HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile hedef alınmasını ve gasp edilen vekilliğini konuştuk
Gülcan Dereli
Herkes onu ayrım yapmadan insan haklarını savunmasıyla tanır. Tek başına bir insan hakları kurumu gibi nerede haksızlık, işkence, baskı varsa o da orada. Yıllardır herkesin bildiği bir “sırrı” ifşa edince daha çok göze battı. Yıllardır yaşanan çıplak arama işkencesi denilebilir ki ilk kez onun sayesinde bu kadar gündem oldu. Hükümet ve AKP önce inkâr etti çıplak aramayı, sonra çıplak arama işkence değil rutin arama demeye başladı kısık sesle. Hükümete tutulan bir ayna o. İşte bu aynanın gösterdikleri, çok rahatsız etti iktidarı. Apar topar bir medya kuruluşunda yer alan ve dava konusu bile olmayan bir haberi yıllar önce paylaştığı için dava açılıp ceza verildi. Hemen ardından binlerce yurttaşın oyuyla seçildiği milletvekilliği düşürüldü. Yetmedi, Meclis’te karara tepki gösterdiği ve adalet eylemi başlattığı için MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hedefi oldu. Tam da Newroz günü sabahın kuytuluğunda namazını kılmasına bile izin verilmeden Meclis’ten sürüklenerek atıldı. Gözaltına alındı. Bırakıldı ama 10 gün içinde teslim olması için tebligat gönderildi. Aldığı ceza 2.5 yıl. Bu direşin başaktörü HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu idi. Kamuoyunda büyük destek gören Gergerlioğlu ile yaşadıklarını, neden hedef alındığını konuştuk.
Hakikat rahatsız etti
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu hedef tahtasına koyan neydi? Hedef tahtasına konulmasının sebebinin hakikati ortaya koyması ve bunun hakikatin de hükümeti rahatsız etmesi olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Herkes görüyor. Ben çok yoğun çalıştım 2 buçuk yıllık milletvekili hayatımda. Şundan dolayı biraz etkili oldu: Ben sivil toplumdan geliyorum. Köşe yazarlığından geliyorum. Medya ve sivil toplumdan geldiğim için açıkçası siyasete çok hazırlıklıydım. Ve başladığım gibi çok yoğun başvurular geldi. Bütün bunlarla bire bir uğraşmaya başladım. Ekibimizi çok iyi oluşturduk. Başvurulara nasıl cevap vereceğimizi iyi koordine ettik. Nasıl cevap vereceğimiz, neler yapacağımız böyle hızlı bir başlangıcımız oldu vekillik hayatımda. Ve 3 binden fazla soru önergesi vermişim. Bizim aşkımızı, şevkimizi görünce ekibimiz de büyük bir aşkla, şevkle çalıştı. Arkadaşlarım da çok değerlidir. Hepsi canla başla çalıştı. Bayağı etkili bir iş çıkardık” diyor.
Çıtayı yükselttim
Birçok kesimin adalet isteğine yanıt veren Gergerlioğlu, her kesimden yurttaşın kimliğine bakmaksınız sesini duyurmaya çalıştı. Kendisine ÖFG TV kanalı açan Gergerlioğlu, sosyal medya kanallarından da adalet arayışında olan yurttaşların sesini duyurmaya çalıştı. Kendisine gelen tüm başvurulara yanıt vermeye gayret ettiğini anlatan Gergerlioğlu, şöyle diyor: “Hiçbir mağdurun kimliğine bakmadım. Kim olursa olsun mağdursa elimden geleni yaptım ve bunları duyurmak için medya gücünü kullandım. Twitter hesabım vekilliğe başladığımda 30 bin takipçiliydi, şu an 365 bin olmuş. Canlı yayınlar yaptım, Facebook kullandım, Whatsapp kullandım ve sosyal medyadan insanlara müthiş bir şekilde ulaştım. Bana ulaşanlara da hep dönmeye çalıştım. Tabii çok yoğun bir mesai gerektirdi. Günde 5-6 saat ancak uyudum. Geri kalan saatlerde sürekli çalışmaya hazır ettik kendimizi. Tabii bizi motive eden şey de elde ettiğimiz başarılar oldu. Tabii çok netameli, riskli konular önümüze geldi. Onlarla da uğraştık. İşkence ihbarları geldi, onları duyurduk. İnsan kaçırmalar geldi, kötü muameleler geldi, işkenceler, çıplak aramalar, KHK soykırım ve benzeri olaylar, cezaevlerinde vahim cinayete varan hasta mahpus ölümleri, hamile kadınlar, çocuklu aileler, dramlar, hasta mahpus aileleri, inanın ki boğuştuk yani. Bütün benliğimde bunları hissettim.”
