YAYINEVİ SORUŞTURMA DİZİSİ -1
Hayat herkes için zor, koşullar herkes için ağır. Aram Yayınevi için de öyle, diğerleri için de. Salgın, yetersiz mali, sosyal ve hukuki tedbirler, kapanma, fuar, etkinlik iptalleri, kâğıt, baskı maliyetleri, kur meselesi, kargo, vergi oranları her yayınevinin öne sürebileceği ‘haklı’ gerekçeler
Ahmet Güneş
Tüm dünyada etkisini sürdüren koronavirüs salgını hâlâ devam ediyor. Aynı şekilde ölümler de her geçen gün artıyor. Bazı ülkelerin aldıkları tedbirler tartışma konusu olmaya devam ederken, bazı ülkelerde ise neredeyse salgın en aza indirildi. Aşı tartışmaları ise devam eden konuların başında geliyor. Salgının ortaya çıkardığı en büyük şey ise eşitsizlik. Her alanı etkileyen salgın sürecinde yayınevleri pek soruşturulmadı ve tartışma ortamı yaratılamadı. Bu süreçte birçok kitapçı kapatıldı, yayınevleri yeni kitapların basımlarını durdurdu. Ekonomik krizin Türkiye’de değmediği hiçbir alan da kalmadı. Bu kriz ve virüs günlerinde biz de yayınevleri soruşturması başlattık.
Yayınevlerine salgının etkisini, okuma oranında olan bitenler gibi başlıca sorularla başlattığımız dizinin ilk konuğu Aram Yayınevi. Aram Yayınevi’nin editörlerinden Arif Altan ile yayınevlerinin durumunu, salgını, okur ve yazar ilişkisini konuştuk.
Bilmeyenler için Aram Yayınevi ne zaman kuruldu?
Aram Yayınevi yirmi üç yıl önce, 1998 yılında kuruldu. Zamanında karşılaştıkları güçlükler, ödedikleri bedel ve akıbetleri incelendiğinde girişime öncülük eden insanların iyi yürekli, cesur ve oldukça idealist bir ekip olduğu söylenebilir. İlklerin zaten hep böyle bir güzelliği var. Lekesiz, soylu bir girişim. Ticari kazanç düşüncesinden uzak, kâr izleğinden dünyaya bakmayanların duru, tertemiz bakışları. Amaçları yüzyıllarca hırpalanmış, ezilmiş, giderek yok sayılmış bir halkın düşünce, kültür ve sanat ürünlerini ulusal ve evrensel düzeyde geliştirmek, kültür mirasını gelecek kuşaklara taşımak, yine her şeyden mahrum bırakılmış Kürt halkının da dünya kültür mirasına erişimini sağlamak.
Yayınevi olarak yayın politikanızı anlatır mısınız?
Kuruluş amacı aynı zamanda Aram’ın yayın politikasının da çerçevesi. Kazanç kaygısına kapılmadan, para getiren ancak popüler, sığ ve kötü olandan uzak durmak, çok az taliplisi olsa bile belirli bir niteliği olan yapıtlara şans tanımak, yerelde pek göze çarpmamış ancak evrensel değerlerin ve hakikatin bir parçası ve tamamlayıcısı olan eserlere okur kitlesinin ulaşmasını sağlamak yayın anlayışının temelini oluşturuyor.
