının hemen akabinde iddianamenin kabul edilmesini, birbirini tamamlayan tutumlar olarak değerlendiriyoruz.
Son olarak partinizin bundan sonra nasıl bir yol haritası izleyeceğini sormak istiyorum.
Biz her koşulda HDP’yi savunacağız. Kararımız net. HDP’yi hem hukuken savunacağız hem siyaseten. Bunun için hukukçularla bir hazırlığımız var. Hukukçuların özel olarak çalışacağı çok donanımlı bir büro kurduk. Onlarca hukukçu gönüllü olarak çalışmaya başladı. Çeşitli çevrelerden hukukçuların ve akademisyenlerin gönüllü katkıları var. Muhalefet partilerinin HDP’yi savunuyoruz inisiyatifi var. Onlarca sivil toplum kuruluşunun HDP’ye sahip çıkma perspektifi ile oluşturdukları girişimleri var. Bunların hepsinin planı ve programı çıkarılıyor şimdi. Öte yandan 20’ye yakın merkezde eş genel başkanlarımızla halk buluşmaları, yürüyüşler, mitingler organize edeceğiz. Siyasi darbe niteliğindeki bu girişime karşı HDP’yi daha da büyütmek için her ilde, her ilçede halkla buluşma etkinlikleri düzenleyerek bu sürece müdahil olacağız. Diplomatik girişimlerimiz sürüyor. Uluslararası hukuk çevreleri ile ilişkiler geliştiriyoruz. Yani HDP’yi her koşulda savunmanın hazırlık çalışmalarını yapıyoruz.