Çıplak arama var!
Çıplak aramayı Meclis gündemine taşıyan Gergerlioğlu, birçok kesimden destek almaya başladı. Birçok kesim sosyal medyadan Gergerlioğlu’na destek vererek kendisinin de çıplak aramaya maruz kaldığını anlatıyor ve “Çıplak arama yok” diyen hükümet yetkililerine, çıplak arama var diyordu. Peş peşe gelen açıklamalarda çıplak arama mağdurları yaşadıklarını anlatıyordu. Bu da hükümet kanadını zorluyordu. Önce inkâr etti, sonra “Onurlu olan yaşadığında söyler” denilerek çıplak aramaya maruz kalanlar suçlanmaya başladı.
Vicdanlarını sızlatıyordum
Çabasının hükümeti sarstığını ve öfkeye yol açtığını söyleyen Gergerlioğlu, “Bana gelen mektupların hepsini kendim okudum, cevapladım. Danışmalarıma bırakmadım. Bunlar tabii çok mesai gerektiriyor. Bu sefer sahayı iyi görüyorsunuz. Sorunları görüyorsunuz. Can alıcı, can yakıcı durumları görüyorsunuz. Ve bunlar tabii iktidarı inanılmaz rahatsız etti. Bu kadar olduğunu sanmıyordum. Ben kendi işimle uğraşıyordum. Allah bilir duyuyorlardır diyordum. Hayır çok fazla duyuyorlarmış. Özlem Zengin dedi ya bu çıplak arama konusunda, bayağı sinir olmuş bir şekilde başladığı konuşmaya. (Ya bu Ömer Faruk Gergerlioğlu, böyle çıkıyor kürsüye bir fotoğraf gösteriyor, bir öbürkünü gösteriyor. Ya terörize ediyor ya, terörize ediyor ya.) Kadın ifrit olmuş. Anlatabiliyor muyum? Bu ne demek? Hepsinin ortak görüşünü yansıtıyordu. Ve inanılmaz rahatsız olmuştu. Çünkü vicdanlarını sızlatan çok şey söylüyorum. Bunlar o vicdanlarını katletmeye çalışıyorlar. Bir taraftan vicdanını rahatsız eden şeyleri söyleyen bir adamın dediğini doğrular, öte taraftan çıkarları, ulaşmak istediği makamlar, mevkiler, paralar, ihaleler bir tarafta bu. Bu çatışmalar içinde öfkelerini bana yönelttiler” diye belirtiyor.
Dini kullanmaları
Kendisinin dindar camiadan gelmesinin de iktidarı rahatsız ettiğini dile getiren Gergerlioğlu, şöyle devam ediyor: “Bir de ben dindar camiadan geldiğim için kendi gayriahlaki ve vicdansız durumlarını da çok iyi tespit ettiğim için bu da onları çok sarstı. Bir Ayasofya’yı kullanıyorlar, ben İslami terimlerle onları kullandıklarını öyle bir anlatıyorum ki, yok işte başörtülü şunu yapmaz, bunu yapmaz diye üzerinden açıklarken, bırak diyorum sen başörtünün içini boşalttın. Senin başörtüyü ağzına almaya hakkın yok. Çünkü ben bu mücadelenin içinden geliyorum. Başörtülünün yapmadığı kadar onun on katı o mücadeleyi yapmış birisiyim. Öyle deyince tabii onlar darmadağın oluyorlar. Ve bana daha da bir öfke ile bileniyorlar. Bunun sonucu işte böyle bir hızlandırılmış yargı kararı, hızlıca okuma, işte alın kellesini, tez vurun kellesini meselesi. Yani altın tepside birisine sundular kellemizi. Açıkçası gelinen nokta bu. Ama ben vicdanen rahatım, ben çok çok doğru şeyler söyledim. Allah’a şükürler olsun, yanlış bir şey söylediğim için vekillikten düşürülmedim. Bunun rahatlığını yaşıyorum. İstediklerini yapsınlar, işler olacağına varır. Çıplak arama konusunda bana bu kadar tepkiler geldiği zaman, dedim ki hakikaten bu iş çok büyüdü, bu benim vekilliğime mal olacak. Acaba durayım mı konuşmayı durdurayım mı hayır dedim devam edeyim. İşte bütün bunlar iktidarı çok rahatsız etti. Herkes bunu anlamış durumda.”
