Alevi inanç kimliğinin oluşturduğu zemin devletçi zihniyetlere rağmen varlığını devam ettirmesidir. Esas kimlik ahlakî politik oluşudur.
Aleviler, kimlik değerlerini oluşturan tarihsel arka planı, zaman ve mekanı esas alan bir tartışmayı yürütürlerse sorunlarını çözme noktasında başarılı olurlar. Kimlik değerlerinin oluşum evrelerini esas almadan yapılacak bir tartışma, yürütülecek bir siyaset, geliştirecekleri ilişki ağı kazandırmaktan ziyade, politikasızlığa yol açar. Alevi toplumsallığı demokratik siyasete ivme kazandıracak birikime sahiptir. Alevilerin demokratik siyasetin öznesi olmaları için ekonomiden tarıma, kadın özgürlüğünden ekolojiye, farklılıkların özgür yaşamından kültüre, eğitimden sağlığa, insan haklarından sanata varıncaya kadar evrensel düzeyde cümle kurmaları gerekiyor. Alevileri siyaset alanının dışında tutma mantığı bir devlet mantığıdır. Siyaset bir toplumun varlığını, birliğini, dirliği ve özgürlük alanını genişletme, sorunları çözme sanatıdır. Aleviler siyasi tercihlerini sistemiçilikten, iktidar anlayışından uzak; emek, barış ve demokrasi güçlerinden yana tercih etmeliler.
Bugün “Ne yaptıysak devletin izni ile yaptık” diyen Sedat Peker, Alevilere yönelik bir katliamın olabileceğinden söz ediyorsa; Alevilerin politikasız kalmalarından kaynaklıdır. Sistemin bütün güçleri Alevilerin enerjisini yok ediyor. Kimi oluşumlar Alevilerin enerjisini demokrasi adına sistemiçine çekip pasifleştirirken, kimi anlayışlar da yok hükmünde sayarak, karşıtlık oluşturarak bu enerjiyi tüketiyor, sistem Alevileri politikasız bırakıyor. Kürtler ve Alevilerin tarihinde politikasız kalmak, bırakılmak katliamlara ortam hazırlamıştır. Eğer hâlâ katliamdan bahsediliyorsa, Alevilerin kendilerini koruyacak politik araçları olmamasından kaynaklıdır. Meydan boş kalırsa kendini bilmeyenlerin sesleri her geçen gün daha fazla yükselir.
Cem evlerinin yasal statüye kavuşması, elektrik su paralarının bütçeden karşılanması, din derslerinin seçmeli olması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması gibi talepler sadece Alevilerin mücadelesi ile kazanılacak talepler değildir.
Aleviler; farklılıkları tehlike olarak gören, halkın iradesine saygı duymayan, halkın rızalığını almış seçilmişlere karşı siyasi hesaplaşmayı siyasi soykırıma dönüştüren tekçi anlayışa karşı adalet ve vicdan haykırışını desteklemelidir. Aleviler, demokratik siyasette aktif görev almalı; savaşsız, sömürüsüz, barış içinde yaşanabilir bir ülke için demokrasi güçleri ile mücadele meydanında birlik olmaları, demokrasi ittifakı oluşturmaları inançlarının temel ilkesidir. Aleviler, ancak ve ancak zihni pak, aklı pak, nuru pak olanlarla ikrarlaşarak siyaset yaparlarsa hem kazanan hem kazandıran olurlar. Aksi takdirde mağdur olanlar kendi mekanlarında kiracı olarak yaşarlar. Bunca tehdit ve hak ihlaline rağmen Aleviler neden “birlik cemi” bağlamıyorlar? Kültürel direniş hattını, direnen Alevi gerçekliğini neden devriye edemiyorlar? Neden kriz ve kaos dönemlerinde Aleviler katliama uğruyor? Yolda birlik için nasıl yapmalı? Aleviler nasıl yaşamalı? İstemlerinin çıtasını düşürme Alevi süreklerinin tercihi midir? Özgür yaşamı kendinden başlatmamak bu inancın özgürlük anlayışına uyuyor mu? Sorularını sorup, tarihsel yaşanmışlıkları göz önüne alarak cevap vermeliler.