Muğla ve Antalya coğrafyasında yanarak kül olan yüzbinlerce ağaç, milyonlarca canlı türü, yanarak can veren insanlar, yanan köyler içimizi acıttı. Çaresizce yangının söndürülmesini beklerken, üzüntümüz yangınların arka planında dönen rantsal dolaplardan kaynaklı nefrete dönüştü. Bugünlerde ise Dersim coğrafyasında 12 gündür laf olsun diye yapılan müdahaleler dışında yangın müdahale etmesi gerekenlerce seyrediliyor. Diğer yandan yangının ‘örtü altı’ yangın olduğunu belirterek, yangını önemsizleştirmeye çalıştıklarını yine içimiz yanarak izliyoruz.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat yangını sırasında iktidara seslenirken göz yaşlarını tutamayarak uçak ve helikopter gönderilmesi için yakarıyordu. Cuma akşamı Halk TV’ye bağlanan Dersim Belediye Başkanı F. Mehmet Maçoğlu’nun süren orman yangınlarıyla ilgili konuşmasına denk geldim ve keşke gelmez olaydım diye kendi kendime söylenirken içim acıdı. Maçoğlu’nun konuşmasına geçmeden önce Tunceli Valisi M. Al Özkan’ın “İnsansız bölge, yangının neden çıktığını tespit edemedik” açıklamasını hatırlatmak istiyorum. Yangının nasıl çıktığını memlekette bilmeyen ise herhalde yok. Bölgede operasyon yapıldığı iddiasıyla helikopterlerin ateşi sonucunda yangının çıktığı söyleniyor.
Maçoğlu Halk TV’de konuşurken, ‘bölgede çatışma olduğunu bir köylüden duydum’ sözlerini öncelikle unutmamasını ve mutlaka ‘konuştuğu köylüyle’ aralarında nasıl bir diyalog geçtiğini açıklamasını bekliyoruz. Maçoğlu bölgede ağaçların dibindeki kuru yaprakların yandığını (örtü altı) söylerken, derdinin ormanı kimin yaktığı olmadığını, insanların ulaşmasının mümkün olmaması nedeniyle uçak yollanmasının doğru olabileceğini gayet kibar bir dille aktardı. Maçoğlu’nun Muhittin Böcek’in yangın karşısında yaşadığı üzüntüden hiçbir eser taşımıyor olması ise dikkat çekiciydi.
HDP Milletvekili Alican Önlü, Maçoğlu’nun Halk TV’ye çıktığı günün sabahında yaptığı açıklamada, Hozat’ta devam eden orman yangınının Ovacık bölgesine yayıldığını, yüzlerce hektarlık alanın küle döndüğünü, Ovacık ilçesinin Halitpınar köyü Tokmak Baba mevkii ve Dere Emirgan arasındaki bölgede iki gündür ikinci bir yangının ‘çıkarıldığını’ belirterek, kentteki tüm kurumları orman yangınına karşı harekete geçmeye çağırmıştı. Önlü, 2015 yılından bu yana hep aynı yerin yakıldığına dikkat çekiyordu.
Dersim coğrafyasında uzun yıllardır yanan ormanların arka planında kırsalın tamamen boşaltılması planlarının işletildiği bilinen bir gerçek. Maçoğlu bölgede bir rant durumu yok derken, bundan emin olup olmadığını elbette merak ediyoruz. Yaklaşık 50 bin hektar doğal alanda maden lisansları çıkarılıp, ihaleleri yapılırken rant yok demek Maçoğlu’na düşmemeliydi. İliç’ten Ovacık ve Hozat coğrafyasına doğru genişleme hedefinde olan altın madeni şirketlerini görmezden gelmesi ise ona hiç uygun olmadı.
Dersim’de yanan ormanları kulaklarını tıkayarak izleyenlerin birçoğu Muğla ve Antalya yangınlarında seslerini yükseltirken, Kürt coğrafyasında olup bitenlere karşı sırtlarını dönmeleri yeni bir şey değil elbette. Bu durum farklı konularda da maalesef sıkça yaşanıyor. Kürt düşmanlığını anlamamız mümkün değil, ancak devletin propagandasından etkilenip Kürde düşmanlık besleyebiliyor olmalarını anlamaya çalıştığımız olmuştur. Ancak yanan ağaçları da Kürde bağlayıp susanları anlamak ise gerçekten mümkün değil. Onlara en hafifinden söylenebilecek tek söz, ruhlarının dahi kirli olduğudur.