CHP’ye çağrı
Peki, CHP ne kadar destek olmuştu? Bunu Gergerlioğlu’na soruyorum, şöyle yanıt veriyor: “Açıkçası Meclis oturumu bitene kadar yanımızda kaldılar. Beklediler, tek tük bazı vekilleri bana destek oldu. Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya vardı, birkaç farklı şahıs. Ben isterdim ki bu bir demokrasi direnişi. Ben CHP’li değilim ama Adalet Yürüyüşü olduğu zaman da değildim ama kayıtsız şartsız deli gibi destekledim Adalet Yürüyüşü’nü. Ya dediler sen CHP’li mi oldun, düşünebiliyor musunuz? Hayır. Büyük bir haksızlık var. Bir insan çıkmış demiş ki adalet. Ya dedim benim canım kurban adalete. Kim olursa olsun ben o adalet istediği zaman onun arkasından giderim. Böylesine bir gönülden destek verdim. Şimdi de CHP de bize böyle destek vermeli. Bu konuda biraz zayıf ve eksik kaldılar. Dün 3 vekilleri geldi, bugün 3 vekilleri geldi ama Genel Merkez düzeyinde çok daha güçlü destek göstermeliler. Çünkü bu hem demokrasi meselesi hem de milletvekili itibarı, onuruyla alakalı bir şey. Size de yarın bunlar yapılır. Bu sadece parti meselesi değil ki bu demokrasi meselesi de. Allah aşkına bu kadar ucuz bir şekilde milletvekilliği belden aşağı vurulur mu? Ne yapıyorsunuz? Bu konuda ben CHP’yi biraz daha aktif tutum almaya da çağırıyorum. Net bir şekilde söyleyeyim: CHP destek vermiyor demiyorum ama daha aktif olmalılar.”
2023 planı!
Gergerlioğlu’na vekilliğinin düşürüldüğü gün HDP’yi kapatma davasının açılmasının ne anlama geldiğini soruyorum. Gergerlioğlu, “Bunlar tırnak içinde bir yol temizliği yapıyorlar. İyice Kürt siyasetini bitirecek belini kıracak, edecek sonra kendini gösterecek. İşte Kürt meselesi bitmiştir, ortamı oluşturmak ve böyle göstermek isteyecekler. 2022’nin sonu ya da 2023 gibi planları diye düşünüyorum. Bir parti kapatıp hop seçime gidelim değil. Bunlar beka meka deyip duruyorlar ya, 2023 hayalleri, akılları sıra Kürt meselesini alıp çöpe atacaklar, Kürt meselesi yok falan diyecekler. Açıkçası, daha başka bir kafaları var” diyor.
Faşizm ağırlaşıyor
Ülke nereye gidiyor diye sorunca, Gergerlioğlu şöyle diyor: “Ülke resmen gerçekten faşizme gidiyor. Faşizm içinde değil mi diyeceksiniz ama daha da ağır bir faşizme doğru gidiyor. Biraz önce dediğim gibi beka bu kelimelerden birisi, MHP ve AKP zihniyeti, yüzüncü yılda yeni bir cumhuriyet, tüm bunların alt edildiği Türklük şuuru gibi bir şeyler oluşturalım, şuraya gidiyoruz kafa yapısındalar. Ben bunlarla bir yere gidebileceklerini düşünmüyorum. Daha ağır bir faşizm ortamı ve kendisine itiraz edenlere yönelik, muhalefetin düşmesine karşılık da paramiliter grupları hazırlama bayağı bir gözünü karartarak bir çalışmaya girdiklerini ve tehlikeli bir kafa yapısına sahip olduklarını, daha çok Gobbelsvari bir çalışmayla dezenformasyon çalışmalarına devam edeceklerini görüyorum.”
