Türkiye’de 2017 yılında ilk denemesi Turkcell’e başlatılan 5G çalışmaları 2020 yılında yoğunlaşmış ve 2021 yılı sonuna kadar da izinler düzenlenmiş durumda. Denemeler İzmir, İstanbul ve Ankara’da yoğunlaşırken Bursa, Trabzon, Edirne ve Bilecik’te de sürdürülüyor. Bu yazımızda 5G’nin insan sağlığı üzerindeki etkilerine bakmayacağız. Ancak insanla olan bağını göstermeye çalışırken, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi koşullarıyla birlikte kapitalizmin kendi geleceğini sağlama almak amacıyla hızlı adımlar atmaya başladığını ve bu durumun toplumları hangi boyutlarda etkileyebileceğini görmeye çalışacağız.
Öncelikle geçtiğimiz günlerde dünyanın en zenginlerinden biri olan Bill Gates, “2022’nin sonunda tamamen normale dönmüş oluruz” açıklamasının dikkat çekici bir açıklama olduğunu not edelim. İngiltere Başbakanı Boris Johnson yaptığı açıklamada, 2027 yılına kadar Çinli Huawei’nin ekipmanlarının 5G şebekesinden tamamıyla çıkarılması kararını duyurmuştu. Aynı zamanda ABD’nin de Huawei’e karşı olan tutumu da İngiltere’yle paralellik oluşturuyor. Bu noktada bir sermaye dalaşının sürdüğünü söylemek gerekir. Ancak sorunun sermaye dalaşından daha çok bu teknolojinin uygulandığı ülkelerde nasıl sonuçlar doğuracağı noktasında yaşandığını belirtmek gerekiyor.
Burada yaşanan sorunun, hem bireysel verilerin hem de ülkelerin özel verilerinin korunması noktasında sürdüğünü söylemek mümkün. 5G kullanıcılarının tüm verilerini mobil operatörü olan şirketlerle paylaşması sonucu bir gizlilik problemi ortaya çıkıyor. Bu durum ülkeler açısından bir farklılık içermiyor ve aynı sorun onlarla ilgili de yaşanıyor. Huawei karşıtlığı da tam da bu noktada kendini gösteriyor. Yani alt yapıya sahip teknoloji şirketi istediğinde tüm verileri elinde toplaması mümkün hale gelirken, ülkeler böyle bir güvenlik sorunuyla yüz yüze kalmak istemiyor.
Bu durum ülkelerin sorunu bize ne diye bakanlar olabilir ama kazın ayağı hiç de böyle değil. Örneğin Türkiye’de 5G çalışmalarını sürdüren Türk Telecom ve Türkcell’in mevcut iktidarın taleplerini karşılamayacağını söyleyen çıkar mı bilemiyorum. Bana göre çıkmaması gerekiyor. Çünkü iki şirket de halen AKP iktidarının kontrolü altında bulunuyor. AKP’nin değil de farklı bir sermaye iktidarının elinde olması da bizler için sorunu ortadan kaldırmıyor. Kapitalizmin 5G aşkı üretim süreçlerinin uzaktan kontrolünü sağlamak olduğu kadar halkları da yakın takibe alıp, kendi çıkarına karşı olası bir gelişmeden anında haberdar olma arzusudur.
Bugün 5G hedefi sermayeye yeni birikim alanı yaratırken asıl olan şey ise George Orwell’ın 1984 kitabında kurguladığı toplumlar için ‘Büyük gözaltı’ uygulaması olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Sen de çok abartıyorsun falan diyenler olacaktır, ancak kapitalizmin boş durmadığını ve insanlığın nezdinde bir karşılığının kalmadığını gören bir yerden kendine bir gelecek hazırladığını söylememiz gerekiyor. Bu gelecek hedefini ortaya çıkaran ve görünür kılan şey ise, Dünya Ekonomik Forum’larında altı çizilen ‘Küresel Risk’ raporlarıdır.
Dünya Ekonomik Forum’larında, “Olası halk isyanlarının önlenmesi, yeni bir düzenin inşa edilmesi, dördüncü sanayi devrimi çağında küresel bir mimarinin şekillendirilmesi, yeni modellerin inşa edildiği bir dünyanın yaratılması, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da siyasi ve ekonomik dönüşümün doğru idare edilmesi, korumacı politikaların ve kamulaştırma hamleleri ile bölgesel ekonomik entegrasyonun Asya, Afrika ile Amerika’da çok taraflı ekonomik işbirliğinin zedelenmesinin engellenmesi ve kritik önemdeki doğal kaynak arzına istikrarlı ve makul bir maliyetle erişebilmesi, iklim değişikliği, çevre sorunları, açlık, terör, enerji, kontrolsüz göç ve mülteciler sorunu” gibi başlıklar, forumlarda uzun yıllardır baş köşede yer tutmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki büyük patronların örgütü olan TÜSİAD da bu raporlardan alıntılar yaparak 2021 yılı risklerini açıkladı. TÜSİAD raporunda “En yakın tehditler arasında (büyük olasılıkla gelecek 2 yılda gerçekleşmesi beklenenler) istihdam ve geçim krizleri, geniş çaplı gençlik hayal kırıklıkları, dijital eşitsizlikler, ekonomik durgunluk, insan yapımı çevresel zararlar, toplumsal uyumun yok olması ve terörist saldırılar” yer aldı. TÜSİAD da Davos raporlarından derlediği anlaşılan raporda belirtildiği gibi geleceğimize el koymuş durumdalar ve bunu nasıl aşacaklarını konuşmakla meşguller.
İşte tam da bu noktada pandemiyi de arkasına alan kapitalizm, insanlığı büyük gözaltı uygulamasıyla kölelik koşullarına taşımayı ve sömürü mekanizmasını kesintisiz sürdürmeyi planladığını görmek durumundayız. Endüstri 4.0 süreciyle 5G’yi bilimsel gelişme olarak gören ve destekleyen kesimlerin kendi çeperimizde de bulunuyor olması ise can sıkıcı bir olgu…