Gerek yayın gerekse salgın koşullarında ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Belki söylenti belki gerçek, belki üretilmiş belki doğal, fakat ancak mikroskopla görülebilen küçücük bir varlık herkesi kendi sorumluluğundan kurtarmış görünüyor. Kendisini evrenin merkezine koyan, dünya ve kâinatı kendi çevresinde döndüren bunca yıkım ve kötülüğün tek sebebi varlık, sebep olduğu akıl dışı tahribata, itinayla sonuca götürdüğü insani çöküşe, hakkında herkesin çarçabuk ve en ağır hükmü verebildiği şu azılı suçluyu işret ediyor. Bir mikrop! Fakat her tökezleyenin yeni tesellisi olan bu mikrobun ne olduğu meselesi üzerinde esaslı bir düşünce bugünlerde fazla zekice karşılanmayabilir. Zorunlu hapislikten gönüllü hapisliğe hevesle geçtiğimiz şu günlerin değeri göz ardı edilemez. Hükümetler derin bir nefes alıyor, kurumlar tatlı bir gevşeklik içinde kaykılıyor, endişe ve korkuyla barakalarına kapanan ahali yarı aralık perdelerin ardında görünmez düşmanın bir an önce sokaklarından çekileceği zamanı kolluyor. Depresif çekilmeler, endişe izdihamları, korku salgınları. Tüm kötülüklerin kaynağı bulunduğuna göre birbirinin boğazına yapışan eller geri çekilebilir. Kimse düştüğü durumdan, kimse yarattığı sonuçlardan sorumlu değil. Yayınevlerinde de durum çok farklı değil, yakınma ve sızlanmaların dozundaki artış dışında. Çok yakınınca, sızlanmanın dozunu artırdıkça hastalıklı hallerinin hoş görüleceği, dört bir yandan yardım yağacağını umuyor. Dilenmenin incelmiş hali, istekli küçük düşmenin daha vakur denemeleri. Yoksa yayın sürecinde ne tür zorlukların olabilir? Doğru, her işin kendine özgü zahmetli yanları var. Uğraşır, didinir, en iyisini yapmaya çalışırsın. Kabiliyetin oranında başarılı ve başarısız olursun. Neticeyi de kabullenirsin. Maddi gücün varsa materyali basar, alıcısına ulaştırırsın. Yoksa da bu işi sürdürmezsin. Her şey nefret edilesi şu muhasebe meselesine gelip dayanıyor. İmkanlarından fazlasına abanmışsan, cılız bir eserden yüklü bir geri dönüş beklemişsen, yapıtın niteliğini değil sahibinin piyasa değerini süzdüysen, kendi kaynaklarına değil devletin yardımlarına göz diktiysen yayın koşulları da salgın zamanları da senin için hep iyi bir bahane. Hayat herkes için zor, koşullar herkes için ağır. Aram Yayınevi için de öyle, diğerleri için de. Salgın, yetersiz mali, sosyal ve hukuki tedbirler, kapanma, fuar, etkinlik iptalleri, kâğıt, baskı maliyetleri, kur meselesi, kargo, vergi oranları her yayınevinin öne sürebileceği “haklı” gerekçeler.
Salgın sürecinde kitap okuma oranı azaldı mı arttı mı?
Okuma oranının azaldığı kanaatinde değiliz. Öncesinde gerçek okuma oranı ne ise salgın zamanında da o. Tutkulu bir okuru okumaktan alıkoyabilir mi salgın? Tam aksine, salgının sahici okur kitlesini görebilmek için iyi bir süreç olduğu bile söylenebilir. Gerçek okur kitlesi şimdi, tam da bu koşullarda seçebildiğimiz kitledir. Yayınevlerinin anlamsız (pazarlama anlamında fazlasıyla anlamlı) bir okur övgüsü var. Hâlbuki yazar sayısının okur sayısından çok olduğu ve yazarının da pek okuma heveslisi olmadığı bir ülkede yaşadığımız bilinen bir şey. Okuma oranının azaldığı düşüncesi, salgın süreci kapanmayı getirdiğinden, kitap alıcısı da aldığını gösterebilme, görünme imkanından yoksun kaldığından bu “gereksiz masraftan kaçınma” çabasının bir yansıması. Yani okuma oranından kastedilen kitapların satılma oranı ise doğrudur, bunda büyük bir düşüşün olduğu kesin.
Aram Yayınevi hangi dosyaları kabul ediyor? Örneğin yazarlar size nasıl ulaşabilir?
Belli bir niteliği olan kültürel, sanatsal, düşünsel her yayın ve dosyayı kabul ederiz. Kıyıda, köşede, eserini yayınlama imkânından yoksun bırakılmış, ama gerçekten de iyi yapıtlar verebilecek güçlü kalemler bizim arayıp bulmak istediklerimiz. İyi bir yapıtı olduğuna inanan herkese Aram’ın kapıları daima açık. Bize ulaşmaları çok kolay. İnternet sitemizde mail adresimiz mevcut, dosyalarını buradan gönderebilirler. Bunun dışında sosyal medya hesaplarımızdan dileyen bize ulaşabilir.