Samimiyet hattı
Muhalefete çağrıda bulunan Gergerlioğlu, “Muhalefet bence bu çuvala girmemeli, insan hakları anlayışından ayrılmamalı. Bu tür güncel itiş kakış çekişmelerden kurtulmalı ve daha bir genel kavramlar üzerinden gitmeli. İnsan hakları, demokrasi, adalet konusunda samimiyetini göstermeli. Ben bu konuda başarılı olduğumu düşünüyorum. Bence bu hattı kaçırmamak lazım. Ben tüm kamuoyuna bir çağrı yapılmasını isterim. Çok güçlü bir direniş başlattık. Gerçekten çok iyi gidiyor. Çok büyük bir ilgi var. Herkes sosyal medyasıyla olsun, sokakta hareket tavır, ne bileyim çeşitli etkinlik eylem yapıyor, dikkat çekiyor. Birtakım çalışmalarla destek versin, gündeme getirsin. Değerli kamuoyundan bunları talep ediyorum” diye vurguluyor.
‘Bahçeli emretti Şentürk de yaptı’
Gözaltı sürecine dair bilgi veren Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Parti grup toplantı odamızın orada polis pusuya yatmış önceden istihbarat almışlar. Takip etmişler, benim işte sabah namazına kalktığımı görmüşler. Zayıf olduğumuz bir an arkadaşlarım o sırada uyuyor ve o gün de Newroz günü. Tüm arkadaşlarımız sağda solda. O gün erken saatte bizi gafil avlamaya çalıştılar. Benim namaza kalktığımı da biliyorlardı. Ben saatimi kurdum, namaz için WC’ye gittim o sırada dışarıdan çok sesler duydum. Halla halla dedim ben kalktığımda koridorda kimseyi görmedim. Dışarı çıktığımda kapıda bir polis, lavaboya döndüğümde onlarca polis ellerinde kameralar, o sırada ben namaz kılarım sonra gideriz dedim. Öyle bir stres de yapmadım. Ama namaz kılmama müsaade etmediler, üstümü başımı giymeme müsaade etmediler. Odaya beni sokmak istemiyorlardı. Bir talimat almışlardı herhalde, beni odanın dışında gafil avlayacaklar, danışman arkadaşları odalara kilitlemişler, vekil arkadaşlar görüntü çekmesin diye önlerinde duruyorlar. Böyle bir pozisyon belki yüz tane polis vardı. Koridor polis dolmuştu. Ben onlara insanca laf anlatmaya çalışırken, koluma girip hızla götürmeye çalıştılar. Koşar gibi asansöre götürdüler. O sırada darp oldum ve hastanede darp raporu aldık. Ardından karakolda 3 buçuk saat kadar pijamalı terlikli kaldım. Avukat arkadaşlar da bu duruma isyan etti. Gaspen milletvekilliği düşürülmüş birisini böyle pijamayla götürmeyi marifet saymışlar. Akıllarınca itibarsızlaştırmaya çalışıyorlardı. Daha sonra verdiğim ifadelere de müdahale ettiler. Namaz hadisesini ve uğradığım darpları anlattım. Onları ifadelerden çıkarttılar. Onu yaptırmamaya çalıştık, 2-3 saat tartışmalar yaşandı. Gidin ayrıca suç duyurusu yapın bu bölümü almayacağız dediler. Bunu söyleyen de sivil giyimli esrarengiz bir kişiydi. Tutanağa kendi imza da atmadı. Yani kısacası Bahçeli emretti, Şentürk de yaptı. Meclis Başkanı’nı da bu vesileyle istifaya çağırıyoruz” diye belirtiyor.