Kota ve kontenjan sistemine karşı yapılan eyleme saldırı yapılırken, üreticiler kararlı
Reyhan Hacıoğlu
ÇAYKUR’un uyguladığı kota ve kontenjan uygulamasına karşı çay üreticileri özel şirketlere mahkum edilirken, yurttaşlar yaşadıkları mağduriyet karşı seslerini duyurmaya ve direnmeye devam ediyor. Önceki gün seslerini duyurmak için ÇAYKUR önüne yürümek isteyen çay üreticilerine saldırı yapılırken, çok sayıda yurttaş ise göz altına alındı. Ancak üreticiler seslerini duyurmakta kararı.
ÇAYKUR tarafından açıklanan dönüm başına günlük 17 kilogram çay alımı kotasına karşı Hopa meydanında toplanan üreticiler basın açıklaması yaparak fabrika önüne yürümek istedi. “Çaykur halkın satılamaz” şeklinde sloganlarının atıldığı eylemde polisin yürüyüşe engel olmak çabasına özellikle üretici kadınların direnişi sonucu yürüyüş başlatılmak istenirken, saldırı gerçekleşti. Birçok kişinin gözaltına alındığı eylemde gözaltılar gece yarısı serbest bırakılırken, gazetemize konuşan üreticiler seslerini duyurmak için kararlı olduklarını bir kez daha vurguladı.
‘Korku yaratmak istiyorlar’
Doğur Karadeniz Halkevi Bölge Temsilcisi ve Artvin Şube Başkanı ve aynı zamanda çay üreticisi olan Dursun Ali Koyuncu yaşanan saldırıyı anlatarak, “Fabrikaya kadar yürümek istedik ancak bine yakın polis getirerek yürümemize izin vermediler. Ve doğrudan saldırdılar “ dedi. “Artvin Valiliği’nin, Hopa Kaymakamlığı’nın hatta doğrudan İçişleri Bakanlığı’nın emri ile bölgede ürettiği ürünü satmada sorun yaşayan çay üreticisinin emeğine sahip çıkmasının önüne geçmek için yapıldı çünkü bütün bölgede eylemler gerçekleştiriliyor” diyen Koyuncu konuşmasına şöyle devam etti: “İnsanların korku ve baskı ortamında hak aramasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu tepkilerin büyümesinden korkuyorlar çünkü ciddi bir sorun var ve bütün Doğu Karadeniz’i ilgilendiren bir sorun. O yüzden halkın bir araya gelmesini ve örgütlü mücadele etmesinin önüne geçip, korku ortamı yaratmak için böylesi bir saldırıyı gerçekleştirdiler.”
‘Tek düşündükleri özel sektör kârı’
Eylem yapmalarının nedenini de şu şekilde anlattı Koyuncu, “İstediğimiz çok basit; Şuanda ÇAYKUR’un alım yaptığı miktar çok az bu alım miktarı ile insanların bu çayı satması çok zor. Doğalında alım miktarının yükseltilmesini talep ediyorlar. Artı özel sektörün düşük ücrete çay alımının önüne geçilmesi gerekiyor. Yani devlet taban fiyatı vermiş ancak özel sektör bu taban fiyatın çok çok altında çay alıyor ve insanlar buna mecbur ediliyor. Çünkü çayı ellerinde tutmak ve ya dalında saklamak şansı yok. O yüzden insanlar bir an önce çay alım fiyatının arttırılmasını ve özel sektörün de düşürmesinin önüne geçilsin istiyor. Ancak özel sektörün kârını düşündüğü için iktidar, özel sektöre nasıl daha fazla ucuza alınır, nasıl daha fazla kazandırırız diye düşünüyor. Özel sektörün düşük almasını bilinçli olarak engellemiyorlar. Çünkü patronların, çay firmalarının daha fazla kâr elde etmesi için halka bu oyunu oynuyorlar.”
