TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Bulut, hidroksiklorokin ilacının Kovid-19 tedavisinde 1 yıl boyunca kullanan kişilerde yaşanan kalp krizine bağlı gerçekleşen ölümlere ilişkin Bakanlığın açıklama yapmadığını belirtti
İnan Kızılkaya
Salgının başından beri topluma güven vermeyen politikalarıyla çelişkili açıklamalar yapan Sağlık Bakanı, Kovid-19 hastalarının kullandığı sıtma ilacı hidroksiklorokini 7 Mayıs’ta sessiz sedasız tedavi rehberinden çıkardı. Bilim insanlarının, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) kullanımının ciddi riskler taşıdığı ve kullanılmamasını istediği ilaç, salgın başladığından itibaren Türkiye’de Kovid-19 hastalarının tedavisinde 1 yıl boyunca kullanıldı.
Birçok ülke yasakladı
Türkiye’nin yanı sıra hidroksiklorokin ilacını Kovid-19 hastalarında Hindistan, Brezilya, ABD, Fransa ve Cezayir gibi birçok ülkede kullandı. Hatta eski ABD Başkanı Donald Trump ve Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da koronavirüse karşı “önleyici tedbir” olarak hidroksiklorokin aldıklarını söylemişti.
Bakan Koca ısrarcı
WHO, 26 Mayıs 2020’de hidroksiklorokin ilacının klinik denemelerini güvenlik kaygıları nedeniyle “geçici olarak” durdurduğunu açıklamıştı. 27 Mayıs 2020’de Fransa’da da ilacın Kovid-19 hastalarının tedavisinde kullanımı yasaklandı. Salgını en ağır yaşayan ülkelerden bir olan Türkiye’de halk sağlığını koruyacak politikalar geliştirilemezken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca en başta kalp krizine yol açan yan etkisinden dolayı bilim çevrelerinin kullanılmasına karşı olduğu hidroksiklorokini övünerek kullanıldığını söylemişti. Koca, 15 Nisan 2020 tarihindeki basın toplantısında, “Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık. Çin’den getirilen Favipiravir’ini de bizdeki yaklaşımla kullanan ülke yok’’ demişti.
İlaç kaç kişiyi öldürdü?
İlacın kullanımından neden ısrar edildiği, 1 milyon kutu ilaç ve belki de daha fazlasının kaç kişiye Kovid-19’u tedavi etmek veya engellemek için dağıtıldığı, bunun ne gibi sonuçlar doğurduğu, kaç kişinin ölümüne yol açılmış olabileceği gibi sorular ise yanıtsız kaldı. Bu sorulara yanıt almak için TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ile konuştuk.
Açıklanmayan ölümler
Hidroksiklorokinin kullanılmasına yönelik itirazlarının olduğunu söyleyen Bulut, “TTB yüksek dozda hidroksiklorokin kullanılmasının sakıncalarını belirtti. Kalp durmasıyla neticelenen sonuçları olabiliyor. Özellikle evde izolasyon uygulaması Türkiye’de yaygın olduğu için -yüzde 85 kadar hastayı evde izole ettikleri için filyasyon ekipleri evde de dağıtıyordu ilacı- TTB olarak evde kullanılmasının sakıncalarına da biz değindik. EKG yaşandığında en azından hastanede hasta hayata döndürülebilir ama evde kaybedilen hastalar var. Bu hastaların vefatı ilaca mı bağlı, Kovid-19’a mı bağlı? Açıklanamayan ölümler. Herhangi bir yoğun bakıma düşmeden, büyük bir solunum sorunu yaşamadan asemptomatik dediğimiz olgularda ölüm oranları açıklanamaz. Bu nedenle hidroksiklorokin birçok hastanın yaşamından sorumlu olabilir” ifadelerini kullandı.
‘Bakanlık kaçıyor’
İlacın bir yıl boyunca uyarılara rağmen kullanıldığını dile getiren Bulut, “Ellerindeki stoku tüketmek için hidroksiklorokin dayadılar. Bundan kim ne kadar zengin oldu, para kazandı bunun araştırılması Meclis’e ait” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın ilacı kullanan insanlarda yaşanan kalp krizine bağlı olarak gerçekleşen ölümlere ilişkin açıklama yapmadığını vurgulayan Bulut, “Bununla ilgili bizim gözlemlerimiz var, ziyaret ettiğimizde vefat eden aileleri herhangi bir sorun yaşanmadan evde ilaç kullanırken birdenbire kalp krizi ile öldüğünü söylediler. Hidroksiklorokine bağlı olup olmadığını incelenmesi gerekirdi. Ancak bakanlık özellikle bundan kaçıyor” diye konuştu.
Evde ilaç sorunu
Evde karantina yerine kamu kaynaklarının kullanılarak karantinaların sağlanması gerektiğinin altını çizen Bulut, “Keşke kamu kaynakları kullanılarak kamu kurumlarında izole edilebilselerdi. Örneğin öğrenciler tatilde olduğu için yurtlar ve hastaneler kullanılabilseydi. Hastanelerde yatak kapasitesi aşılacağı ve maliyet yüksek olduğu için bunu yapmadılar. Evlerde bu ilaçlara bağlı birtakım sorunlar yaşandı” dedi.
Tedavi için uygun değil
Korona için söz konusu ilacın doğru bir tedavi yöntemi olmadığını dile getiren Bulut, şöyle devam etti: “Bir de yaş grubunu azalttılar. 12 yaş üzeri çocuklarda da kullanılabileceğine dair. Bu konuda da uluslararası protokoller tartışmalıdır. Yararı ile ilgili tartışmalar vardır. Favipiravirde tedavi protokolünde bu kadar abartılmaması gerekiyor. Türkiye’de Kovid-19’da tedavi hastalık geçtiğinde solunum sorunu yaşandığında, yoğun bakıma gittiğinde kan sulandırıcı vs. semptomatik tedaviler yapılıyor. O semptomları gidermeye yönelik tedaviler ve hasta bir süre sonra direnç kazanıp virüsü yenip 99 oranında yaşama dönüyor, yüzde biri vefat ediyor. Favipiravir etkinliğiyle ilgili meta analiz sonuçları dünyada yok. Kovid-19 için özgün, spesifik bir tedavi değil.”
Sahte etiketlerle dağıtıldı
Kovid-19’a özgü, üretilmiş antiviral bir ilaç olmadığını söyleyen Prof. Dr. Vedat Bulut, yine Sağlık Bakanlığı’nın övdüğü favipiravir ilacının son kullanım tarihi geçmesine rağmen kullanıldığına dikkat çekerek, “İlaçlara yeni bantlar yapıştırıldı. Örneğin nisanda, mayısta süresi dolmuş olan ilaçlar, haziran ve 2023 tarihi sahte etiketlerle dağıtılır hale getirildi. Favipiravire yönelik ne sorunlar yaşanacak, buna yönelik tartışmalar var. Ellerinde stokları tüketmeyi, son tüketme, tarihi geçmiş ilaçları insanlara dağıtıyorlar; bu yanlış” dedi.