Türkiye’de egemen zihniyet devamlı “ötekiler” karşıtlığı üzerinde varlığını kabul ettirmiştir. Kısmen bazı yasalarda eşitlikten bahsedilse de müesses nizam hiç değişmemiştir.
Osmanlılar döneminde Müslüman olmayan toplumları tanımlamak için kullanılan, hükmedilen millet ( millet-i mahkume) anlayışı Cumhuriyet modernitesi döneminde ulus devlet anlayışı inşa edilirken “Muteber Vatandaş” şeklini alarak Türk ve Sünni kesimi tanımlamak için kullanıldı. Bu anlayış en üst düzeyde anayasa metni haline getirildi. Sünnilik bir mezhep değil bir zihniyet, tekçi bir anlayışın inanç alanındaki karşılığı oldu.1924 Anayasası’nda “Türk olan, Türkçe konuşan, Sünni ve Mezheb’ül Hanifi” olarak tanımlanan kesimler muteber vatandaş olma ayrıcalığına kavuştular!
Hakim millet anlayışı sürekli dolaşımda kalarak sıcak para gibi alıcısının cebinde geçer akçe oldu. İnanç alanında Aleviler ve etnik bakımdan Kürtler söz konusu olunca hakim anlayış piyasada sürekli dolaşım halinde oldu. Çoğu zaman siyasî piyasada politikaları belirlemede belirleyici oldu, yön verdi. Çerçevesi çizilen bu anlayış içerisinde “ruhundan fire vermeden” hem muhalif olup hem de avantajlı duruma gelinmez. Aslolan bir yere gelmek değil hakikate doğru giden yola girmektir.
Eğer Alevi inancında bahsedeceksen “Türk İslam Aleviliği”nden bahsetmelisin. Kullandığın kelime ve kavramlar ya Türkçe’dir, ya da Farsça’dır! Alevî terminolojisinde Kürtçe kelimelerin olduğunu söylemek “bölücü” olman için yeterli bir sebeptir. Üzülerek belirteyim ki bazı Alevi kurumları da bu zihin kodları ile inancından fire vermekte, yetmiş iki aleme verdikleri ikrardan düşmektedirler.
Alevi camiası tarihsel hakikatinden güç alarak zikir-fikir-eylem birliğini güncelleyemiyor. Zamanın ve mekânın ruhuna uygun olarak, toplumsal değerler sistemini göz önüne alarak cümle kurmazsa sürekli “öteki” durumunda kalır. Bu öteki olma durumu; ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal, sanatsal, bilimsel alanda olduğu gibi daha birçok alanda karşılık bulacaktır.
Gelinen aşamada Aleviler öz kaynaklarında uzaklaşmakta; modernist, pozitivist, indirgemeci, kaba materyalist kaynaklarda öğrenmeye çalışıyor. Ruhu öz kaynaklarla ikrarlı değilse; erkânı da gayreti de hakikate uygun değildir. Yola ikrar vermemek, kendini eğitememek, yanlışa sapmak, taksitle öldüğünün farkına varmamak ya da yaşananlara rıza göstermek en büyük düşkünlüktür. An itibariyle ahlak ve vicdanı yükseltmek temel ilke olmalı, Aleviler bunu esas almalıdır. Talip olma bir yaşam biçimidir; hakikat ve özgürlüğü talep eden, bunun gayretine ikrar verendir. Nahak anlayışa karşı, çarpık hakikat anlayışına karşı dik durmaktır, pervane olmaktır.
Bir taraftan yok edilmeye çalışılan bir inanç gerçekliği, bir taraftan hakikatten düşme nasıl kabul edilir? Hakikatten düşme hata ve yanlışlıkla ilişkisi yoktur.
Yaşananlara baktığımızda başta Ortadoğu ve Mezopotamya olmak üzere çoklu krizlerin derinlikli yaşandığı dönemlerden geçiyoruz. Modernist anlayışın temsilcileri kendi beka sorunlarını devletin beka sorunu olarak tanıtmaktalar. Yaratılan bu algı ve toplumsal mühendislik projeleri ile zulüm, perdelenmektedir.
Alevî camiası yaşanan bu hak ihlallerine karşı bir irade beyanında bulunacak mı? Öğrenilen kavram ve kuramlar toplumsal yaşamda özgürlüğün yolunu açabiliyor mu? Hakikatin düşürülmesi siyasetine karşı kendi öz kaynaklarına dayanarak mazlumlarla birleşecek mi? İktidarı mı toplumsallık mı esas olacak? Dermek hattını mı yoksa kültürel direniş hattını mı esas alacak? Hakikati inşa etmede hangi dost kurumlarla yol yürünecek? Rıza toplumu perspektifini iktidara karşı toplumsallığı esas alan bir alternatif olduğunu anlata bilecek mi?
Alevi siyasallığı nasıl tanımlanmalı? Siyasete katılmak, söz söylemek, eylemde bulunmak, muhalif olmak, sürekli muhalefet halinde olmak, “Yezit” kavramını güncelleştirmemek, modernist anlayışı; ilerici, çağdaş, demokratik, laik olarak görmek bir özgürlük alanı oluşturdu mu? Ya da mevcut sorunları çözecek mi?
Siyaset kavramı bir yandan sermaye, iktidar, tahakküm, denetleme, kontrol altına alma, terbiye etme ve resmi ideolojiyi içinde barındırırken, bir yandan da rıza toplumunun özellikleri olan Ahlak ve özgürlüğü içinde barındırıyor.
Siyasetin kapısı toplumu Nahak anlayışa muhtaç ettiği gibi özgürlük alanı da açabilir.