Son olarak Hopa gibi Van’da da taş ocağına karşı çıkan yurttaşlara ateş açılmasına değinen Koyuncu, “Van’da da oldu. Çünkü öfke büyük bu halk ciddi bir halk düşmanlığının sonucudur. Üretenlerin, doğasına sahip çıkanların hiçbir şekilde hak arama mücadelesini büyütmelerinin önünü kesmek istiyorlar. Korku ve baskı ortamında toplumu sindirerek yönetmek istiyorlar.”
‘Taleplerimiz net ve direneceğiz’
Dün yaşanan eylem olan çay üretici Handan Ustabaşı da yaşananları şöyle anlattı: “Devletin kota ve kontenjan uygulamasına karşı bir ses getirmek istedik ve ayrıca özellerin de düşük ücretle almasına karşı çıkmak. Devlet, 4 TL’den alıyor ama özeller 2.80 ya da 3 TL’den alıyor. Bununla ilgili salı ya da pazartesi gibi gittik. Fabrika önüne gittik ve taleplerimizi ilettik. Ama taleplerimiz olumsuz karşılandı ve biz de perşembe günü daha güçlü bir sesle tekrar yeniden geleceğiz dedik ve dün de Hopa’ya Erzurum’dan, Giresun’dan, Trabzon’dan polisleri yığmışlardı. Abluka altındaydı meydan izin vermediler ama biz kadınlar olarak özellikle dedik ki, fabrika bizi fabrika emeğimizi sahip çıkmak için fabrikaya yürüyeceğiz ama yoğun bir müdahale ile karşılaştık. Önüne gelen her şeyi yağmalıyor ve şiddetle karşılık veriyor ve biz de kadınlar ve halk olarak emeğimize sahip çıkıyoruz ve çıkacağız da.” Taleplerini yineleyen Ustabaşı, “Biz kota ve kontenjanın kaldırılmasını istiyoruz. Yasayla kanunla üreticiyi koruyan bir şeyler yapılmasını istiyoruz. Bir gecede bir kanun çıkarabiliyorlar ve bununla ilgili de yapabilirler. Kendi ellerinde sonuçta çünkü kendileri için kullanıyorlar ama halka yapmıyorlar ve biz özellere peşkeş çekilmek istemiyoruz” diyerek bu sadece bir günlük mücadele değil ve biz de kararlıyız bu konuda.
‘Gaz da sıkabiliriz dediler’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Hopa’da yapacağı mitingi öncesi olaylarda polisin sıktığı biber gazı ile fenalaşıp hastanede hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun yeğeni Melis Lokumcu da yaşananları şöyle anlattı: “Hafta başından beri yapılan eylemlerde ve ciddi bir katılım vardı. Dün de açıklamadan önce zaten sokaklar o kadar kalabalıktı ki biz aslında bir müdahale olacağını anlaşmıştık. Bu Hopa’ya özgü bir durum çünkü Hopa her zaman için iktidar için ‘tehlikeli’ olmuştur. Bu öngörülerle bunu yaptılar ve aslında basın açıklaması olacaktı ve yürünecekti. Ama engellenmek istendi ve üreticiler buna rağmen yürümek istediler ve başlar başlamaz ki başlayan üretici kadınlardı. Ve hemen müdahale başladı. Bu müdahaleyi Artvin Emniyeti yönetti. Ve bize söyledikleri biz istesek aslında biber gazı da sıkarız ama yapmıyoruz. Bunu açık açık da dile getirdiler.
‘İnsanlar haklarını savunamıyorlar’
Çay üreticilerinin özel şirketlere mahkum edildiğini beliren Lokumcu, “Fabrika sayılarını bahane ediyorlar rama yapılabilir bir şey kontenjan meselesi. Ama ÇAYKUR’un özel şirketlerle arasındaki ilişki yani bizi mahkûm ettiği bir politika ve çayın kilosunu 1 ya da bir buçuk TL olarak alıyorlar” dedi. Son olarak son süreçte yaşananlara değinen Lokumcu, “Halkın hiçbir alanda hiçbir şekilde mücadele etmesini istemiyorlar. Temel hak ve özgürlükler dâhil. İnsanlar haklarını savunamıyor ve bunun için mücadele ettiğinde karşılaştığı şey Hopa’da da, Van’da da, Rize’de de aynı şey” dedi.